Mehdî ve Süfyan meseleleri...
Günlük Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
Kıyâmet alâmetlerinden ve âhir zaman vukuâtından ve bâzı amâlin fazîlet ve sevaplarından bahseden ehâdîs-i şerîfe güzelce anlaşılmadığından, akıllarına güvenen bir kısım ehl-i ilim, onların bir kısmına zayıf veya mevzu demişler.
İmânı zayıf ve enâniyeti kavî bir kısım da, inkâra kadar gitmişler. Şimdi tafsile girişmeyeceğiz. Yalnız, "On İki Asıl"ı beyân ederiz.
Birinci Asıl: Yirminci Sözün âhirindeki suâl ve cevapta izah ettiğimiz meseledir.
İcmâli şudur ki:
Din bir imtihandır, bir tecrübedir; ervâh-ı âliyeyi, ervâh-ı sâfileden tefrik eder. Öyle ise, ileride herkese göz ile görülecek vukuâtı öyle bir tarzda bahsedecek ki, ne bütün bütün meçhûl kalsın, ne de bedihî olup, herkes ister istemez tasdike mecbur kalsın.
Akla kapı açacak, ihtiyârı elinden almayacak. Zîrâ, eğer tamamen bedâhet derecesinde bir alâmet-i Kıyâmet görülse, herkes tasdike muztar olsa, o vakit kömür gibi bir istidad, elmas gibi bir istidad ile beraber kalır. Sırr-ı teklif ve netice-i imtihan zâyi olur.
İşte, bunun için, Mehdî ve Süfyan meseleleri gibi çok meselelerde çok ihtilâf olmuş. Hem rivâyât dahi çok muhteliftir; birbirine zıd hükümler olmuş. (Sözler, Yirmi Dördüncü Söz)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
ÂMÂL : Emeller, arzular, istekler.
BEDÂHET : Açıklık. Belli, açık.
BEDİHÎ : Ap açık, belli.
ERVÂH-I ÂLİYE : Yüce ruhlar. Yüksek ve temiz ruhlar.
ERVÂH-I SÂFİYE : temiz ve pak ruhlar, iyi kimselerin veya meleklerin ruhları.
İSTİDÂD : Kabiliyet, yetenek, meziyet.
KAVÎ : Kuvvetli, sağlam, metin, zorlu.
MEVZU' : Uydurma. Doğru ve hakikat olmayan.
MUZTAR : (Zaruret. den) Çaresiz kalmış, zorlanmış.
SIRR-I TEKLİF : İnsanların dünyaya gelip, Allah tarafından bazı vazifelerle sorumlu tutulmasının sırrı.
TEFRİK : Ayırt etme, ayırma.