Meryem, Cebrâîl’in üflemesiyle Îsâ’ya hâmile kaldı
Ayet meali
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Meryem Sûresi 16-22. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
16-(Habîbim, yâ Muhammed!) Kitab’da (bu Kur’ân’da) Meryem’i de yâd et! Hani, âilesinden (ayrılarak evinin hemen yanında) doğu tarafında bir yere çekilmişti.
17-Onların ötesinde (ibâdet edeceği sâkin bir yer için) bir perde de edinmişti. Derken ona rûhumuzu (Cebrâîl’i) gönderdik de kendisine düzgün bir insan sûretinde göründü.(*)
18-(Meryem:) “Doğrusu ben, senden Rahmân (olan Allah)’a sığınırım; eğer (Allah’dan) sakınan bir kimse isen (benden uzak dur)!” dedi.
19-(Cebrâîl:) “Ben ancak, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için Rabbinin elçisiyim” dedi.
20-(Meryem:) “Bana bir insan dokunmadığı ve (ben) iffetsiz bir kadın da olmadığım hâlde benim için bir oğul, nasıl olabilir?” dedi.
21-(Cebrâîl) dedi ki: “(Allah’ın hükmü) böyledir! (Çünki) Rabbin: ‘Bu bana pek kolaydır. Hem (biz) onu insanlar için (kudretimize) bir delil ve tarafımızdan bir rahmet kılacağız! Ve (bu, ezelde) hükme bağlanmış (takdîr edilmiş) bir iştir’ buyurdu.”
22-Böylece (Meryem, Cebrâîl’in üflemesiyle) ona (Îsâ’ya) hâmile kaldı; bunun üzerine onunla (karnındaki çocukla) uzak bir yere çekildi.
(*) “ فَاَرْسَلْنَٓا اِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا[Ona rûhumuzu (Cebrâîl’i) gönderdik de kendisine düzgün bir insan sûretinde göründü] misillü (gibi) bazı âyetler, rûhânîlerin temessülüne (görünmesine) işâret etmekle berâber, celb-i ervâha (ruhların çağrılmasına) dahi işâret ediyorlar.” (Zülfikār, 25. Söz, 83)