Nevzat TARHAN
Milli Siyaset Belgesi değiştirilmeli
Resmi açıklama şöyle; İki paragraf çelişkili değil mi?
‘Birinci Paragraf : “Askeri Savcılığımızca olayla ilgili olarak yapılan soruşturmada şu ana kadar elde edilen deliller değerlendirildiğinde, ele geçirildiği iddia edilen belgenin Genelkurmay Başkanlığının herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin bir kanaate varılmıştır.”...
İkinci Paragraf: “EN KISA SÜREDE ASKERİ SAVCILIĞIMIZA GÖNDERİLMESİ BEKLENEN BELGE ÜZERİNDE YAPILACAK KRİMİNAL İNCELEME SONUCUNDA, BELGENİN SAHTE VEYA GERÇEK OLDUĞUNA İLİŞKİN KESİN BİR KANAATE VARILMASININ MÜMKÜN OLACAĞI DEĞERLENDİRİLMEKTEDİR'.'
Birinci çelişki resmi yazı, ya vardır ya yoktur, ya hazırlanmıştır ya da hazırlanmamıştır. Evrak no ve sayısı ortadadır. Kanaat sözü hukukta bilkirkişilerin kullandığı bir terminolojidir. Yargıç terminolojisi değildir. Bu sebeple belirsizlik ve onay ihtiyacı ifade etmektedir. Belgenin olmadığını göstermemektedir, sadece ulaşılamadığını göstermektedir.
İkinci çelişki: İkinci paragrafta sahte ve gerçek olma ile ilgili kanı incelendikten sonra anlaşılacaktır diyor. Demek ki sayın savcımız Genekurmay Harekat Şubesine re’sen gidip evrakları incelememiş. Sanki olduğunu değil olmadığını isbatlamaya çalışıyor izlenimi uyandırdı.
Maalesef korktuğumuz başımıza geliyor
28 Şubat sürecinde Bülent Orakoğlu davasının hakimi Hakim Yüzbaşı Ahmet Karamanlı YAŞ kararları ile emekli edilmişti. Böyle durumda hangi savcı hakça bir inceleme yapabilecek ki?
İrtica paranoyası devam ediyor mu?
MGK Genel Sekreterliği yapmış Emekli Orgeneral Doğan Beyazıt’ın 3. Ordu komutanı iken 1990’lı yılların başında söylediği bir söz vardı; “İrtica PKK'dan daha tehlikelidir” demişti.
Mamafih 28 Şubat sürecinde dönemin Genelkurmay Başkanı Milli siyaset belgesini değiştirerek irticayı tehdit sıralamasında birinci sıraya aldırdı ve o günün siyasileri imzaladı. Halen aynı Milli Güvenlik Siyaset Belgesi geçerli.
Neden fatura Harekat Başkanı ve sorumlu Kurmay Albay’a çıkarılmamalı?
Genelkurmay Başkanının Harekat Başkanını ve Bilgi Destek Birimi Başkanının makamına çağırıp bu yazı nedir gerçek mi diye sorduğunda aldığı cevap görevini yapmış kurmay cevabı olacaktır. Çünkü o komutanlara tehdit sıralamasında irtica tehditi diye bir tehdit var önleyici çalışma taslağı hazırla görevi verilmişti.
Bir kurmay böyle çalışmaları yapmak zorundaydı. Özel harekat uygulamalarında iç tehdit le dış tehditin mücadele yöntemleri konusunda farklılık tanımlanmamıştı. Evrensel uygulamalarda iç tehdite karşı kara popaganda gibi yasadışı yollar uygulanmaz. Bu ayrım tanımlanmamıştı.
Bu sebeple yanlışın bedeli harekatçılara yıkılırsa ve onların terfilerine engel olunursa büyük yanlış yapılmış olur.
Belge sahte olabilir mi?
Böyle bir belge olmasaydı resmi kayıtlarda olmadığı için hemen reddedilirdi. Demek resmi kayıtlar böyle bir planın varlığını doğruluyor. Askeri Savcılık soruşturmayı bu belge ile sınırlı tutarsa Sayın Hasan Celal Güzel’in İKİ BAŞBAKANLI TÜRKİYE tezi gerçeklik kazanmış olur.
Milli Güvenlik Siyaset Belgesini siayesete müdahale edebilmek için değiştirmeyen omuzu ile konuşan askeri başbakan ve parası ile konuşan sivil başbakan. Bir şehirde iki vali olur mu, bir köyde iki muhtar olur mu, olmaz ama Türkiye’de iki Başbakan var ve biri bağımsız üye gibi Türkiye yönetiliyor.
Bunun için Genelkurmay Başkanı belgenin gerçekliğini veya doğruluğunu değil neden sızdırıldığına önem vermek zorunda kalır. Belge sıradan bir belgedir ve görevin gereğidir. Eğer o çalışmanın yapılması istenmiyorsa Milli Siyaset Belgesi değiştirilmeliydi.
Önceden neden sızmıyordu?
Çünkü içerden kozmik bilgilere ulaşabilme mümkün değildi. Sayın Karadayı Veli Küçük’ü tanımam dedi arkasından ses kasetleri sızdırıldı. Hiç tesadüf değil.
Şimdi mümkün olması neye bağlı? Zamanlamaya dikkat edelim. Çünkü bu belgeleri hazırlayanlarda artık çift başlılık var ve bazı arkadaşları cezaevinde yatıyorlar. Üst komuta katı onları sattı, sahip çıkmıyor diye düşünüyorlar. Jandarma İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent Ersöz GATA da “Bana ışığı göstermeyenlere bende ışığı göstermem” dememiş mi idi?
Şener Eruygur’un sorumluluğu Levent Ersöz yakalandıktan sonra ona yıkmaya çalışırken karşı atak olarak Eruygur’un eşinin konuşmaları servis edimemiş miydi? Hiç tesadüf değil.
Demek ki Levent Ersöz’ün eşinin “ergenekon hastasıyım” sözünün süresi bitmek üzere ve mahkemeye teslim edilme planları fark edildi. Karşı atak olarak belge servis edildi.
Şimdi tek seçenek Levent Ersöz’ü susturmak kaldı
Çünkü Levent Ersöz de Veli Küçük gibi kalleşliği ve ihaneti hazmedemeyen kişiliktedir. Hafızası mı silinecek, vücudu mu ortadan kaldırılacak göreceğiz.
www.adnantanriverdi.com web adresinde Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi Genelkurmay Başkanına komplo kurulma ihtimalinden söz ediyor ve belgenin bilerek iç hesaplaşma sonucu sızdırılma ihtimaline dikkat çekiyor. Merak edenlerin ilgisine.
Peki siyasetçilerin hiç sorumluluğu yok mu?
Darbe Anayasası ve Milli Siyaset Belgesi konusunda ayak sürüme devam ederse daha çok böyle plan yapılır. Türkiye’yi iki başbakanlı sistemden ne zaman kurtaracağız, yağmur duasına çıkmaktan başka çaremiz kalmadı, TBMM neden çalıştırılmıyor anlamak çok zor.
Taraf gazetesi asker niye siyasete karışıyor diye orduya fazla yükleniyor. Orduya o görevi veren derin odakları görse daha adil olmaz mı? Karıştıranları ve tahrik edenleri deşifre ederse daha iyi olmaz mı?
Diğer taraftan iç tehdit değerlendirmesi yaparken iç düşman tanımını açık olarak yapmayan, iç güvenlik için yasal dayanağı olmayan kara ve gri propaganda yöntemlerini kullanmamak gerektiği ilkesini belgeye yazdırmayan siyasiler sorumludur.
Askeri danışmanlığın önemi
Resmi askeri danışmanlar bağımsız değerlendirme yapamazlar. Bu sebeple askeri tanıyan dış danışmanlarla çalışmayan siyasi irade tarih önünde sorumludur.
Askere iç tehdit ile mücadele edilecekse çağdaş ülkelerin yöntemi olan yasal yolları kullanmanın yeterli olduğunu anlatacak askeri danışmanlara ihtiyaç var. Umudumuz hükümet bunu görür ve uygular.
Bozuk sistemi değiştirmeyi, TBMM istediği halde yapamıyorsa kabahat neden askerde olsun ki. Askeri -tabiri caizse- gaza getiren gizli komiteleri deşifre etmek muhakkak daha zor. Herkes zora talip olmalı. Taraf gazetesi de dahil.
Milli Siyaset Belgesini kim güncelletmiyorsa ve kamu reformuna kim karşı ise derin devlet odur.
Sonuç olarak siyasi iktidarı ve yasal dini bir gurubu düşman olarak gören mevcut belgeyi inkar etmek yerine ‘Bu kurmayların akademik bir çalışmasıydı, beyin fırtınası çalışmasıydı. Artık bu tür çalışmaların yapılmaması için gerekli önlemler alınmıştır, Türk Kamuoyundan özür dileriz’ açıklaması ile Genekkurmay rahatlar.
Diğer taraftan da siviller Türkiye’nin değişim üretimine katkı sağlayacak kamu reformunu yapmakta gecikmezler diye temenni ediyorum.
Haber7
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.