Mehmet Asıf IŞIK
İsrail işgalinin tarihi seyri
Ortadoğu’nun Kalbine Saplanan Hançer: İsrail-7
VE BUGÜN…
7 Ekim 2023: Hamas, İsrail’e o güne kadar emsali görülmemiş, İsrail’in Demir Kubbe Hava Savunma Sistemini yanıltmayı başardıkları çok yönlü bir saldırı düzenledi. Hamas savaşçıları hava, kara ve deniz yoluyla birçok noktadan ağır tahkimat yapılmış durumdaki Gazze sınırına sızdı. Bir askeri birlikten bazı bilgisayarları ve bir gurup rehineyi de Gazze’ye kaçırdı. Artık halen devam eden dehşetli bir savaş başlamıştır.
İsrail güçlerinin haftalar boyu hava saldırılarıyla başlatıp daha sonra da kara birlikleriyle Gazze’de sürdürdüğü harekât onuncu ayına girmek üzeredir.
İlk günlerden itibaren ABD ve İngiltere’nin savaş gemileri Gazze’yi abluka altına alarak denizden giriş ve çıkışları yasakladı.
2.5 milyon nüfuslu şehrin bugüne kadar bitmek ve durmak bilmeyen, dört-beş atom bombası şiddetindeki saldırılarda BM binaları, hastaneler, okullar, ibadethaneler, kamu binaları ve sivil yerleşim yerleri olmak üzere, hava bombardımanı ve tank atışlarıyla, bugün itibariyle şehrin % 70’lik kısmı yerle bir edildi. 1,8 milyon insan yaşadıkları yeri terk etmek zorunda bırakıldı.
Güvenli ilan edilen bölgelerde onlarca BM görevlisi, yüzlerce gazeteci ile kadın, çocuk, yaşlı demeden evlerinde, sığındıkları derme-çatma yerlerde, 40 binin üzerinde insan canice öldürüldü, çoğu ağır halde ve kalıcı sakat kalarak 200 bine yakın insan yaralandı. Çoğu enkaz altında kaldığı sanılan en az 7 bin kişi halen kayıptır. Yüzbinlerce çocuk anasız-babasız kaldı, on binlercesi evladını kaybetti. Tarihte emsali görülmemiş canavar ruh haliyle ve gözü dönmüşlükle insanların defnedildikleri toplu mezarlar buldozerlerle tahrip edilerek yerin altı üstüne getirildi. Şehrin bazı yerleri tamamen haritadan silindi.
Gerek 7 Ekim’den beri devam eden, gerek bundan önceki bütün saldırılarda yüzlerce defa savaş suçu işlendiği, kullanımı yasak olan kimyasal silahlar kullandığı BM ve uluslararası kuruluşların kayıtlarına girmesine rağmen Yahudi saldırganlığı kasıtlı olarak durdurulmuyor. Nitekim BM Filistin Özel Raportörü olarak 2008-2014 döneminde görev yapan Richard Falk, İsrail'in Gazze'de uyguladığı soykırımın "Batı'nın liberal demokrasilerinin onayı ve desteğiyle yapıldığını" söylemişti.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve BM Batı Asya Ekonomik Komisyonu ise, Gazze'ye dair hazırladığı kamuoyu ile paylaştığı raporunda “Gazze'deki yıkım İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana görülmedi; şehrin yeniden inşasının on yıllar alacağı” belirtildi.
Halen denizden ABD ve İngiliz savaş gemilerinin ablukası altında bulunan, diğer yanda İsrail ordusu tarafından karadan kuşatılmış şehre yeterli miktarda yardım sokulamıyor. Binbir zorlukla ve çok sıkı kontrollerden sonra sınırdan giren gıda yüklü vasıtalar “yerleşimci” denilen devlet destekli Yahudi işgalciler tarafından yağmalanıyor.
Bu saldırılardan bugüne kadar kurtulabilmiş olan ve halen nice zorluklar ve mahrumiyetlerle yaşamaya çalışan Filistinliler, alt ve üst yapıları çökertilerek harabeye çevrilmiş Gazze’de şu sıcak yaz günlerinde bir yandan açlık ve susuzlukla, diğer yandan sığınabilecekleri evsiz-barksız olarak, her an salgın hastalıklara kapılma tehlikesiyle sağlıksız şartlarda ve emniyetsiz durumdadır.
TARİHİ SEYRİN ÖZETİ
1- Yahudilerin Filistin topraklarına gelişi 1870’li senelerden itibaren başlar. Bundan önce, yaklaşık 2 bin seneden beri bölgede kayda değer Yahudi varlığından bahsedilemez.
2- İsrail Devletinin kuruluş tarihi: 1948. Kurulduğu Yer: İşgal ve gasp edilmiş Araplara ait Filistin toprakları. Öncesi?!.. Öncesinde İsrail diye bir yoktu. Bölgenin toprak mülkiyetine ait bilgileri ve resmi tapu kayıtları bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin elindeki Osmanlı dönemi arşivlerindedir.
3- Önceleri İngilizlerin, bilahare Avrupa ülkelerinin, 1960’lı yıllardan itibaren de ABD’nin halen devam etmekte olan -kendi ifadelerine göre- sarsılmaz ve sınırsız destekleriyle İsrail devleti hiçbir hukuki, ahlaki, insani değer ve kural tanımadan, ilk başlarda terörle, ardından Batılı güçlerin himayesi altında, askeri siyasi ve diplomatik destekleriyle sindirerek, sık sık tekrarladığı toplu cinayet ve katliamlarla, işgallerle, zorbalıkla ve haksızca yerinden etmelerle, yıkımlarla bugün sayıları 10 milyona varan mülteci durumdaki, bölgenin binlerce yıllık yerli halkları çok zor şartlar altında yersiz, yurtsuz ve vatansız bırakılmış durumdadır.
4- Batıdan destekli işgalci İsrail devleti, saldırıları ve cinayetleri sebebiyle BM tarafından onlarca defa kınamasına, BMGK’nun ise 1967 sınırlarına çekilmesine dair kararına rağmen, bu bağlayıcı karar bile umursanmamıştır. Bugüne kadar ne işgaller sonlandırılmış, ne yayılmacılık durdurulabilmiş, ne de bu uluslararası kararları tanımayan İsrail’e herhangi bir yaptırım uygulanmamıştır; BM’nin iradesi havada kalmıştır.
5- Filistinli Arapların toprakları işgal edilip silah zoruyla el konulduğu için meşru vatan savunması mücadelesi vermektedirler. Bu haklı ve meşru müdafaalarını bir dönem sivil hedeflere ve silahsız insanlara karşı yapılan intihar saldırılarıyla, uluslararası platformlarda kendilerini zor duruma düşürdüler. İslam dini terörün hiçbir çeşidini meşru ve muteber kabul etmez.
6- Kendi yurtlarından çıkarıldıktan sonra büyük kısmı Lübnan, Ürdün, Mısır ve kısmen Suriye ile diğer Arap ülkelerinde sefalet şartlarında yaşamaya terk edilmiş, aralarında halen siyasi birlik kurulamamış Filistinlilerin hakları göz ardı edilmektedir. İşgalci İsrail’in bütün bu hukuk tanımaz zorbalığı karşısında mazlum Filistin halkının hak arama yolları tümüyle kapatılmış, sesleri kısılmış, taleplerine kulak tıkanmıştır. Karşılarında sadece işgalci İsrail değil, medyasıyla, siyasi, diplomatik ve askeri destekle İngiltere, Amerika ve diğer Batılı ülkeler vardır. Vatanlarını koruyan ve savunan Filistinlilerin mücadeleleri büyük kısmı Yahudi hakimiyeti altında bulunan medya ve sair kitle iletişim vasıtalarıyla gerçekler ters yüz edilerek dünyaya terör olayları diye sunulmaktadır.
7- Orta Doğu'da bugüne kadar yaşanan bütün bu olup bitenlerin başlıca sebebi Yahudi Devleti oluşturup ona alan açmaktır. İsrail bugün işgal ettiği topraklarla da yetinmemekte, “vadedilmiş topraklar” ülküsünden asla vaz geçmiş değildir. Bu coğrafyada bugün her olup biten Siyonist programın bir aşamasıdır.
8- Bugün topraklarda barışın yegâne çözümü Filistinlilerin 140-150 seneden beri gasp edilen hak larının iadesi, İsrail’in saldırganlığının ve yayılmacılığının durdurulması, Filistinlilerin bağımsız devletlerine kavuşturulması ve Filistin-İsrail sorununun bir an önce çözümüdür. Kangren haline getirilmiş olan bu sorun çözüme kavuşturulmadan Orta Doğu coğrafyasında akan kanın durmayacağı ve göz yaşının dinmeyeceği bütün dünya tarafından bilinen de bir gerçektir.
HERŞEY PETROL ve ENERJİ UĞRUNA…
Ana hatlarıyla özetlenmeye çalışılan Orta Doğu’nun makûs talihi bu coğrafyada petrolün ve doğal gaz yataklarının bulunmasıyla başlamıştı. Bugün itibariyle dünyada istihsal edilen petrolün % 48’i, doğalgazın ise % 40’a yakını İran’da ve Arap Yarımadasındadır. Bölgedeki kaynakları on yıllardır sömüren ABD ve İngiltere, bu ülkelerin hemen hepsinde kurdukları askeri üsleriyle hem bölgeyi hem de Asya kıtasını kontrol altında tutmaktadırlar. Suudi Arabistan, Ürdün, Kuveyt, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar, Umman ve Cibuti’de (ayrıca Ürdün’de ve Türkiye’de) bulunan ABD’nin onlarca askeri üssünde 50 binden fazla askeri, Fransa ve İngiltere’nin ise birer üssü bulunuyor. Dünyanın en büyük askeri deniz üssü ise zengin doğal gaz kaynaklarının bulunduğu Katar’dadır.
(Katar’daki ABD Hava Üssü)
(Devam edecek)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.