Muhakemat'ı anlama seminerleri sonuç bildirisi
Program 40 seminer ve 20 telekonferans olmak üzere, 4 günde toplam 48 saat sürdü
Risale Haber-Haber Merkezi
Risale Akademi tarafından düzenlenen Muhakemat Haftası yayınlanan sonuç bildirisi ile sona erdi.
Program 40 seminer ve 20 telekonferans olmak üzere, 4 günde toplam 48 saat sürdü.
MUHAKEMAT’I ANLAMA SEMİNERLERİ SONUÇ BİLDİRİSİ
İnsan akıl sahibidir. Kendisini ve kâinatı anlamak, kavramak ister. Tüm varlıkların, nereden geldiklerini, nereye gitmekte olduklarını ve varlık sebeplerini sorgular. Çünkü insan gerçeğe ulaşmak ve mutlu olmak ister. Ancak bu meseleler, çözümü bekleyen birer düğüm gibi önünde durmaktadır. Bu düğümleri çözmek zorundayız.
Ancak aklımızı nasıl kullanmalıyız?
Aklımızı kullanırken yararlanacağımız temel kaynaklar ve sorgulama yöntemleri neler olmalıdır?
İnsan, muhakeme eden bir varlıktır. Muhakeme; kısaca “düşünmek, zihinde inceleme yapmak, karar vermek için iyice düşünmek, iki tarafı dinleyip hükme varmak” anlamına gelmektedir. Ayrıca, karmaşıklığı giderme, problem çözme eleştirel düşünme, analitik düşünme, yargıda bulunma, akıl yürütme, bir iddiayı doğru yöntemler kullanarak ispat etme, doğru hükümler çıkarma gibi bir çok anlamı kapsamaktadır. Muhakemat ise muhakeme kelimesinin çoğuludur.
Muhakemat, Bediüzzaman Said Nursi’nin 1911 yılında yazdığı önemli bir eseridir.
Muhakemat; Unsuru’l-Hakikat, Unsuru’l Belagat ve Unsuru’l Akide olmak üzere üç ana bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler; Birinci, İkinci ve Üçüncü Makale olarak adlandırılmıştır.
Risale Akademi tarafından Muhakemat’ın konuları; 40 seminer ve 20 telekonferans olmak üzere, 4 günde 48 saat süren “Muhakemat’ı Anlama Seminerleri” düzenlenmiştir.
Programın sonunda, yapılan çalışmalar katılımcılarla değerlendirilerek aşağıdaki sonuçlara varılmıştır:
1. Muhakemat’ ın kazandırdığı muhakeme, varlığın anlamını kavramada ve hayatın değerlendirilmesinde bakış açımızın temelini teşkil etmektedir.
2. Muhakemat; Kur’an’ı ve Peygamberimizi (a.s.m.) anlama ve anlatmada, metodoloji ve yol haritası sunmaktadır.
3. Muhakemat, Risale-i Nur’un usul, üslup ve esaslar bakımından mantığını inşa etmiştir.
4. Muhakemat, Kur’an felsefesi ekseninde çağın ihtiyacı olan yeni bir bilim metodolojisi ortaya koymuştur.
5. Muhakemat, modern bilimlerle, din bilimlerinin birlikte anlaşılması, uyum ve ahenk içinde gelişmesini sağlayacak şekilde mezcedilebileceğini göstermiştir.
6. Muhakemat’ın muhakeme yönteminin, sistem olarak hayata geçirilmesi halinde, yenilikçi düşüncelerle bilimsel çalışmaların itibarını arttıracaktır.
7. Muhakemat’ın yorumlanması ve bu alanda yeni çalışmaların yapılması beklenmektedir.
8. Muhakemat’ın daha iyi anlaşılması ve hayata geçirilmesi için eğitim programlarının düzenlenmesi
9. Muhakemat ile ilgili akademik çalışmaların derinleştirilip, ulusal ve uluslar arası düzeyde entelektüeller için bir yol haritası haline getirilmesi.
MUHAKEMAT İLE İLGİLİ KISA BİLGİ…
Muhakemat, Bediüzzaman’ın kendisini Eski Said olarak tanımladığı yıllarda yazdığı bir eseridir.
1911 yılında kaleme alınmış olan bu eser 3 makaleden oluşur.
“Bu kitap 3 makale ile 3 kitap üzerine müretteptir.
Birinci makale, Unsuru’l Hakikatin veyahut bazı mukaddemat ve mesail ile İslamiyet’e saykal vurmanın beyanındadır.
İkinci makale, Unsuru’l Belagatı keşfeder.
Üçüncüsü, Unsuru’l Akide ile ecvibe’i Japoniye beyanındadır.
Kitaplar ise Kur’an’da işaret olunan ilmü’s-sema, ilmü’l-arz ve ilmü’l-beşeri tahkik ile bir nevi tefsirdir.”
Eserin Türkçesi, “Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alil bir uzvun reçetesi veyahut Saykalü’l islamiyet vayahut Bediüzzaman’ın Muhekemat’ı başlığı ile yayınlanır. Yine aynı yıllarda, (1911-1912) Arapçası, Reçetetü’l ulema veya Reçetetü’l havas” ismiyle neşredilir.
Kitabın hem Türkçe, hem Arapça isimleri, muhattap kitlesi ve muteva hakkında okuyucuya bir ön bilgi vermektir.
Bediüzzaman, henüz buluğ çağına gelmeden seksen- doksan kitabı okumuş ve daha sonra 1897 yılında geldiği Van’da, Van valisi Tahir Paşa’nın konağında müspet ilimlerle meşgul olmuştu. Bediüzzaman’ın tefekkürî hayatının başlangıcında itibaren Kur’an’ın hakikatlerine çıkmak için yeni bir yol bulmaya çalıştığı, hem Eski Said’in eserlerinden, hem Yeni Said’in Risale-i Nur Külliyatından anlaşılabilir. Muhekemat da bu gayenin bir ürünü olarak o dönemde kaleme alınan bir eserdir.
O yıllarda okuduğu kitaplar vesilesiyle tanıştığı tefsir, kelam gibi ilimlerin din karşıtı saldırıları karşısında İslam dinini savunma adına yapılmış olan bu çalışma, aynı zamanda daha sonra yazacağı eserler için de bir usül kitabı niteliğindedir.
Farabi ile başlayan ve daha sonra İbn-i Sina ile devam eden tercüme çalışmaları sonucunda İslam âlemi Yunan felsefesi ile tanışmış ve biri arzî diğeri semavî olan bu iki dünya arasında kimilerinin savunduğu, kimilerininse karşı çıktığı bir birleşme, bir iç içe girme dönemi başlamıştır. Bu dönemin disiplinlerinin bu soruna çözüm bulma çabalarıdır.
Bediüzzaman, İslam düşünce tarihinde vuku bulan bu gelişmeler dâhilinde oluşan meseleleri, Muhakemat eserinde beli bir disipline oturtmuş, bir vuzuha kavuşturmuştur.
Esere verilen isimler, eserin konu ile yakından ilgili olan âlimlere hitap ettiğini; arzî olanla semavî olanın çatışması ile hasta olmuş bir asra reçete mahiyetinde olduğunu vurgular. Eser, müspet ilimler diye nitelendirilen fen ilimlerinin ilerlemesi ile birlikte ilerlemeye engel olarak gösterilen İslam dininin aslında bu ilerlemeyi sağlayabilecek tek kaynak olduğundan ve fenlerin esaslarının bu dinde bulunduğundan bahisle Din-i mübin-i İslam’ın parlaklığını göstermektedir. Eserde yer yer, kendisini mektepli bir feylesof olarak tarif eden Eski Said’in, zaman zaman da kâinatı Esma-i İlâhi’nin bir aynası olarak müşahede eden Reşha misal Yeni Said’in izleri görülür.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.