Kur’ân’a sûre be sûre, aşır be aşır, âyet be âyet, kelime be kelime şehâdet veriyorlar
Zaman ihtiyarlandıkça o gençleşir ve ulûmunun menbaı olan Kur’ân tekerrür ettikçe tatlılaşır
Risale Haber-Haber Merkezi
(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Şuâât adlı eserinden bölümler.)
İkinci Tarik: Kelâmın havassına ve mezâyâ ve letâifine âşinâ olan ehl-i tetkik ve tenkid, Kur’ân’ı sûre be sûre, aşır be aşır, âyet be âyet, kelime be kelime cadde-i tetkikten geçirdikten sonra, bilittifak şehâdet veriyorlar ki; Kur’ân öyle mezâyâ, letâif, hakâika câmidir ki, kelâm-ı beşerde olamaz. Bu şâhid, binlerce binlerdir.
Bu şahidlerin sıdkına şâhid şudur ki; Kur’ân beşer âleminde öyle bir tahavvül-ü azîm ve bir inkılâb-ı cesîm îka’; ve yetiştirdiği milyonlar evliya ve insan-ı kâmil olan semerâtıyla hakikatinin pek kuvvetli olduğuna delâlet eden; ve mürur-u zaman ile vicdana hâkimiyeti devam eden bir diyanet-i vâsiayı tesis etmiştir ki; zaman ihtiyarlandıkça o gençleşir ve ulûmunun menbaı olan Kur’ân tekerrür ettikçe tatlılaşır. Öyle ise:
1 اِنْ هُوَ اِلاَّ وَحْىٌ يُوحٰى
1 : "O (Kur’ân) ancak kendisine vahyolunan bir vahiydir." Necm Sûresi, 53:4
Devam edecek
ÖNCEKİ BÖLÜMLER
Bu kelime İslâmiyetin en nurânî ve en ulvî bayrağıdır
Allah'ın varlık ve birliğine en açık delil Hz. Muhammeddir (asm)
Allah’ım! Senin Vücub-u Vücuduna delâlet eden Muhammed’e (a.s.m.) salât ve selâm et
Enbiyanın lisân-ı hâlleri şehâdet, lisân-ı kalleri beşaret veriyor
Resul-ü Ekremin (asm) her bir fiilinde, hâlinde, kâlinde sıdk lemeân eder
Bu hareket, hâl ve tavrı, Hz. Muhammed'in (asm) nübüvvetine şâhid-i kâfidir
Resul-u Ekremin (asm) Peygamberlerden bahsetmesi nübüvvetini intaç eder
İslâmiyetinden bir saat evvel Ömer, İslâmiyetinden sonra Ömer ile muvazene edilse
Resul-i Ekrem Aleyhisselâmın mesleği hiçbir vakit mahvolmayan hak üzerine müessestir
Nebiy-yi Kureyşî getirdiği dine, tebliğ ettiği şeriata herkesten ziyade mu’tekid idi
Hayalat-ı muhitiye ve evham-ı zamaniyenin elbiselerini çıkart, çıplak ol!
'İrade, Zihin, His, Lâtife-i Rabbâniye'nin gâyâtü’l-gâyâtı vardır
Medeniyet-i hazıra ile Şeriat-ı İslâmiye'nin muvazenesi
Kurûn-u ûlânın mecmu-u vahşetini bu medeniyet bir defada kustu
Kur’ân mu’cizedir, zira misli yoktur