Nurettin HUYUT
Menfi siyaset
Menfi siyaset ifadesi Bediüzzaman Hazretlerine ait bir ifadedir. Bu ifadeden anlaşılıyor ki, iki tür siyaset var; biri menfi diğeri müspet…
Menfi siyasetin ne olduğunu Üstadın açıklamalarından anlıyoruz.
Cepheleşme meydana getirmek menfi siyasettir.
Dinsizleri tecavüze sevk edici davranmak menfi siyasettir.
Din namına devleti yönetmek menfi siyasettir.
Bunları nerden çıkarıyorsun derseniz? İşte size çıkardığım cümle…
“Evet, dine imale etmek ve iltizama teşvik etmek ve vazife-i diniyelerini ihtar etmekle dine hizmet olur. Yoksa dinsizsiniz dese, onları tecavüze sevk etmektir. Din dahilde menfi tarzda istimal edilmez. Otuz sene halife olan bir zat, menfi siyaset namına istifade edildi zannıyla, Şeriata gelen tecavüzü gördünüz. Acaba şimdiki menfî siyasetçilerin fetvalarından istifade edecek kimdir, bilir misin? Bence İslamın en şedit hasmıdır ki, hançerini İslamın ciğerine saplamıştır.” (Beyanat ve tenvirler sh.119)
Bu cümlelerde müspet siyasetin tarifi de var. Kısa ve öz: “Evet, dine imale etmek ve iltizama teşvik etmek ve vazife-i diniyelerini ihtar etmekle dine hizmet olur.” Cümlesi en güzel şekilde tarif ediyor.
Bu günlerde iki izden bahsediliyor.
1-Firavunun izinden gidenler
2-Musa’nın izinden gidenler.
Yapılan bu tasnif menfi siyaset değil midir? Onlara “dinsizsiniz” demekten bir farkı var mıdır?
Üslup, yaklaşım, tarz çok önemlidir. İnsanları sevk ve idare edenler buna dikkat etmelidirler.
Bediüzzaman hazretleri Risale-i Nurun bir çok yerinde asayişten yana olduğunu açık ve net bir biçimde dile getirir. Ve talebelerini de anarşiye bulaşmaktan men eder.
Mesela şu cümlesi çok ibretlidir. “Biz, bütün kuvvetimizle anarşiliğe bir sedd-i Zülkarneyn gibi, bir sedd-i Kur’âni tesisine çalışıyoruz. Bize ilişenler, anarşilik ve belki komünistliğe zemin ihzar ediyorlar.” (Tarihçe-i Hayat. Sh. 459)
Anarşi: Lügat manası, kargaşa, karışıklık. Her türlü düzen ve otoriteye karşı koyarak karışıklığı meydana getirme durumu.
Bizde anarşi çıkaranlar geçmişte hep sol guruplar olmuştur. O nedenle anarşi veya anarşist deyince onlar akla gelir. Oysa bunun dinsizi dindarı olmaz. Mevcut otoriteye karşı koymak karışıklık meydana getirmek anarşinin ta kendisidir.
Buna karşı müspet hareketi önerir. “Evvel âhir tavsiyemiz, tesânüdünüzü muhâfaza; enâniyet, benlik, rekâbetten tahaffüz ve îtidâl-i dem ve ihtiyattır.” (Şûâlar, s. 262.)
Rekabetten tahaffuz, itidal-i dem ve ihtiyat bu üç kelime her zaman kulağımıza küpe olmuştur.
Nur talebeleri anarşiden ve anarşiye bulaşmaktan şiddetle kaçmışlardır. Her türlü sıkıntıyı yaşadıkları halde bu tavırlarından hiç vazgeçmemişlerdir.
12 Eylül 1980 öncesinde her kesimin bir şeklide dahil olduğu kaos ve anarşi ortamından kendilerini muhafaza eden tek Müslüman gurup Nur talebeleridir.
Üstad’ın bu ölçüleri sayesinde hem kendilerini hem diğer cemaat ve gurupları bir derece korumuşlardır. Anarşiye bulaşmalarını engellemişlerdir. Her zaman müspet hareketi esas almışlardır.
O nedenle diyorum ki, kaosa veya anarşiye neden olacak hal ve tavırlardan vazgeçilmelidir. “Demokratik kurallar içinde haklarımızı savunuyoruz” dense de madem sonuç anarşi ve teröre götürüyor o halde bu tarz hak arama biçiminden artık vaz geçmelidir.
“Hem, haksızlığı hak zanneden adamlara karşı hak dâvâ etmek, bir nevî haksızlıktır ve hakka karşı bir nevî hürmetsizliktir.” (Mektubat sh. 477) gerçeğini görmelidirler.
Kanın durmasının belki de en tesirli yolu bu olacaktır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.