Muhakemat seminelerinden notlar
Muhakemat'taki her mesele ve mukaddimenin bir kişi tarafından sunuluyor
Erol Öztürkçi'nin haberi:
Risale Akedemi tarafından düzenlenen Muhakemat Haftası programı yoğun ilgi görüyor. Muhakemat'taki her mesele ve mukaddimenin bir kişi tarafından sunulduğu programda yaklaşık 40 seminerci yer alıyor.
Sunumlardan bazı notlar şöyle:
M. Akif Yazıcı:
Unsuru’l-Hakikat: Birinci Makale. Giriş dersi:
İslamiyet; Hristiyanlıktaki gibi sorgulamadan kabul etmeyi benimsemez; akıl ile beraber tartarak kabul etmeyi benimser. Müslümanların bugünkü durumu İslam’ın Müslümanlara küsmesidir. İslamiyet’in hakikati ne kadar gizlenirse gizlensin bir gün mutlaka ortaya çıkacaktır. İslamiyet fenle ters düşmez, İslamiyet fennin pederidir. Arz, Sema ve Beşer ilimlerinin anlaşılması gerekir. Bunu içinde Medresetü’z-Zehra projesi hayata geçirilmesi gerekir. Çünkü hepsi Medresetü’z-Zehra’da mezc olmuştur.
Prof. Dr. Gürbüz Aksoy
Birinci Mukaddeme:
Akıl ve nakil birbiriyle çelişirse, akıl itibar alınır. Fakat asıl akıl doğru ve yanlışı ayırabilen akl-ı selimdir. Felsefe Kur’an aklını kullanmalıdır. Bu aklı İslam eserleri ve Kur’an tarif etmiştir. Risale-i Nur’da da akıl akıl olmalı şeklinde ifade edilmiştir. Her araştırmacı laboratuvara dindar olarak girmelidir. Çünkü dindar olmak objektifliktir. İlimler Allah’ın eserlerini araştırdığı için ancak bu şekilde tarafsızlığını korur. Buradan bilimlerdeki objektiflik yanılgısını daha iyi anlayabiliriz.
Ali Irmak
İkinci Mukaddeme:
Bütün ilimlerde basitten mükemmelliğe bir temayül vardır. Bu temayülde insanın özelliği olan öğrenerek mükemmelleşme şeklinde olacaktır. Fakat manevi ilimlerde fikirlerin birleşmesinden oluşan ilerleme yoktur. Çünkü bu ilimler şahsi ve ulum-u ilahiye olmasındandır.
Kenan Konur:
İlim ilme kuvvet verir. Tahakküm etmemek ilmin gelişmesi için esastır. İlim öğrenmek kadar, bir ilimde uzmanlaşmak ta önemlidir. Çünkü umuma el atmak, umumu terk etmek demektir. Fen bilimleri farz-ı kifayedir. Fen bilimlerini dikkate almamak isyandır. Taksimü’l amali kavramak gerekir. Taksimü’l-amal olamazsa tekâmül ve terakki olmaz.
İbrahim Kaygusuz:
Muhakemat hakkı tebliğ ederken uyulması gereken metodolojiyi anlatıyor. Mübalağa, hakkı küçük düşürür. Abartı aldatmanın diğer adıdır. Hak ve hakikati olduğu anlatmak gerekir. İhata edemediğimiz alanlarda kendimizce abartıya kaçıyoruz. Anlamı donatıyoruz. Buna gerek yok. Mananın derinliğine inmezsek, abartılar başlar. Bunu da terakki zannediyoruz. Halbuki mübalağa ihtilalcidir.
Foto Galeri için TIKLAYINIZ