Eyüp OTMAN
Ne dediler ağbey için
Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül:
“Cenazedeki kalabalık ifade ediyor her şeyi;
Başka söze yok ihtiyaç budur işin gerçeği.
Başımız sağ olsun, severdik Ağabeyimizi.”
Demişti Oğluna telefonda, taziye dilemişti.
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan:
“Bu kalabalıklar, kimin kim oluğunu beyan ediyor,
Ağabeyimiz; Hizmetleriyle hoş sadâlar bırakıp da gidiyor.”
Dedi ve; Tabutun altına girdi, dostlarıyla omuz verdi.
Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez:
“Hayatını, Hayatına kattığı, Ülkenin bütün insanlarına:
“Bâkî Hakîkatler, fânî şahsiyetler üzerine bina edilemez,
Ancak; herkes, Bâkî Hakîkatlere hizmeti oranında,
Bâkîler Bâkisi Cenâb-ı Hakkın nazarında değer kazanacaktır.” Hakîkatini haykırdı bize.” Dedi ve namazı kıldırıp omuz verdi.
Süleyman Soylu:
“Bende bıraktığı iz; Sungur Ağabey’in; “ben” için değil;
“biz” için çalışmasıydı. Türkiye bir Ağabeyini kaybetti,
Bir Emanetini, Mânevî bir Değerini kaybetti,
O, Mânevî Dünyanın işaret yolunu belirleyen bir insandı. Çocukluğumuzdan beri, takip ettiğimiz, Edep Timsali bir şahsiyetti, başımız sağ olsun.” Söyledi taziyetlerini O da böyle beyan eyledi.
Abdülkâdir Badıllı Ağabey:
“Risale-i Nur’un Âlimi, Sungur Ağbey,” dedi;
Tek satırlık vecîzeyi, tüm kalbiyle söyledi.
Abdullah Yeğin Ağabey:
“Allah, Mustafa ağabeyin Şefaatine nail, eylesin bizi,
Kur’ân ve Îmân Hizmetinde, fâni olan Sungur Ağabeyimizi.
Mehmet Fırıncı Ağabey:
“İslâmiyet’in Bir Nuru, Sadık Bir Kahramanıydı Sungur,
Üstad Onun için: “Sen kanaati Nur olmaya mecbursun.”
Demişti ve hep Sungur Ağabeyi anlatarak, bize ders vermişti.”
Mehmet Kırkıncı Hocamız:
“Hayatını Risale-i Nur uğruna Feda eyledi,
Karış-karış gezip Ülkeyi; Her yerde Risaleleri söyledi.
Yerleri ve gökleri dolduran hizmet yaptı, Türkiye’yi defalarca dolaştı.” “Ben ona hızlı konuşuyorsun Ağabey anlamayacaklar” deyince; “Olsun Mehmet biz ekiyoruz, onlar sonra yeşerecek.”
Üstadımız:
“Zübeyir, Sungur ve Hüsrev, Nur’dan yükselen üç sütundur.”
Derdi ve;
Bu üç Ağabeye; bir başka değer verir ve bir başka severdi.
On yıl önce olsaydı bu hareket; söylenseydi bu sözler,
Asılarak suratlar: “Nerde kaldı ihtilâl,” diye; beklerdi gözler.
Müsbet hareket buydu; Dost eylemek herkesi,
İhtilâl yapanların; artık kesildi sesi.
Böyle bir kalabalık, görmedi hiçbir mevta,
Genç-İhtiyar, Kadın-Erkek, Devletin başı hatta.
Daha birçok şey söylendi, yazıldı satır-satır,
Ağabeyin hizmeti, tüm cihanı kuşatır.
Kur’ân’a etti hizmet, tüm dünya bildi O’nu;
İnşallah bizlerin de, böylece olur sonu.
Sabır, sebat, istikamet, üzre olsun ahdimiz,
Nurlarla meşgûl olsun, boş geçmesin vaktimiz.
Böyle bir hoş sadâyı, bırakalım kubbede,
Gezerek tüm dünyayı, Nur ekelim habbede.
Aynı istikamette, Nur dersi devam etsin,
O Bedi’ mekânda, Nurlar terennüm etsin.
Hâsıl olan sevaptan, Rabbim haberdar etsin,
Okundukça bu Nurlar; Kabrini pür-nur etsin.
Selâm götür Ağbeyim, Üstad’a Ağbeylere,
Çokları revan oldu, bu Nurlu seferlere.
Zaferler pek yakındır, emâresi göründü,
İflâs etti tüm görüşler, âlem Nura büründü.
Emanete sahibiz, Sözler kendi Neşrimiz,
Sunacağız kana-kana, Nur doludur destimiz.
Dersler devam edecek, alıcaz dersimizi,
Tüm cihana haykırıcaz, avazen sesimizi.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.