Lisede bizim okulun, belki fen lisesi olmasından dolayı bir ayrıcalık olarak bilgisayar laboratuvarı vardı. Faydalı işler için kullananlar da vardır mutlaka. Ama çoğunluk bilgisayarlara gizli dosyalara kaydedilmiş oyunları oynamak için kullanıyordu. Bir keresinde arkadaşlarla silahlı bir karakteri kontrol ettiğimiz bir oyunu oynarken dışardan bakan bir arkadaş; oyuna çok fazla daldığımı, yönettiğim karaktere yaptırdığım hareketleri bilinçsizce kendimin de yaptığını söyledi. Yönettiğim karakter eğilince başımı eğiyorum, zıplayınca zıplıyorum vs. Siz de haberlerde onlarca saat bilgisayar başından kalkmayan insanları görmüşsünüzdür.

Bir gün yine oyun oynarken -Allah selamet versin- okuldaki Nur talebesi birkaç öğretmenden biri olan ve normalde güler yüzlü biri olan Emin hoca odaya girip hepimizi toplu şekilde bir güzel azarladı ve kovdu. Ergenlik döneminde teknolojik oyunlara dalmak ve oyun bağımlılığı ciddi bir problem. Eğer hayat oraya sıkışıp kalmayı mazur görecek kadar basit olsaydı belki önemsemeyebilirdik ama Emin hoca örneğinde olduğu gibi gerçek hayat kendini bir şekilde dayatacak. Üstad Risalede radyo bahsinde bazı ölçüler veriyor eğlence ile ilgili olarak ama biz şimdi ondan bahsetmeyeceğiz.

Kur'an-ı Kerim'de dünya hayatı için mealen oyun ve oyalanma ifadeleri geçiyor. Dünya hayatı bir oyun ve oyalanmadan ibaret gerçekten. Hani satrançla ilgili "Oyun bitince şah da piyon da aynı kutuya girer" sözü vardır. Dünya hayatı da aynen öyle. Bu dünyada mücadeleler, başarılar, kazanılan unvanlar hepsi bir kabirde toprak olmaya mahkum. Ve hepsi algılanma şekliyle anlam kazanıyor. Yani bazı insan oyunda başarısız gibidir. Hayatına baktığınızda huzurlu ve mutludur. Diğer yandan dünya oyununda başarılı olmuş bazı kişiler hala gergin ve hırs kurbanıdır. Yani dünya oyunu da sanal oyunlar gibi sizi ancak sizin onu dikkate alma dereceniz kadar etkileyebiliyor.

Hatırada Emin hoca örneğinde olduğu gibi dünya oyunu da bir gün bir şekilde bitecek. Eğer o gün bilgisayarlarla akademik bir sebep için uğraşsaydık Emin hoca odaya girdiğinde muhtemelen bizlere her zamanki güler yüzlü haliyle yaklaşacaktı. Ama bizim oyuna dalarak imkanlarımızı kötüye kullanmamız ve bunu yaparken çıkardığımız gürültüler onu öfkeye sevketti. Dünya oyunu da bu şekilde değerlendirilecek. Eğer dünyanın bir araç olduğu idraki içerisinde ahirete tarla yapılmışsa güler yüzler ve tebriklerle ayrılacağız dünyadan. Ya da Allah korusun dünya oyununa bizzat dalarsak hele bir de bu dünyayı fazla umarsayışdan dolayı gürültü çıkarırsak sonuç da ona göre olacak.

Benim sakalımda birkaç tel beyazım var. Kıl tüy beyazlaması en masum olanı. Hastalıklar, kayıplar gibi oyun oynanan telefonun şarjının bitmek üzere olduğunu gösteren uyarılar misüllü dünya oyununun da bitmek üzer olduğunu gösteren uyarılar insanoğlunu hakiki gerçekliğe uyanma konusunda uyarıyor.

Tabi çok korkmamak ve korkutmamak da lazım. Telefona çok dalmış birini karşınıza oturtup hayatın zorluklarından bahsederek bağımlılığından çekmeye çalışırsanız yapacağı şey tekrar oyuna kaçarak kendini sarhoş etmek olacaktır. Ama ilk aşamada güzel bir gezintiye çıkarırsanız ve siz de hayat görevlerini mutlu bir şekilde yaparak güzel örnek olursanız ordan çekip çıkarmak mümkün. Bu yüzden elbette tehdit de irşadın bir unsuru olsa da dünya oyununun bağımlılarına ilk olarak uhrevi yaşamın güzelliği anlatılsa gerek. Hakiki hayatımıza uygun yaşamanın ne kadar kolay ve eğlenceli olduğunu anlatmak gerek.

Belki de bu yüzden Bediüzzaman risalelerde ibadetleri nefsi de ikna edecek bir şekilde anlatıyor. Allah'a hakiki kul olmanın ne kadar güzel bir şey olduğu üzerinde çokça duruyor.

Allah bizleri ve okuyanları hakiki hayatına uygun yaşayanlardan eylesin. Amin.