Himmet UÇ
Kur’an‘da Kurgu
Allah peygamberlerinin hayatlarını ve mücadelelerini anlatırken belli bir seçme ve ayıklama yapmış. Bütün hayatlarını anlatmamış, onlardan anlatmasına lüzum gördüğü kısımları, peygamberinin mücadelesinin ana noktalarını göstermiş. Yusuf Peygamberin vaka seyrinde kurgu Yusuf’un çocukken gördüğü rüya ile babasına malum olur.” Bir zaman Yusuf babasına “Babacığım” dedi. “Ben rüyamda on bir yıldızın, güneş ve ayın bana secde ettiklerini gördüm” 12/2 Allah bir rüya ile babaya olayın çekirdeğini göstermiş.
Babası Hazreti Yakup as, ona şöyle söyledi. “Evladım dedi, sakın bu rüyayı kardeşlerine anlatma, sonra seni kıskandıklarından sana tuzak kurarlar, çünkü şeytan insanın besbelli düşmanıdır”12/2 Rüyanın derinliğini gören peygamber baba ona dedi; “Rabbin seni öylece seçecek, sana rüya tabirini öğretecek ve daha önce büyük babaların İbrahim ile İshak’a olan nimetini tamamına erdirdiği gibi, sana ve Yakub ailesine de nimetini kemale erdirecektir. Çünkü Rabbin herşeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.“ 12/4-6 Yusuf peygamberin bütün hayatı babanın oğluna açıkladığı rüyanın içinde gizlidir. Yusuf’un programı bu cümlelerdir. Yusuf hapisdeyken rüya tabir eder, hapisten bu yüzden çıkar. Ve hükümdar olması da bu hasletindendir. “Yakub’un ailesini kemale erdirecek” cümlesi de onun peygamber olacağıdır. Bundan sonra kurgunun olaylara bürünmesi gelecektir. Bütün olaylar bu kurgunun içinde ağacın çekirdeğin içinde gizli olması gibi düğümlüdür.
Kurgu Kur’an terminolojisinde imamı Mübin şeklinde ifade edilir. Bu daire eşyanın, olayların, bitkilerin, canlıların yaratılmadan önce planlanma ve tasarlanma dönemidir. Yusuf’un rüyası nasıl daha sonraki olayların çekirdeği ise ağacın tohumunda da ondan sonra onun neslinden gelecek bütün ağaçların tasarılarının yığınağıdır.
Yunus Peygamberin Kur’an’daki hayatında iki rüya daha vardır kurguyu belirleyen. Allah vaka seyrini ve sürekliliğini bu rüyalar ile sağlar, peygamberin öğretisi bu rüyaların iticiliğiyle ortaya çıkar. Hapishaneye onunla beraber iki genç de girmişti. Onlardan biri “Ben rüyamda kendimi şarap yapmak üzüm sıkarken gördüm“ Öbürü de “Ben de başımın üstünde ekmek taşıdığımı ve bu ekmeği kuşların gagaladığını gördüm. Ne olur, bu rüyamızın tabirini bildir, doğrusu biz seni iyi biri olarak görüyoruz” dediler.
Yusuf, “yiyeceğiniz yemek size henüz gelmeden, her birinizin rüyasının tabirini size bildirmiş olurum, bu Rabbimin bana öğrettiği ilimlerdendir. Sizden biriniz efendisine yine şarap sunacak , öbürüde asılacak, kuşlar da başını gagalayacak . işte yorumunu istediğin iş böylece halledilip sonuçlandırılmıştır.
Onlardan kurtulacağını sandığı arkadaşına “Efendine benden bahset, suçsuz olduğumu hatırlat “dedi. Fakat şeytan onu efendisine söylemeyi unutturdu, böylece Yusuf birkaç yıl daha hapishanede kaldı. Rüyada kurtulan şahıs saraydaki görevine döner. Bu şahıs azizin gördüğü rüyayı Yusuf’un tabir edeceğini söyler, böylece kurgu rüyalar sayesinde atmosferini büyültür.
Günün birinde hükümdar gördüğü bir rüyayı anlatıp dedi ki “Ben yedi semiz inek gördüm, bunları yedi zayıf inek yiyordu. Bir de yedi başak ile yedi kuru başak gördüm. Ey Efendiler, siz rüya tabir ediyorsanız, benim bu rüyamı da halledin. “O kahinler “bu gördükleriniz karışık düşlerdir. Biz böyle karışık düşlerin yorumunu bilemeyiz “dediler.
O iki arkadaştan kurtulanı, aradan geçen bunca zamandan sonra işte ancak o sırada Yusuf’u hatırlayıp dedi ki “Rüyanın tabirini ben size bildireceğim, hele siz beni bir hapishaneye gönderiverin!” Hapishaneye gidip “Yusuf sözü doğru ve isabetli olan aziz dostum. Şu müşkül rüya hakkında bize bir çözüm bildir lütfen. “Yedi semiz ineği yiyen yedi zayıf inek ile yedi başak ile yedi kuru başağın anlamı ne olabilir? Ümid ederim ki isabetli yorumunu öğrenip ilgili insanlara aktarırım, böylece onlar da doğruyu öğrenir ve senin kıymetini bilirler “Yusuf “Yedi sene bildiğiniz şekilde ekin ekersiniz, ama biçtiğinizi yiyeceğiniz az miktar dışında önce biriktirdiklerinizi yiyip tüketirsiniz. Sonra bunun peşinden yedi kurak yıl gelecek, tohumluk olarak saklayacağınız az bir miktar dışında önce biriktirdiklerinizi yiyip tüketirsiniz. Sonra onun arkasından bir yıl geçecek ki halk bol yağmura kavuşacak, sıkıntıdan kurtulacak bol meyve sıkıp hayvanları sağacaklar. “Bunu duyan hükümdar, “Onu bana getirin “dedi.
Bu iki rüya Yusuf’un hapisten çıkması ve sarayda görev almasını sağlar. Kurgu tamamen onlara aittir. Allah rüyalar ile peygamberini hazırlar. Yedi yıl bolluk ve yedi yıl kuraklık olması yine rüyanın açılımıdır. Kıtlık yıllarında Yakup peygamberin çocuklarının Mısır’a gelip, bilmedikleri, tanımadıkları Yusuf’un cömertliğinden istifade etmeleri, gidiş gelişler ve sonunda Yusuf’un kimliğini ortaya koyması hep bu rüyaların kurguya yansımalarıdır.
Kur’an’daki kurgunun en büyük aktörü şeytandır. Dünya denilen imtihan meydanının açılması, Adem babadan bütün peygamberlerin ve insanların türemesi, bütün insanlık tarihi boyunca bütün olayların çıkış noktası şeytanın Adem peygamberi aldatıp yasak meyvadan yemesini sağlamasıdır. Şeytanın onlara musallat olması ve onların cennetten çıkarılması demonik bir şerdir, hayır ve şer ortasında sınırı belirlenememiş bir hayır ve şerdir. Tarih boyunca bütün şerler ve hayırlar, güzellikler ve çirkinlikler, büyük insanlar, büyük şerirler daha sayısız insan, tema, kötülük ve iyilik bu olaydan sonra doğmuştur. Klasik islam öğretisindeki gibi o şerrin temsilcisi değildir.
Şeytan ile Adem’in mücadelesini Allah şahısları üreten ve dünya denilen büyük tecrübenin şahıslarını meydana getiren, hayatın kurgusunu yapan Allah anlatır.; Doğrusu biz daha önce Adem’e de vahiy ve emir vermiştik, ne var ki o ahdi unuttu, onda bir azim bulamadık. Düşünün ki Biz bir vakit meleklere Adem’in önünde secde edin dedik, hepsi secde ettiler yalnız iblis diretti. Biz de dedik ki “Adem iyi bil ki bu sana da eşine de tam bir düşmandır, sakın sizi Cennet’ten çıkarmasın, sonra perişan olur helakete sürüklenirsin.”20/115-117
Ama şeytan ona vesvese verip “Adem“ dedi “istermisin sana ebediyet ağacını zamanın geçmesiyle zeval bulmayan bir devlet ve saltanatı göstereyim.” 20/120 Derken ikisi de o ağacın meyvesinden yediler. Bunun üzerine edep yerlerinin açık olduğunu farkettiler, derhal cennet yaprakları ile üzerlerine örmeye başladılar. Böylece Adem Rabbine karşı geldi de şaştı kaldı. 20/121 Sonra Rabbi onu seçti, tevbesini kabul etti ve onu hidayete mazhar etti. Onlar ahitaben buyurdu ki kiminiz kiminize düşman olarak, cennetten yere ininiz. Sonra ne zaman Benden bir rehber gelir de kim ona tabi olursa artık o ne yolu şaşırır, ne de bedbaht olur. 20/123
Sana gelince Adem seninle eşin Cennet’e yerleşiniz, istediğiniz her taraftan yeyip içip yararlanınız. Yalnız şu ağaca yaklaşıp da zalimler zümresine girmeyesiniz “7/19 Fakat o şeytan onlara gözlerinden gizlenmiş olan edep yerlerini açığa çıkarmak için vesvese verdi, onlara şöyle telkinde bulundu” Rabbinizin sizi bu ağacın meyvesini yasaklamasının tek sebebi sizin meleklerden veya ölümsüz hayata nail olanlardan olmanızı önlemektir” diyerek kendisinin onların iyiliğini istediğine dair yemin üstüne yemin etti. Böylece onları aldatarak mevkilerinden düşürdü. Şöyle ki o ağacın meyvesini tadar tatmaz edep yerlerinin açık olduğunu farkettiler, derhal buldukları Cennet yaprakları ile edep yerlerini örtmeye başladılar. Onların Rabbi ise nida edip buyurdu”Ben sizi o ağaçtan menetmedim mi ? Ben şeytanın besbelli düşmanınız olduğunu söylemedim mi ?Niçin beni dinlemediniz de bu perişan duruma düştünüz?7/20-22 Sonra Rabbi onu seçti, tövbesini kabul etti ve onu hidayete mazhar etti. 20/122
Adem ve Havva “Ey bizim Rabbimiz, kendimize yazık ettik, şayet Sen kusurumuzu örtüp, bize merhamet buyurmazsan, en büyük kayba uğrayanlardan oluruz “ diye yalvarıp yakardılar. 7/23
Ey Adem’in evlatları bakın size edep yerlerinizi örteceğiniz elbise, süslenceğiz giysiler indirdik. Fakat unutmayın ki en güzel elbise takva elbisesidir. İşte bunlar Allah’ın ayetlerindendir, olur ki insanlar düşünür de ders alırlar. 7/26
O vakit meleklere “Adem için secde edin ! dedik. İblis dışındaki bütün melekler secde ettiler. İblis bunu yapmadı , kibrine yedirmedi ve kafirlerden oldu. 2/34 Ve dedik ki “Adem eşinle birlikte Cennet’e yerleşin, oradaki nimetlerden istediğiniz şekilde bol bol yeyin, sadece şu ağaca yaklaşmayın. Böyle yaparsanız zalimlerden olursunuz 2/35 Hani bir zaman Biz meleklere “Adem’in önünde Allah’a secde edin deyince “onlar da derhal secdeye kapanmışlardı, ne var ki iblis eğilmemişti, o cinlerden idi, Rabbinin emrinin dışına çıktı. Ey Adem’in evlatları, onlar size düşman oldukları halde siz kalkıp Benden ayrı olarak onu ve onun evlatlarını mi hami ediniyorsunuz? Zaimler için ne fena bir bedel, ne zararlı bir takas. 18/50
Şeytan iyi ve kötü kavramlarının oluşması için daima kötüyü gündeme getirir kişinin iradesini seçime zorlar. iradesini kullananlar kazanır, diğerleri kaybeder. Şeytan da onları iyice saptırmak istiyor4/60 Şeytan insana küfret dedi, sonra kendisi etmedi. Şeytan yanlış dinlerin mensupları ile de şaşırtır. Yahudileri savaşa teşvik eden münafıkların durumu ise tıpkı Şeytan’ın durumuna benzer ki o insana “dine inanma redded” diye telkin eder. O kendisine kulak verip kafir olunca da şöyle der” Ben senden uzağım. Çünkü ben alemlerin Rabbinden korkarım 59/16 (Burada şeytanın kendinin Allah’a karşı tavrı yok, sadece rolünü oynuyor, görevi insan iradesini harekete geçirmek, tercihleri sunuyor ama kendi Allah’tan korkuyor. Enteresan bir tutumu ve vazife anlayışı var. Varlığın geometrisi ne kadar ince hesaplara dayanıyor. ) Şeytan onlara sadece vaadlerde bulunur, birtakım kuruntularla ayarlar. Şeytan aslında onlara kuru bir aldatmadan başka ne vaad eder ki 4/120
Kur’an’ın kurgusunun en önemli olayı hakkı tebliğ etmek için peygamberlerin gönderilmesi ve onlara nübüvvet, gerektiğinde de kitap verilmesidir. Nübüvvet, risalet, kitap ve davet kurgunun temelleridir. Kurgu bütün olayları şekillendirir ama temel saik bu gönderiliş nedenleridir. İnsanların onlar karşısındaki tutumları vakaların doğuşunu, felaketleri, musibetleri, helakleri ve iyilikleri doğurur.
Celalim hakkı için biz Nuh’u Resul olarak halkına gönderdik” Ey halkım dedi, yalnız Allah’a ibadet edin. Ondan başka bir Tanrınız yoktur. Bunu yapmazsanız, korkarım ki müthiş bir günün azabı tepenize inecektir. Halkının söz sahibi yetkilileri “Biz seni besbelli bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler. “Ey kavmim dedi benden hiçbir dalalet yok, fakat ben Rabbülalemin tarafından size bir elçiyim. Size Rabbimin mesajını tebliğ ediyorum, size öğüt veriyorum ve Allah tarafından gelen vahiy sayesinde sizin bilemeyeçeğiniz şeyleri biliyorum. Kötülüklerden korunup Allah’ın merhametine nail olmanız için içinizden sizi uyaracak bir adam vasıtasiyle Rabbinizden size bir buyruk gelmesine mi şaşıyorsunuz. Onlar Nuh’u yalancı saydılar , biz de onu ve yanında olanları yeniden kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları ise boğduk. Çünkü onlar basiretleri körelmiş kimselerdi. 7/59-64
Peygamberimize hitaben Nuh’u ümmetine anlatmayı öğütler Allah.; Onlara Nuh hakkında haberi oku. O halkına ey benim halkım, dedi eğer benim aranızda bulunmam ve size Allah’ın ayetlerini hatırlatmam size ağır geldiyse şunu bilin ki ben yalnız Allah’a dayanıp güvendim. Siz de şerik koştuklarınızla beraber toplanıp işinizi kararlaştırın da işiniz başınıza dert olmasın. Sonra da bana hiç mühlet vermeden hakkımdaki hükmünüzü uygulayın. 10/71
Kavmi ona inanmayıp felakete düştü.; Kendilerinden önce gelip geçmiş milletlerin başlarına gelen olaylara dair haber onlara ulaşmadı mı ? Nuh kavminden, Ad, Semud ve İbrahim kavminden, Medyen halkından ve şehirleri yerle bir edilen toplumdan haberdar olmadılar mı ? Onlara peygamberleri açık deliller getirdi ama inanmadılar. Bundan dolayı Allah’ın gazabına uğradılar. Ama onlara Allah zulmetmedi lakin onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı. Eğer bu tebliğimden yüz çevirirseniz benim kaybedeceğim bir şey yok ! Çünkü ben sizden ücret beklemiyorum ki Benim ücretimi siz veremezsiniz. Benim mükafatım ancak Allah’a aittir. Ve bana O’na teslim olanlardan olmam emredilmiştir. Yine de halkı kendisini dinlemeyip onu yalancı saydılar. Biz de hem onu, hem de beraberinde olanları kurtardık ve bunları o ülkede onların yerine geçirdik. Ayetlerimizi yalan sayanları ise suda boğduk. İşte bak uyarıldığı halde doğru yolu tutmayanların akıbetlerinin nasıl olduğunu gör. Nuh’dan sonra kendi halklarına resul olarak daha nice peygamberler gönderdik. Onlar kavimlerine ayetler, mucizeler getirdiler ama berikiler, önce yalan saydıkları şeye bir türlü inanmıyorlardı. İşte haddi aşanların kalplerini böyle mühürleriz. “10/71-75
Kur’an’daki kurgunun biçimlenmesinde ağırlıklı unsurlardan biri duadır. Kabe’nin yapılışı esnasında Hz İbrahim dua eder, bu dua kendisinden sonra gelecek olan bütün peygamberlerin gelmesini sağlar. Bu peygamberler içinde en önemlisi hz Muhammed’dir, elbette. Peygamberimizin geleceği Hz İbrahim ve İsmail ‘in Kabe’yi inşa ederken duaları esnasında telaffuz edilmiş ve Allah’ın icraatı içine girmiştir. Allah anlatırken tecessüm ettirir olayı, cereyan ediş anında olayı nakleder. Anlatımın en ideal olanını yapar. Çünkü anlatımın sahibi O, ayrıca mekanı da nazara verir Allah sadece söz ile iktifa etmez. “İbrahim ile İsmail Beyt-i Şerif’in temelerini yükseltirken şöyle dua ediyorlardı. Anlatım onlardan naklen yapılmıştır. “Ey bizim Kerim Rabbimiz, yaptığımız bu işi kabul buyur bizden. Hakkıyla işit ve bilen ancak Sensin.
Ey bizim Yüce Rabbimiz, bizi yalnız sana boyun eğen Müslüman kıl. Soyumuzdan da yalnız sana teslimiyet gösteren bir Müslüman ümmet yetiştir ve bizlere ibadetimizin yollarını göster, tevbelerimizi kabul buyur. Muhakkak ki tevbeleri en güzel şekilde kabul eden çok merhametli olan ancak sensin. Ey bizim Rabbimiz , onların içinden öyle bir resul gönder ki kendilerine senin ayetlerini okusun, onlara kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları tertemiz kılsın. Muhakkak ki aziz sensin. Hakim sensin, üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibisin. “Allah bu duayı kabul etmiş ve Hz Muhammed’i peygamber yapmış ve o duaya icabet etmiştir. Vermek isteyince istemeyi vermiş ve öğretmiştir.
Peygamberlerin vaka örgüleri duaların içinden çıkar ve büyür ve dal budak salar. Duanın teorik önemi yanında peygamberlerin hayatları fiili örnekler ihtiva eder. Kendilerinden önce Nuh kavmi de peygamberi yalanıcı saydı ve “bu bir deli “dediler. Onu incittiler, tebliğini engellediler. O da “Yarabbi dedi ben mağlubum, artık Sen bana yardım et, biz de derhal boşalan bir su ile göğün kapılarını açtık. Yeri pınar pınar fışkırttık, öyle ki her iki su kitlesi takdir edilen O işin olması için birleşti. Biz Nuh’u levha halindeki tahtalar ve çivilerle yapılmış gemiye bindirdik. O kadri bilinmemiş değerli insana, bir mükafat olarak gemi, bizim inayetimiz altında akıp gidiyordu. Biz bu ibret olsun diye o gemiyi geriye bıraktık, haydi var mı ibret alan?Nasılmış benim cezalandırmam ve tehdidim görsünler bakalım. ! 54/9-16
Kur’an ‘da kurgunun, peygamberlerin Kur’an’daki kaderlerinin, programlarının ve uygulamalarının asli kurgu unsuru onların gönderilmiş olmalarıdır. Allah gönderirken kaderlerini de onlara yükler ve olaylarla dışlaştırır. Programı imamı mübinde belirlenen ve gönderilen peygamberler özellikle çileler ve zulümler arasında davalarını uygularlar ve yollarına devam ederler. Kaderde, tasarımda çizilen yolları olaylar ile biçimlenir, bir nevi ceset giyer programlar.
Peygamberler gönderilmişlerdir, gönderilmek bir vazife içindir, gelmiş olsa başka gönderilmiş ise başkadır, görevlendirme gönderilme ile birlikte anılır. Madem bir gönderen vardır, bir maksad için göndermiştir. Hitap peygambere yapılmış ama muhata onun söylemi ile insanlardır. “De ki ey insanlar ben sizin hepinize Allah tarafından gönderilen Peygamberim. O ki göklerin ve yerin hakimiyeti O ‘na aittir. Ondan başka ilah yoktur, hayatı veren ölümü yaratan da odur. Öyle ise siz de Allah ‘a ve O’nun bütün kelimelerine iman eden Nebiyy-i Ümmi olan o Resulüne inanın. O ‘na tabi olun ki doğru yolu bulasınız. “
Gönderilmenin nedeni insanlara rahmet içindir. “Ey Resulüm Biz seni bütün insanlar için sırf bir rahmet vesilesi olman için gönderdik. “Allah istese her şehre bir uyarıcı gönderebileceğini söyler ama peygamberimizi umumi olarak seçmiştir ve insanlığa göndermiştir. “Eğer isteseydik her şehire bir uyarıcı peygamber gönderirdik. Fakat evrensel uyarma görevini sana verdik. O halde Sen asla kafirlere itaat etme ve Kur’an ‘a dayanarak onlarla büyük bir mücahade gerçekleştir. “Gönderilme nedenleri her ayette farklılık arzeder hepsi birbirini güçlendirir. “Ey Resulüm, biz seni bütün insanlığa rahmetimizin müjdecisi, azabımızın uyarıcısı olarak gönderdik, lakin insanların ekserisi bunu bilmezler. “
Gönderilme geleceğe de şamildir, bir zaman ile mukayyed değildir. “Bu resul henüz kendilerine katılmamış bulunan diğer insanlara da gönderilmiştir. O gerçekten Azizdir, Hakim’dir. “
Resülünü muhatab aldığı konuşmaların ötesinde insanlara da onu anlatır. “Nitekim size ayetlerimizi okuması, sizi tertemiz hale getirmesi, size kitap ve hikmeti ve bilmediğiniz nice şeyleri öğretmesi için sizden birini elçi olarak gönderdik”
O bütün dinlere üstün kılınmak için gönderilmiştir” Bütün dinlere üstün kılmak için Resulünü hidayet ve hak dinle gönderen O ‘dur. Buna şahid olarak Allah yeter”; O Resulünü diğer bütün dinlere üstün kılmak için hidayet ve hak din ile gönderilmiştir, isterse müşrikler bundan hoşlanmasın”
Allah peygamberi Muhammed’i asm bir şahid olarak göndermiştir. “Ey Resulüm er ümmetten haklarında tanıklık edecek bir şahid (peygamber) celbettiğimizde ve seni de bütün onlara (ümmetine ) şahid olarak getirdiğimizde bakalım onların hali nice olacak”; “gün gelir her ümmetten kendilerine birer şahid getiririz. Seni de ümmetin üzerine bir şahid olarak getirip dinleriz. Ey Resulüm işte sana bu kutlu kitabı indirdik ki her şeyi açıklasın, doğru yolu göstersin”
Allah anlattığı peygamberlerin hayatlarında belli bir seçme ve ayıklamaya göre olayları eliyor ve öğretisinin en gösterilmesi ve ilan edilmesi gereken kısmını kitabı ile umuma yayıyor.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.