Muhakkak ki Allah, hâinleri sevmez

Muhakkak ki Allah, hâinleri sevmez

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Enfâl Sûresi 53-58. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

53-Bu (azâb) şundandır: Kendilerinde bulunanı (iyi hâllerini) değiştirmedikçe, muhakkak ki Allah, bir kavme ni‘met olarak ihsân buyurduğunu değiştirici olmaz ve şübhesiz Allah, Semî‘ (herşeyi işiten)dir, Alîm (hâllerini hakkıyla bilen)dir.

54-(Bunların âdeti) Fir‘avun ehlinin ve onlardan öncekilerin âdeti gibidir. (Onlar da) Rablerinin âyetlerini yalanlamışlardı. Bunun üzerine (biz de) onları günahları sebebiyle helâk etmiş ve Fir‘avun ehlini (denizde) boğmuştuk. Çünki (onların) hepsi zâlim kimseler idiler.

55-Şübhesiz ki (yeryüzünde) debelenen hayvanların Allah katında en kötüsü, o kimselerdir ki, inkâr ettiler.(1) Artık onlar îmân etmezler!

56-Onlar, kendileriyle andlaşma yaptığın, sonra da her def‘asında andlaşmalarını bozan ve (Allahdan) sakınmayan kimselerdir.(2)

57-O hâlde onları savaşta yakalarsan, artık onlar(a vereceğin cezâ) ile arkalarında bulunanları (öyle) ürküt ki ibret alsınlar!

58-Eğer (seninle andlaşma yapan) bir kavmin hâinlik etmesinden gerçekten korkarsan, artık eşit olarak (onlarla yaptığın andlaşmayı bozduğunu) kendilerine (açıkça bildirerek andlaşmalarını kaldır) at! Muhakkak ki Allah, hâinleri sevmez.

(1)“Muzır (zararlı) kâfirler ve kâfirlerin yolunda giden sefihler (beyinsizler), Cenâb-ı Hakk’ın hayvanâtından bir nev‘-i habîsdirler (pis bir tâifedirler) ki, Fâtır-ı Hakîm (herşeyi hikmetle yaratan Allah) onları dünyanın i‘mârı için halk etmiştir (yaratmıştır) ve mü’min ibâdına (kullarına) ettiği ni‘metlerin derecelerini bildirmek için, onları bir vâhid-i kıyâsî (ölçü birimi) yapmıştır. Âkıbette (işin sonunda) müstehak oldukları (hak ettikleri) Cehenneme teslîm edecektir.” (Lem‘alar, 17. Lem‘a, 125)

(2)Bu âyetin, Benî Kureyzâ yahudileri hakkında nâzil olduğu rivâyet edilmiştir. Şöyle ki: Peygamber Efendimiz (asm) bu kavmin Müslümanlar aleyhinde herhangi bir kavme yardım etmeyeceğine dâir kendileriyle andlaşma yaptığı hâlde, bunlar Bedir vak‘asında müşriklere silâh yardımında bulunup, andlaşmalarını bozdular. Sonra Müslümanlarla karşılaşınca da “Unuttuk!” dediler. Hendek Muhârebesinde ise tekrar müşriklere yardım ettiler. (Celâleyn Şerhi, c. 3, 206)
Hendek Harbi dönüşünde, Resûl-i Ekrem (asm) evlerine gelir gelmez, Cebrâîl (as)’ın îkāzı üzerine Benî Kurayzâ yahudilerinin üzerine gidildi ve o hâinler perişân edildiler. Sağ kalanları ve geriye bıraktıkları mallar, Müslümanlar arasında taksîm edildi. (Bilmen, c. 6, 2800)