Medeniyetimizin temeli Kur’ân’dır
Niyazi: "Bizim medeniyetimizin temeli Kur’ân’dır, İslâm’dır. Bu temele yeniden sarılmaya çalışmalıyız."
Elif Sönmezışık-Murat Önel'in haberi:
Türkiye Diyanet Vakfı tarafından organize edilen ve İBB Kültür A.Ş.’nin katkılarıyla Beyazıt’ta kurulan 31. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı’nda Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)’nin katkılarıyla gerçekleştirilen Beyazıt Ramazan Sohbetlerinde konuşan yazar ve fikir insanı Dr. Mehmet Niyazi, "Bizim medeniyetimizin temeli Kur’ân’dır, İslâm’dır. Bu temele yeniden sarılmaya çalışmalıyız" dedi.
Hıristiyanlıktaki tanrı anlayışından yola çıkarak Batı medeniyetini sosyal değer, iktisadi değer ve ferdî değer üzerinden farklı dinamiklerle değerlendiren Niyazi, azamî kâra dayanan bir anlayışın Batı’nın iktisadi değerlerinin temelini oluşturduğunu, karşıdaki insanı korumanın hesabını yapmadığını, hayatın acımasızca yaşanmasına sebep olduğunu belirtti. Para ile statü ve saygınlık oluşturma meselesinin Avrupa ile aramızda en büyük farklardan biri olduğuna dikkat çeken Mehmet Niyazi, aristokratlarla fakir halkı birbirinden ayıran sınıf toplumunun yine Batı medeniyetinin bir yansıması olduğunu dile getirdi.
AVUPALININ 40 YAŞ BUNALIMI
“Mücadele ve kavga sınıf ayrımından kaynaklanıyor. Çünkü insanlar konumlarının sabitliğiyle kolay para kazanmıyorlar. Bir başka yönden yanlızlaşma üzerine kurdukları hayatları ve içinde yer aldıkları sistemden ötürü, 40 yaşına dek özgürlük üzerine kurulan Avrupalının hayatı, 40 yaşından sonra cehenneme dönüşüyor. Çünkü Batı medeniyeti insanları yalnızlaştırıyor ve bu yalnızlığı anlamlandıracak bir şey bırakmıyor geride” diyen Mehmet Niyazi, bizim iktisadi değerlerimizin sınıf farkından değil, hak esasına göre düzenlendiğini, devlet başkanından en basit işi yapan insana kadar eşit haklara sahip olduğunu, hakların teslimi hususundaki hassasiyetle bir hukuk oluşturulduğunu belirtti.
Niyazi, ferdî değerlerin de hürmet kavramıyla ilişkilendirilerek yürütüldüğüne dikkat çekerek İslâm medeniyetinin ortaya koyduğu değerleri şöyle sıraladı:
“Sosyal değerlerimiz, hakların makul bir şekilde dağılmasını sağlamak maksadıyla eşitlik üzerine düzenlenmiştir. Acem’in Arap’a, Arap’ın Acem’e, beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yoktur. İyi bir Müslüman hakkıyla bu eşitliği istemek zorundadır. Herkesin eşit olduğu ilkesinin benimsenmesi ile ferdî ilişkilerde de hürmet ön plandadır. Annelerimiz ve babalarımız bizden her şeyden önce hürmet bekler. Hürmet insanları bütünleştirir, bir araya getirir. Ferdi değeri hürmet olan cemiyetlerde yalnızlık yaşanmaz.”
TİTRİN MUTLAK EŞİTLİĞE MÜDAHALESİ
Bizim medeniyet anlayışımızda mutlak eşitlik vurgusunun titrlerin isimlerden sonra kullanılmakla ortaya konduğunu anlatan Mehmet Niyazi, bu durumun Batı’da titrin önce kullanılmasıyla sınıf farkını oluşturduğuna dikkat çekti. Ancak bizim de Batı medeniyetinin etkisiyle sonra kullanmaktan vazgeçerek buradaki derinliği görmezden gelip titrleri daha önemli hâle getirdiğimizi belirtti.
“Medeniyetlerin dinamik noktaları ilimlerdir. İlimlerimizi kaybetmiş bir toplumuz. 1500 senesinde Latin dünyasının beyni olan Sorbonne Üniversitesi’nde tıpla alakalı 11 tane kitap var; bunların 7’si bizden tercüme (İbni Sina, Biruni). Germen dünyasında tıpla alakalı 12 kitap var; yine bunların 7’si bizden tercüme. Fatih Medresesi’nde ise tıpla alakalı 926 kitap var. Avrupalılar füze gibi yükselirken, biz kafa üstü yere çakılıyoruz. Bütün melâmetleri burada aramak gerek” diyen Mehmet Niyazi, Osmanlı’nın zirvesi olan Kanunî devrindeki ordumuzun teknolojik üstünlüğünü misallerle anlatarak ilmi kaybedince teknolojik üstünlüğü ve medeniyetimizi fişekleyen bütün birimleri kaybetmiş olduğumuzu vurguladı.
YENİDEN İSLÂM TEMELLİ BİR MEDENİYET İNŞASI
Teknolojik üstünlüğümüzün olduğu devirlerde Avrupa’da Türk yaşamının ve kültürünün izlerinin her yerde görüldüğünü anlatan Mehmet Niyazi, meseleye ilişkin önemli tespitlerini dinleyenlerle paylaştı:
“Bizim medeniyetimizin temeli Kur’ân’dır, İslâm’dır. Bu temele yeniden sarılmaya çalışmalıyız. Avrupa’ya bu medeniyeti bahşeden bizim ecdadımızdır, bizim âlimlerimizdir. Yunan ve Roma medeniyeti, kayalıklardan doğmuş bir medeniyettir. Oradaki insanlar zor şartlarda yaşar ve gözleri toprağa çakılıdır. Toprağa çakılı bir medeniyettir. Dolayısıyla Avrupa’da matematik ve geometri gelişmiştir. Çöl hayatı korkunç bir sükûttur, çölde hayat bulamazsınız. Ama çobanlar bütün kurtuluşu göklerden aramışlardır. Allah da bütün rahmetini, peygamberlerini göklerden göndermiştir. Bir tarafta göklerden gelen medeniyet, diğer tarafta ise topraktan çıkan medeniyeti bizim ceddimiz mezcetmiştir.”
Kur’ân’ı anlamaya çalışırken tarihimizle de alakadar olmamız gerektiğini söyleyen Mehmet Niyazi; “Bir gözümüz Avrupa’daki ilim dünyasının buraya transfer yollarını arayacak. Dolayısıyla tekrar millî bir hamle yaptıktan sonra kendi değerlerimizi gündeme getirebiliriz. Avrupa seviyesinde gelişmeden kendi değerlerimizi savunmaya çalışmak sadece çok idealist insanlar için mümkündür. Nasıl ki dağlardan çöllere doğru rüzgâr eserse büyük medeniyetlerden de küçük medeniyetlere doğru rüzgâr eser” şeklinde konuştu.
Kendi değerlerimizi tanımak için Kur’ân’ı anlamak gerektiğini hatırlatan Mehmet Niyazi, sonra ceddimizi, sonra bugünkü Avrupa ve Amerika’yı bilmemiz gerektiğini ifade etti.
SanatAlemi