Afife ARTIK
Kariyer planlaması
Daha Risale Akademi’ye gitmeden bir heyecan aldı beni. Gece uyuyamadım nedendir bilinmez, ya da şimdi bilmiyorum, sanki oraya gitmek benim için bir kavşakta durup gideceğim yönü seçmek anlamına geliyor. Aslında bütün katılımcılar için özellikle de hocamızın söyleşilerine katılanlar için benzer bir durum geçerlidir diye düşünüyorum. Kendi tabiri ile ezber bozan, kendi isteğimiz ile edindiğimiz veya bize dayatılıp da hayır demeyi hiç düşünmediğimiz kalıplarımızı yıkan bu söyleşiler dinleyen herkeste ‘bir şeyler yapmalıyım, harekete geçmeliyim’ hissini uyandırıyor. Ders demiyorum söyleşi diyorum çünkü ‘bak bu doğrudur ha bunu al ve iyice belle ona göre bundan sonra dikkat et’ dayatmasını içermeyen, insanın iradesini elinden almadan ‘bak kardeş böyle böyle durumlar var artık sen bilirsin intihaptaki ihtiyar sendedir’ manasını taşıyan bir üslubu var. Dinleyici daha doğru bir ifadeyle katılımcılar artık benim için doğru olanı, fıtratıma uygun olanı yapmalıyım. Kendime ve insanlara fayda vermeyen ve fazlaca meşgul olduğum şeyleri terk edip fıtratıma uygun bir hedef belirlemeli ve bu hedeflere doğru yöntemleri kullanarak emin adımlarla yürümeliyim diyor. Yani ben öyle diyorum belki de fakat katılıcıların paylaşımları onların da bu hissi taşıdıklarını gösteriyor.
Elbette böyle bir yenilikle karşılaşmak insanı şaşırtıyor ben kendisini ikinci kez dinlediğim için daha gitmeden orada şaşıracak ve sarsılacağım diyerek gittim bu benim ilk katıldığım program olan ‘6. Araştırma ve makale oluşturma teknikleri’ndeki kadar fazla heyecanlanmamama yol açtı daha sakin dinleme fırsatı buldum. Başkasının bize dayatmadığı bir hayatı yaşamak, şeriat dairesinde olmak kaydı ile tamamen özgür olup özgür düşünmek mümkün olabilirmiş demek ki.
Biz ilkokuldan itibaren tektipleştirilmiş, ailede bizim sana çizdiğimiz yoldan başka yolun yoktur dayatmasına muhatap olmuş, aman ayıp olur aman seni dışlarlar safsatalarına saf saf inanmış kişiler yani kişiliğini bulmamışlar olarak (benden genç olan kardeşlerim müstesna) (yok benden gayrı herkes müstesna olsun) böyle bir özgürlük alanında ne yapacağımızı bilemiyoruz. Eh madem herkesi müstesna ettim artık ben diye devam edeyim. Evet akvaryum balığı okyanusta yaşamadığı gibi kimse tarafından özgür bırakılmamış ben şimdi ne yapacaktım kim olacaktım, şimdiye kadar yaptıklarımın ne kadarı benim idi? Ve ben şu an kendimi ne kadar özgürce ifade edebiliyordum? Ve ben eğer özgür hissedersem ne yapardım… soruları çoğaltmak mümkün cevaplar ise yoldalar henüz ben de biriyim benim da canım var benim de kendi tercihlerim var kısmını kabullenmekle meşgulüm.
Açıkçası bu özgürlük biraz da korkutucu gibi geliyor başlangıçta çünkü nefsim özgür olsa ne olur halim diyorum ama tamını koyduk ya baştan meşru dairede özgürlük, şeriatın koyduğu çizgiler içinde özgürlük. Yani yaptığının hesabını Allah’a verecek olduğumun bilinci ile, Ayine-i Samed olan kalbimdeki putları, ilahcıklarımı devre dışı bırakıp, Allah’dan gayrısının benim bu amelimi nasıl bulacağını düşünmeden ve insanlara kendimi beğendirmek cenderesine girmeden hareket etmek. Yazması bile bana keyif verdi yaşamayı da Rabbim nasib eder inşallah. Kim ihlas ile yana yakara ne istemiş de Allah vermemiş ki elbet siz de hayatınızda buna çok tanık olmuşsunuzdur.
Allah hepimize böyle bir özgürlüğü nasib etsin inşallah ne zulmedelim ne de zulme uğrayalım. Kendimize de zulmeymeyelim inşallah. Böylelikle ahirette hesabımız da çetrefilli olmaz inşallah.
Bugünden benim payıma da bunlar düştü özgürlükle, fıtratla, kendisi ile tanışmak isteyen kardeşlerimizi Risale Akademi’ye davet ediyoruz.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.