Kur’ân okunduğu zaman, hemen onu dinleyin ve susun

Kur’ân okunduğu zaman, hemen onu dinleyin ve susun

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), A'râf Sûresi 204-206. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

204-Hem Kur’ân okunduğu zaman, hemen onu dinleyin ve susun ki merhamet olunasınız!

205-Hem Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam zikret; ve sakın gafillerden olma!

206-Muhakkak ki Rabbinin katındakiler (melekler), O’na ibâdet etmekten kibirlenmezler. O’nu tesbîh ederler ve yalnız O’na secde ederler!(*)

(*) Bu âyet-i kerîme Kur’ân-ı Kerîm’deki “secde” âyetlerinin birincisidir. Kur’ân-ı Kerîm’de on dört secde âyeti vardır. Bu âyetlerin tamâmını veya bir kısmını yâhut sâdece meâlini okuyan veya dinleyen kimse “Tilâvet Secdesi” yapmak zorundadır. Bu secdeler Hanefî mezhebine göre vâcib, diğer üç mezhebe göre sünnettir. Osmanlı döneminde kırâat ta‘lîm eden talebelere secde yerlerini ve bunların hükümlerini öğretmek için şu beyitler de ezberletilirdi:

“Geldi on dört yerde bil ki secde-i Kur’ân tamâm.
Yedisi farz, üçü vâcib, dördü sünnet ey hemâm!
Farz: A‘râf, Nahl, İsrâ, Ra‘d, Meryem, Hâc, Sâd.
Vâcib: Furkān, Elif Lâm Mîm, Hâ Mîm vesselâm.
Sünnet oldu: Neml, İkra’, Necm hem İnşikāk.
Kāri’ ve sâmi‘ olana emreder Rabbü’l-Enâm!
(Okuyana ve işitene insanların Rabbi emreder.)”

Tilâvet secdesi şu şekilde yapılır: Önce bu secdeye niyet edilir ve اللهُ اَكْبَرْ diyerek eller yukarı kaldırılmaksızın hemen secdeye gidilir. Üç def‘a*سُبْحاَنَ رَبِّيَ الْأَعْلٰي*denilerek, bir def‘a yapılan bu secdeden sonra ayağa kalkılır ve, *سَمِعْناَ وَ اَطَعْناَ غُفْرَانَكَ رَبَّناَ وَ اِلَيْكَ الْمَص۪يرُ*[İşittik ve itâat ettik! Rabbimiz! Mağfiretini dileriz; dönüş(ümüz) ancak sanadır!] âyeti, duâ niyetiyle okunur ve tilâvet secdesi böylece tamamlanmış olur. (Bilmen, c. 2, 1148)