Kur’ân’ı böyle apaçık âyetler hâlinde indirdik
Ayet meali
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Hacc Sûresi 15-16. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
15-Kim Allah’ın, dünyada ve âhirette ona (peygamberine) aslâ yardım etmeyeceğini sanıyorsa, o hâlde göğe (evinin tavanına) bir sebeb (ip) uzatsın; sonra (onu boğazına geçirerek, nefesini) kessin de baksın; (bu) hîlesi, öfkelenmekte olduğu şeyi (Allah’ın Peygambere yardımını) hiç giderebilecek mi?
16-İşte onu (Kur’ân’ı) böyle apaçık âyetler hâlinde indirdik; şüphesiz ki Allah, (hikmetine binâen, kendi lûtfundan) dilediğine hidâyet verir. (*)
(*) “Dalâletin gāyet müdhiş ma‘nevî elemini hisseden bir adama, îmân ile hidâyet ihsân etmek; eğer tevhîd (Allah’ın birliği) nazarıyla bakılsa, birden o cüz’î (küçük) ve âciz (güçsüz) ve fânî (ölümlü) adam, bütün kâinâtın Hâlık’ı (yaratıcısı) ve Sultânı olan Ma‘bûdunun (ibâdet ettiği Zât’ın) muhâtab bir abdi (kulu) olmak ve o îman vâsıtasıyla bir saâdet-i ebediyeyi ve şâhâne ve çok geniş ve şa‘şaalı (parlak) bir mülk-i bâkīyi ve bâkī bir dünyayı ihsân etmek ve onun gibi bütün mü’minleri dahi derecelerine göre o lûtfa mazhâr etmek olan bu ihsân-ı ekber (en büyük iyilik) yüzünde ve sîmâsında, bir Zât-ı Kerîm ve Muhsin’in (ikrâmı ve ihsânı sonsuz olan Zât’ın) öyle bir hüsn-i ezelîsi ve öyle bir cemâl-i lâyezâlîsi (ebedî ve ezelî güzelliği) görünür ki, bir lem‘ası ile (parıltısıyla) bütün ehl-i îmânı kendine dost ve hâs (çok husûsî) kısmını da âşık yapıyor.” (Şuâ‘lar, 2. Şuâ‘, 5)