
Metin ERTEKİN
Sabırsızlık Hastalığı ve Çaresi
Sabır kelime kökü itibariyle Arapça bir kelimedir. Mana olarak ise dayanmak, beklemek, tahammül etmek ve katlanmak anlamına gelmektedir. Günümüzdeki teknolojik gelişmeler ile sosyal hayat içerisinde yaşanan sosyolojik, psikolojik ve ekonomik gelişmeler ihtiyaçların da değişmesine ve karmaşık hale gelmesine yol açmışlar.
Durum böyle olunca insanların sabır eşikleri de değişmiş ve başkalaşmıştır. Öncelik kavramı veya ihtiyaç kavramı bu değişimlerle birlikte farklı bir evreye yoğrulmuştur.
Sabır hastalığının en büyük emaresi ve göstergesi olarak her türlü değişimle birlikte gerçek ihtiyaçların belirlenememesi ve bunların gerçekleşmesi noktasında beklenen veya beklenmeyen zaman ile, gösterilen veya gösterilmeyen çaba ve gayrettir.
Zaman, dem, derece ve eşik kavramları tam da sabır hastalığının en belirgin ilaçları olarak karşımıza çıkıyor.
Sabırsızlık karşısında bizlerin elindeki en güzel ilaç zamandır.
Nasıl ki güneşin doğuşu ve batışı ile mevsimlerin oluşumu bir zaman içerisinde gerçekleşiyorsa insanın her türlü kararları ve kararsızlıkları ile istekleri ve ihtiyaçları da bir zaman dahilinde meydana gelir.
Örneğin suyun kaynama derecesi 100’dür. Ve bu kanun olarak belirlenmiştir. Her halükârda bir suyun tam kaynaması için bu dereceye ulaşması beklenir. Öbür türlü o su kaynamış sayılmaz.
Diğer bir örnek ise, ülkemizde hemen hemen herkesin severek içtiği çayın yapılışında bütün malzemeler hazır olduğunda ve çay suyu kaynadığında üzerine bırakılan çay bitkisinin sıcak suya tam manasıyla karşılayabilmesi için bir zamana ihtiyaç vardır. İşte bu zamanın diğer bir adı ise demlenmektir.
Aslında bir şeyin oluşabilmesi veya iyileşmesi için gereken zaman diliminin diğer adı ise sabırdır.
Yaşadığımız evrende sınırlı kaynakların olduğu ve insanoğlunun sınırsız ihtiyaçlarının karşılanmasının mümkün olmadığından dolayı hislerimizde, düşüncelerimizde ve benliğimizde ortaya çıkan her türlü istek ve arzu durumunun gerçek ihtiyaçtan kaynaklanıp kaynaklanmadığını tespit etmek gerekir.
Yapılan bu tespit sonrası eğer ihtiyaçtan kaynaklanıyor ise bu ihtiyacın karşılanabilmesi için gerekli olan zamanı ve şartları beklemek gerekir.
Uygun şartların oluşması süreci bazen sıkıntılı geçebilmektedir. Bu sıkıntılı süreç karşısında gösterilen tahammül ise bizlerin sabır eşiğini göstermektedir.
Hasta birisinin sabrı iyileşme sürecinde acılara ve sancılara katlanmasıdır.
Gündüzün sabrı güneşin kızgın sıcaklığına tahammül etmesidir.
Gecenin sabrı ise karanlığa tahammül etmesidir.
İnsanların sabrı ise, olana ve olmayana, verilene ve verilmeyene, bolluğuna ve kıtlığına, hastalığına ve sıhhatine, varlığına ve yokluğuna ve gördüğüne ve görmediğine dair her şey için büyük bir tahammülle şükretmektir.
Şükrün ve sabrın anahtarı ise ubudiyettir.
Kalın sağlıcakla.
Vesselam…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.