Mehmet Âkif'i anlamak için Safahât Lügatı
"Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince/ Günler şu heyulâyı da er, geç, silecektir/ Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma/ Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecektir?" mısralarını yazmıştı Mehmet Âkif Ersoy, bir şiirinin arkasına.
Vefatının ardından 75 yıl geçti, ama tevazu göstererek söylediği gibi olmadı. İstiklâl Marşı'nı armağan ettiği milleti ne onu unuttu ne de şiirlerini bir araya getiren Safahât'ı tozlu raflara hapsetti. "Ölen insan mıdır, ondan kalacak şey eseri/ Bir eşek göçtü mü, ondan da nihayet semeri." diyen Âkif, eseriyle hâlâ yaşıyor. Safahât her dönem en çok basılan, en çok satılan kitaplar arasında yer alıyor. Ancak çok anlaşıldığını söylemek ne yazık ki mümkün değil. Dilimizdeki yenileşme çabaları, millet olarak var olma mücadelesi verdiğimiz günleri en iyi anlatan bu eserden istifadeyi zorlaştırıyor. Oysa günümüzde Safahât ve benzeri eserlerden gerçek anlamda istifade etmek için yoğun bir yöneliş var. Hatta pek çok kişi bu amaçla Osmanlıca öğreniyor. Yağmur Yayınları tarafından basılan "Açıklamalı Safahât Lügatı"nı Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Talip Mert, bu boşluğu doldurmak için hazırlamış.
Kitapta Safahât'ta yer alan, yeni neslin bilemeyeceği tahmin edilen kelimelerden geniş bir sözlük oluşturulmuş. Kelimelerin yanlarına eski Osmalıca yazılışları da kaydedilmiş. Sözlüğün sonunda ise Safahat'ta geçen kişi, yer ve müesseseleri alfabetik sıra ile açıklayan bir bölüm ile Mehmet Âkif'in hayatıyla ilgili bilgiler yer alıyor. Şairin hayatıyla ilgili bilgiler, arşiv belgeleri eşliğinde veriliyor. "Açıklamalı Safahât Lügatı"na Yağmur Yayınları'nın 50. yaşı münasebetiyle yayımlanmış Safahât'ın Osmanlıca tıpkı basımı da eşlik ediyor.
Zaman