Afife ARTIK
Merakımızı israf etmemek
İhtiyaçtan sonra medeniyetin inşasına sebep olandır merak. Merak ettiğimizin peşine düşeriz. Merak ettiğimiz şey gün olur bizi buluverir.
Sanatında mahir insanlara bu işe nasıl başladıklarını sorduğunuzda “buna çok merakım vardı” derler genellikle.
İnsan ancak merak ettiğinin peşine düşer.
Bir araştırmanın tetikleyicisi meraktır.
Bir seyahatin sebebi meraktır.
Bir telefon edişin sebebi meraktır.
Şu an bulunduğumuz halde bulunmamıza sebep olan merak ettiklerimizdir.
En şiddetli merak ise bir annenin evladını merak edişidir. Evladı nerededir ve ne haldedir.
Anne olmak sadece çocuk doğuran annelere has değildir. Bir de ümmetin anneleri vardır. Ümmetin evlatlarını merak eden. Bu bir modeldir öyle olur ki bir erkek de ümmetin annesi vasfı altına girebilir.
Bediüzzaman Hazretleri (ra) çok mektuplarında isim vererek “falanca nasıldır, ne haldedir, merak ediyorum” demiş. Nur Talebelerini, bir ananın evladını merak etmesi gibi merak etmiş. Ve onlara bir anne şefkati ile yaklaşmış. Elan da bu yaklaşımı süregelmektedir. Risalelerin rahle-i tedrisine diz çöken her kes bunu yaşar ve hisseder. Hainlik etmediği sürece muazzam bir şefkat altındadır. Daim izlenir gözlenir, hıfz ve inayet altında, himayet altındadır. Hz. Ali (ra) ve Abdulkadir-i Geylani(ks) gibi zatlar da gözlemekte ve kollamaktadır kendisini.
Üstadın, yeğeni Abdurrahman’ın arkasından döktüğü göz yaşları da bu şefkatin bir göstergesidir. Üstad “imanım tutuşmuş yanıyor” demekle, ümmetin evlatlarının imanı ile kendi imanını ayrı olarak görmediğini ifade etmiştir. Himmeti her zaman Muhammed ümmeti olmuştur. Ömrü boyu zindanlarda ve sürgünlerde olmakla beraber bugün evlerimizdedir. Dünyanın her yerindedir. Risale ile irtibatlı olan her kesi şefkat kanatları altına almıştır.
Böylesi münbit bir zeminde “Amerikan tavukları ne kadardır, Zuhalin etrafındaki halkaların keyfiyeti nedir” gibi meselelere merakı sarf etmek elbette israf olacaktır. İnsan kendini güvende ve istibdat uygulamayan bir şefkat nazarı altında hissederse inkişafı kaçınılmazdır. Hem kendisini güvende hissediyor hem de ihtiyaçları karşılanıyor ve zarar görmeyeceği konusunda da mutmain olmuşsa istidatlarının inkişafının zemini hazır demektir.
Risalenin talibi gittikçe artan bir merak içindedir. “kalbin göz bebeğinde aks-i nurunu yerleştirmek”, “benim mahiyetim baki ve sermedi bir ismin gölgesi olur daha ölmez” “kendi vücudundan hariç, kainat kadar ikinci bir vücuda sahip olmak”, “alem-i şehadet ve alemi gayba bir hülasa olmak”, cismaniyetten çıkıp, kalb ve ruh ve sırrın derece-i hayatında yaşamak”, “meleklerle görüşmek, konuşmak”, “cemal-i İlahi ve kemal-i rabbaniyi seyr etmek”, “latife-i rabbaniyye ile Allah’ımüşahade etmek”, “eneyi yırtıp hüveyi göstermek”, “fedakeebi ve ümmi ve nefsi Ya Rasulallahdiyivermek”, “her an yeni bir kainatın yaratılması”…. Ve bunun gibi ulvi hakikatlerin ne olduklarını ve tahakkuklarını ve neticelerini merak eder durur. Daha bunlar gibi nice şeyleri merak eder ve öğrendikçe, kendisine perdeler açıldıkça zevki ruhanisi ve şevki daha bir artar.
Bu noktada merakı doğru kullanmanın önemi daha bir belirginleşir. Neyi merak ederseniz onu kendi hayatınıza çekersiniz. Nu sebeple “ben şu konuyu merak ediyorum ama hayatımda ona yer açmak istemiyorum” deme lüksünüz yoktur. Madem ki merak ediyorsunuz o halde hayatınızda yerini hazırlamalısınız. Hayatınızda yeri olmayan şeyleri merak etmek ise israftır. Zira o merak ettiğiniz gelip sizi bulduğunda ona kapıyı açmak istemeyeceksiniz.
Risalelerin her konusu, her cümlesi çok merakaverdir, meraka değer ve merakı hak eder. Fakat ömrümüz Risalelerin her cümlesine kapı açacak kadar da uzun değildir. Bu nedenle kendi merak alanımızı belirlemek ve buna göre bir yol haritası çizmek durumundayız. Merak alanımızı belirlemek için de kendimizi iyi tanımalıyız. Aklımız, nefsimiz, kalbimiz, ruhumuz ve latifelerimiz ile bir bütün olarakkendimize bakmak ve her cihazımızın seve isteye üzerinde mesai harcayacağı “kendi alanımız”ı belirlemeliyiz. Elbette alanımızı gerekirse değiştirebilir veya alt dalara ayırıp sadece bir alt dal üzerinden gidebiliriz.
Bu gelişim ve inkişaf sürecinde dikkat etmemiz gereken bir husus da inkişafımıza ket vurmaya çalışan ortamlardan uzak durmaktır. Bizi yönlendiren, baskılayan, bana sormadan iş yapamazsın denen ortamlar bizi alanımıza odaklanmaktan alıkoyabilir.
Meraklarımızla başlayan ve çabalarımızla devam eden bu inkişaf yolculuğunda yöntem de çok önemli elbet. Başkasının alanına müdahale etmemek, kendi sınırlarımızda kalmak ve sırrentenevveret ve kavli leyyini elden bırakmamak gerek. Müspet hareket etmek, kimsenin tavuğuna kışt dememek. Adeta ihramda gibi kendi kılımıza bile zarar vermeden yol almak.
Bu zevkli ve şevkli ihrama girip ömrübillah bu merakların,gayrelerin ve duaların içinde olmak temennisi ile…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.