Macaristan’dan Risale-i Nur haberleri

Macaristan’dan Risale-i Nur haberleri

Macaristan hizmet mektubu

Risale Haber-Haber Merkezi
 
Büyük ovası, serin havası, nazlı Tunası ile verimli toprakları, zeki fakat mazlum tebası ile Orta Avrupanın ortasında yer alan, ecdadın gözbebeği Macaristan'dan binler selamlar.
 
Ülke müdakkik bir nazarla temaşa edildiğinde hakikaten Nurani ve ruhani bir atmosfer kucaklıyor insanı. Öyle bir atmosfer ki gurbetin bütün yorgunluğunu alıyor üstümüzden. Evet bu toprakları sıksan şüheda fışkıracak. Hem de ne şüheda! Haçlı ordularının 1686 Budin kuşatmasında yaptığı "kaleyi terket senin hayatını bağışlayalım" teklifine "Efendiler! Bizim gayemiz İlay-ı Kelimetullahdır, şahsi menfaatler değildir. Ecdadımız al kanlarıyla fethetti buraları. Biz onlardan geri kalmayacağız" diyen Arnavut Abdurrahman paşalar gibi şüheda... 
 
Kale içinde, Pécs'te Zigetvar'da Mohaç'ta cami avlularında ve daha belki onlarca yerde medfun bulunan ve birçoğunun mezar taşı bile bulunmayan fakat omuzlarına İhsan-ı İlahi ile konulan İslamı temsil ve tebliğ vazifesini bi-hakkın yapmanın mutluluğuyla kabirlerinde yatan Şanlı Ecdadın ikinci vatanıdır buralar...
 
Bu kısa girizgahın ardından bir rüya ile başlayıp buradaki faaliyetlerden bir nebze bahsetmek istiyorum.
 
Geçen aylarda bir kardeşimizin rüyasında medresemizi Sungur ağabey(r.h) teşrif ediyor. Ve kendisine Hizmet-i Kuraniyenin istikbalde Macaristan'da nasıl bir şekil alacağını soruyor. Sungur ağabey ise "kardeşim senin sualinin cevabı şu tabloda yazılıdır" diye duvarda asılı bir tabloyu işaret ediyor. Tabloda aynen şu ifadeler varmış: "Kardeşim kasem ederim ki yakın bir istikbalde Risale-i Nur bütün dünyayı Kur’an hesabına istila edecek... Said Nursi". Bizce sadık olan bu rüyanın akabinde Hüsnü Bayram ağabeyin "Siz sebat edin inşallah İslamiyet Macaristan’da kök salacak ve dedeleri bir zamanlar Müslüman olan bu asil halk fevc fevc İslamiyete dahil olacak" şeklindeki tebşiratı bizlere Risale-i Nurun muvaffakiyeti noktasında itminan verdi...
 
Medresemizde düzenli olarak devam eden perşembe derslerimiz Ramazan dolayısıyla duraklamıştı. İnşallah tekrar başlayacağız. Medresemize gelen hemen herkes Risale-i Nurun hakikatleri ve beyanatları karşısında adeta parmaklarını ısırıyor ve Medresenin manevi havasından çok etkilendiklerini defaatle ikrar ediyorlar.
 
Risale-i Nurun vesilesi ile şimdiye kadar üç kardeşimiz müslümanlığı seçti. Bu kardeşlerimizin şehadet getirirken simalarında husule gelen hidayet gülümsemesi insana adeta şu dünya zindanında Kevser havuzunun serinliğini yaşatıyor...
 
Geçenlerde bir vesile ile Dublin'den ziyaretimize gelen biri eski bir papaz olan iki kişi ile üç saatten fazla süren Haşir ve Peygamberimizin (a.s.m) mucizeleri üzerine yaptığımız ders sonrasında bu iki misafirimiz "Şu an Muhammed (s.a.v) bize çok sevgili geliyor" deyip ayrılmışlardı. Bir kaç gün önce onlardan gelen bir mailde İslamiyetle ilgili bazı sorularının olduğunu ve bu vesile ile tekrar Budapeşte'ye gelip medresemizi ziyaret etmek istediklerini belirttiler...
 
Bu günlerde daha önceden tanıştığımız bazı grupların arzusu üzere Risale-i Nurun muhtelif yerlerinden alıntılar yaptığımız bir broşür bastırıp bu grupların hitap ettiği çevrelere dağıtacağız ve inşallah kendimizi hazır hissettiğimizde Macarca sunumlar yapacağımız bazı organizasyonlara iştirak edeceğiz. Bunun için yoğun bir şekilde Macarca çalışıyoruz. Bu noktada dualarınıza muntazırız...
 
Geçen ay Debrecen, Mıskolc, Eger, Tatabanya, Tata, Gyor ve Macaristan’ın şirin köyü Tarkany'a  ziyaretlerimiz olmuş ve çok verimli ve bereketli geçmişti. Buralardaki fedakar Müslümanların kendi imkanları ile açtıkları mescitleri ziyaret edip kitaplarımızı tanıtmıştık. Dava ve şuur sahibi bu müslüman kardeşlerimizle uzun ve tatlı nurlu sohbetler yapmıştık. Hemen hemen hepsi Risale-i Nura tabir yerindeyse hayran kalmışlardı. Hele Miskolc'daki mescidin Sudanlı imamının Arapça olarak Üstadın münacatını okurken gözlerinin dolması ve "Bu Zatın fikirlerine keyfiyetli mü'min yetiştirmek isteyen müesseselerin ve bilhassa mescidimizin müdavim cemaatinin ihtiyacı var" demesi çok dikkat çekiciydi. 
 
İletişim kurabildiğimiz Macarlara İslamiyetten bahsedip Macarcaya tercüme edilen kitaplarımızı verdik. Bu Macarların arasında İslamiyeti yıllardır araştıran da vardı Efendimizin ismini hiç duymayan da. Bize önyargı ile bakanlar da vardı muhabbetle bakanlar da. Hele  bardaktan boşanırcasına yağmurun yağdığı bir günde ikindi namazını kılmak için girdiğim benzin istasyonunun çalışanlarına durumumu anlatıp namaz kılmam gerektiğini ve bana müsait bir yer göstermelerini rica etmiştim. Onlar da marketin içinde kılabileceğimi söylediler. Seccademi serip kısık sesle ezan okumaya başlayınca abartısız herkes işini bırakıp ezana kulak verdiler ve namaz bitene kadar içerideki müşteriler dahil kimseden çıt çıkmadı. Marketten ayrılacağım zaman bir de bana teşekkür ettiler. Allah hepsine hidayet versin...
 
Dün ise Pécs şehrine gittik. Pécs hemen bir tepenin yamacına kurulmuş yolu yokuşlu bir şehir. Şehre uzaktan baktığınızda hemen yeşil kubbeli bir yapı nazara çarpar. Bu yapı şehrin tam göbeğinde arz-ı endam eden Gazi Kasım Paşa camiidir. Hani şair demiş ya "Denildi mi bir yere Müslüman beldesi, gözüm camii arar kulağım ezan sesi." İşte bir zamanların İslam beldesi Pécs'te gezerken gözlerimiz adeta bayram edip, Ecdadın himmeti karşısında sürur gözyaşları döküyor. Pécs'te günümüze kadar kalan iki camii var ve bunlardan Jakovalı Hasan paşa camii müze olmakla beraber ibadete açık.
 
Tüm gün şehri deveran ettik acaba biri ile tanışabilir miyiz diye fakat maalesef hiç kimse ile muhatap olamadık. İkinci gün artık Budapeşte’ye dönmemiz gerekiyordu bari gitmeden Jakovali (Kosovalı) Hasan paşa camiinde iki rekat namaz kılıp öyle dönelim diye oraya gittik. Ve Camiye girdiğimizde Risale-i Nurları bekleyen Macar bir aileyle karşılaştık. Camii ile alakalı sorularına yanıt vermek üzere başladığımız ayak üstü sohbetimiz beraber abdest alıp namaz kılmamızla son buldu. Kitaplarımızı takdim ettik. Tibor isimli bu kardeşimize ve ailesine Allah hidayet ihsan eylesin.
 
Gezilerin neticesinde şunu müşahede ettik ki dünyanın her yerinde Müslümanlar uyanmış ve uyanıyor. Sebeb-i saadetlerı ve netice-i fıtratları olan İslamiyete herkes kendi meşrebince sarılıp sahip çıkıyor...
 
Sungur ağabeyin sözlerine sözümüzü benzeterek mektubumuza hatime veriyoruz...;
Başta Üstadımızın vekili ve varisi ağabeylerimiz olmak üzere Türkiye’deki kahraman Nur talebeleri abilerimiz ve Bosna, İsveç, Avusturya başta olmak üzere dünyanın sair yerlerinde kahramanane hizmet eden Nurun hadimleri gibi, Macar Nur talebeleri adına bu fakir dahi Risale-i Nurun Şahs-ı Manevisine hediyeler vermek arzu ediyoruz, Saidlerimize hakiki talebeler ve şakirtler olmak istiyoruz. Saff-ı evvel ağabeylerimizin arkasında onların yaptığı duaya amin deyip dua ediyoruz ki;
"İslama zafer ver, bizi kurtar, bizi güldür, a'damızı et hak ile yeksan... Yine ey Nur-u Furkani. Her belde-i islam ile olsun, bu yeşil yurt tâ haşre kadar cennet-i canan yine ey nur-u furkani" amin...
Dua buyurun
 
Macaristan nur talebeleri namına Tarık

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
12 Yorum