NASA'yı hayrete düşüren görüntü
NASA'nın uzayın derinliklerinde elde ettiği bir görüntü görenleri hayrete düşürdü
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) ölü yıldızlar ve karadelikleri bulmak için geliştirdiği Nükleer Spektroskopik Teleskop Dizisi'ni (NuSTAR) kullanan bilim adamları, "Tanrı'nın Eli" adı verilen bir görüntü elde etti.
Yüksek enerjiye sahip X ışınlarını yakalayan NuSTAR ile bir yıldızın patlaması sırasında elde edilen görüntüde, patlama sırasında çıkan devasa gaz ve toz bulutu, tıpkı bir ele benziyor.
Pasadena'daki California Teknoloji Enstitüsü'nden Fiona J-Harrison, "NuSTAR'ın sunduğu benzersiz olanaklar, uzayı yepyeni bir açıdan görmemizi sağlıyor" dedi.
"Tanrı'nın Eli" adı verilen uzay cismi, aslında uzayın derinliklerindeki bir yıldızın patlamasından sonra çevresine yaydığı gaz ve toz bulutundan oluşuyor. PSR B1509-58 ya da B1509 adı verilen patlayan yıldız, saniyede 7 kez olmak üzere büyük bir hızla çevresinde dönmeye başlıyor. Yıldız, dönüşü sırasında çevresine minik parçacıklar fırlatıyor. Yıldızın çevresindeki manyetik alanlarla etkileşime geçen partiküller ise X ışınında parlayarak teleskop tarafından görüntüleniyor.
Yıldızın patlaması, daha önce NASA'nın Chandra X-Işını Gözlemevi tarafından kaydedilmişti. Görüntü, NASA'nın internet sitesinde yayınlandı.
AA
Risale-i Nurdan:
Ey vesveseli arkadaş! Gel, bu azîm sarayın nakışlarına dikkat et. Ve bütün bu şehrin ziynetlerine bak. Ve bütün bu memleketin tanzimatını gör. Ve bütün bu âlemin san’atlarını tefekkür et.
İşte, bak: Eğer nihayetsiz mu’cizeleri ve hünerleri olan gizli bir zâtın kalemi işlemezse, bu nakışları sair şuursuz sebeplere, kör tesadüfe, sağır tabiata verilse, o vakit, ya bu memleketin herbir taşı, herbir otu öyle mu’ciznümâ nakkaş, öyle bir harikulâde kâtip olması lâzım gelir ki, bir harfte bin kitabı yazabilsin, bir nakışta milyonlar san’atı derc edebilsin. Çünkü, bak bu taşlardaki nakşa.
Herbirisinde bütün sarayın nakışları var, bütün şehrin tanzimat kanunları var, bütün memleketin teşkilât programları var. Demek bu nakışları yapmak, bütün memleketi yapmak kadar hârikadır. Öyle ise, herbir nakış, herbir san’at, o gizli zâtın bir ilânnâmesidir, bir hâtemidir.
Madem bir harf, kâtibini göstermeksizin olmaz. San’atlı bir nakış, nakkaşını bildirmemek olmaz. Nasıl olur ki, bir harfte koca bir kitabı yazan, bir nakışta bin nakşı nakşeden nakkaş, kendi kitabıyla ve nakşıyla bilinmesin?
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.