Kur'an'ı Lisan-ı hal ile okumak

Kur'an'ı Lisan-ı hal ile okumak

Günlük Risale-i Nur dersi...

Bismillahirrahmanirrahim

İşte, Risale-i Nur, hem fevkalade ihlası ve hem yalnız Tevhid ve îman akîdelerinin hizmetini esas meslek ittihaz ederek bir kudsiyet kazanması ve mahiyetinde bütün hakaik-ı Kur'aniye ve İslamiye mevcud bulunarak her tarafı kaplayacak bir nur-u hakîkat olması dolayısıyla, rahmet-i İlahiye canibinde, bu millet-i İslamiyeyi, maddî manevî felaket ve helaket tehlikelerinden, bir sedd-i Kur'anî ve nûr-u îmanî olarak muhafazaya vesîle olmuştur.

Risale-i Nur, îman ve Kur'an muhaliflerine karşı mücadelesinde cebir ve münazaa yolunu değil, ikna ve ispat yolunu ihtiyar etmiştir.

Risale-i Nur, yüz otuz risalelerinde doğrudan doğruya hakîkatin berrak vechesini bütün vuzuh ve çıplaklığıyla göstermiştir. Dîn-i hak olan İslamiyeti ve alem-i insaniyetin hidayet güneşi olan Kur'an'ın mu'cizeliğini bütün dünya efkarı muvacehesinde ve bütün fikir ve felsefe sahasında cerh edilmez katî deliller ile göstermiştir. Ve mantıkî hüccetlerle ispat etmiştir ki, yeryüzündeki bilumum kemalat ve medeniyet ve terakkî umdeleri, semavî dinler ve peygamberler eliyle gelmiş; ve bilhassa İslamiyetin zuhuruyla, alem-i insaniyet, İslam aleminin taht-ı riyasetinde cehalet gayyasından kurtulmuş ve kurtulacaktır. Felsefe ve hikmetin içerisinde görünen fazîlet, menfaat-i umûmiye vesaire gibi insanî esaslar ise, güneşin doğmasıyla ondan yayılan ve aydınlanan gece aleminin nurları gibi, Nübüvvet güneşinin tulûu beşeriyetin fikir ve kalblerinde akisler ve lem'alar husûle getirmiş olmasındandır. Hakîkatli felsefe ve hikmetin, fen ve sanatın üzerinde görünen bu ışıklar, Kur'an güneşinin ve Nübüvvet kandilinin alem-i beşeriyete akislerinden ve cilvelerinden mütevelliddir.

Ey alem-i İslam! Uyan, Kur'an'a sarıl, İslamiyete maddî ve manevî bütün varlığınla müteveccih ol.

Ve ey Kur'an'a bin yıllık tarihinin şehadetiyle hadim olan ve İslamiyet nûrunun zemin yüzünde naşiri bulunan yüksek ecdadın evladı! Kur'an'a yönel ve onu anlamaya, okumaya ve onu anlatacak onun bu zamanda bir mu'cize-i manevîsi olan Nur risalelerini mütalaa etmeye çalış. Lisanın Kur'an'ın ayetlerini aleme duyururken, hal ve etvar ve ahlakın da onun manasını neşretsin, lisan-ı halin ile de Kur'an'ı oku. O zaman, sen dünyanın efendisi, alemin reisi ve insaniyetin vasıta-i saadeti olursun. (Tarihçe-i Hayat, İkinci Kısım : Barla Hayatı)

SÖZLÜK:

TEVHİD : Birleme, Allah'ın bir olduğuna ve Ondan başka İlâh olmadığına inanma.
AKÎDE : inanç; îmân.
İTTİHAZ : Kabul etme, kabullenme, edinme.
MÂHİYET : Birşeyin aslı, içyüzü, esâsı.
HAKAİK-I KUR'ÂNİYE : Kur'ân hakîkatleri, gerçekleri.
CÂNİB : Yan, yön, cihet, taraf.
SEDD-İ KUR'ÂNÎ : Kur'ân'ın yıkılmaz seddi, kalesi.
CEBİR (CEBR) : Zorlama, baskı.
MÜNÂZAA : Ağız kavgası, çekişmek.
VECHE : Yön, cihet.
VUZUH : Açıklık, açık ve anlaşılır şekilde olmak, netlik, aydınlık.
EFKÂR : Fikirler, düşünceler.
MUVACEHE : Karşı, ön. * Yüzyüze gelme. Yüzleşmek. * Huzurunda olmak.
CERH : Çürütmek, yaralamak.
TAHT-I RİYÂSET : Başkanlığı altında.
GAYYÂ : Cehennemin beşinci tabakasında bulunan çok korkunç bir kuyunun adı.
MENFAAT-İ UMÛMİYE : Genel menfaat, umumun faydası.
NÜBÜVVET : Peygamberlik.
TULÛ : Doğma, doğuş, birden zuhur etme; bir şeye vâkıf olup bilme.
ETVÂR : Tavırlar, davranışlar; yaşayış biçim ve tarzları.