Eyüp OTMAN
Kuvvet haktadır
Kuvvet Hakta her zaman, kuvvet; kuvvette değil,
Hakkın karşısında, sen; teslimiyetle eğil.
Felsefe esasında; kuvvet hep müstahsendir,
“El-hükmü li’l-galib”; düstur-i zâlimendir.
Galebede bir kuvvet; kuvvette de hak var der,
Kuvvetlinin hükmünden; dünya oldu derbeder.
Zulmü alkışlayıp da; zâlimi teşcî etmiş,
Cebbarları; ulûhiyet davasına, sevk etmiş.
Riyâ-kârlar alkışlanmış; hod-fürûşlar hoş olmuş,
Sanem-misâl âbideler; nefse âbide bulmuş.
Kuvve-i gadabiye; ağaçların dalında,
Nemrut, Firavun, Şeddad meyveleri oldurmuş.
Kuvve-i akliye dalında; insanlık dimağında;
Dehriyyun, maddiyyun, tabiiyyun, meyveleri yeşermiş.
Felsefenin şakirdi; mütemerrid, inatçı;
Küçük bir lezzet için; zillet kılan fesatçı.
Hasîs menfaat için; öper şeytan ayağın,
Değdiremez tövbeye; o morarmış dudağın.
Sevmez nefsinden başka; ciddi-ciddi kimseyi,
Fedâ eder nefsine; mukaddes her bir şeyi.
Felsefenin şakirdi; kardeşlerinden kaçar,
Onların aleyhine; tutar davalar açar.
Âciz, cebbar-ı hod-fürûş ve felsefe şakirdi,
Halîm-selîm bir abd-i aziz, Kur’ânımın tilmizi.
Parça-parça eylemiş, beşeriyet beynini,
Îmân ile bulmalı, her bir parça yerini.
Eşyaya demiş güzel; inkâr etmiş Sâni’-i,
Kendine ma’bûd kılmış, geçici bir fânîyi.
Ne güzel yapılmış de; sâni’ini hatırla,
Bir saatlik tefekkür, yazılmaz üç satırla.
Amma, Kur’ân tilmizi; bir abd-i küllidir ki;
Mahlûkat âzamına; serfûru etmez Velî.
Cennet gibi âzam bir; menfaati, yapmaz gaye,
O bir Abd-i azizdir ki; ubûdiyet sermaye.
Tezellüle yok tenezzül!.. Halîm-i âlihimmet,
Mâlik-i Kerîmine; baş eğen, müstağnîyet.
Bir zayıf-ı kavîdir, cennet bile; maksûd değil;
Bu zâil-i, fâni dünya; gâye, maksat, hiç değil.
Böyle bir şakirt olmak, şükreylemek her daim,
Sâhil-i selâmete, kavuşalım sağ-salim.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.