Mehmet Asıf IŞIK
Gül Goncası ve Bülbül
Bülbül ne dem gül dalına konar
Gül'üm, bilir misin?
Bülbül, nice hasretle bekler baharı
üşümüş gül fidanları
kıştan çıksın ve
ölüm uykusundan uyansın
diye mahzun bekleyip durur...
Cemreler düşünce yere,
can çekilmiş yerlere,
kurumuş fidanlara
hayat üflensin diye
yana yakıla bekler.
Ümitle ve heyecanla
hasret şarkılarıyla
şakıyıp durur bülbül...
Can katılan fidanlar
dal ve budak salınca
göğerip yeşererek.
Yaprak yaprak açınca
yedi veren fidanlar
nazla tomurcuklanır
Bülbülün gözleri dalda
Gül olacak tomurcuk.
Çabuk açıl tomurcuk!
kabuğunu çatlat ki,
içinden gonca çıksın.
Mahcup edālı gonca
hiç el gözü değmemiş
duvaklı gelin gibi
al yanaklı yapraklar
birbirine sarılmış
hicābından kızarmış.
Yaprak yaprak içiçe
yüzünü örtmüş sanki
yüz görümlüğü bekler...
Açılma vakti gelip
gonca yaprak açarak
kızıl güle dönecek.
Gönül çelen cilveyle
arz-ı endām edecek.
Dalında salınarak
bülbüle göz kırpacak.
Gül'üm, işte o zaman
Bülbül güle gelmez mi
Gül dalına konmaz mı
Gül yüzüne gülmez mi
Gül uğruna ölmez mi
Sen ki gülsün ben bülbül
Sen gülümsün, hem sümbül
Bir gülüşün yüzbin gül
Gülümle safā bulur gönül
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.