Ne kadar süre dünyada kalacağımız neye göre belirleniyor?
Bazı insanlar uzun süre yaşıyor ve iyi bir kul oluyorlar bazıları da iyi bir kul oluyor ama genç yaşta ölüyorlar. Ne zaman öleceğimiz neye göre belirleniyor
- Allah’ın kime ne kadar ömür biçtiğini ve niçin öyle karar verdiğini ancak O bilir.. “Allah yaptıklarından sorulmaz/sorgulanamaz” (Enbiya, 21/23) mealindeki ayette belirtildiği üzere, Allah’ın iradesi esastır. O neyi tercih ettiyse doğrudur. Bazılarının hikmetini bilebiliriz, ancak bazılarının da hikmetini bilemeyiz.
- Uzun veya kısa ömürlü olmak tamamen ilahi takdire göredir. Beslenme ve hayat standartları ile ilgili gösterilen sebeplerin hiçbirisinin hakiki manada ömrün uzun veya kısalığında bir tesiri yoktur.
Yalnız hikmet bakımından bir özelliği vardır. Hikmet ise hakiki illet değil, mecazi bir illet görüntüsünü verir. İşin hakiki faili Allah’ın kudretidir.
“Her ümmet için belirlenmiş bir müddet vardır. Vâdeleri gelince ne bir an geri bırakabilir, ne de bir an öne alabilirler.” (Araf, 7/34) mealindeki ayette ifade edildiği gibi, ferdi ve içtimai hayat süresinin belirlenmesi, -dışarıdan gelen hiç bir sebebin tesirinde olmaksızın- yalnız Allah’ın öngördüğü bir süreçtir.
- Allah bütün kullarını “doğru inancı” kabul edebilecek bir kabiliyette yaratmıştır. Önceden bir kısmını cehennemlik, bir kısmını cennetlik olarak yaratıp da sonradan onları imtihana tabi tutması, hilekârane bir komplo olur. Allah böyle bir haksız oyun oynamaktan sonsuz münezzehtir.
“Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar." (Buhârî, cenâiz 92; Ebû Dâvut, sünne 17; Tirmizî, kader 5) manasındaki hadisin anlamı: “her insan İslam dinini kabul edip ona göre bir hayat tarzını yaşayabilecek bir kabiliyette yaratılmış” demektir.
Örneğin, aklıyla Allah’ın birliği başta olmak üzere iman esaslarını idrak edip kabul edebilir. Ve kalbiyle kendisini yaratan ve ölümünden sonra tekrar diriltecek olan rabbini sayan ve seven bir kabiliyete sahiptir. Organları namaz kılmaya uygun olduğu gibi, oruç vazifesine muhatap olacak donanıma sahiptir. Hülasa: Maddi ve manevi yönüyle her insan İslam dinini yaşayabilecek bir fıtrata/kabiliyete sahip olarak yaratılmıştır.
- Din imtihanı ise, bu “selim fıtratın” bozulup bozulmadığına, geliştirilip geliştirilmemesine yöneliktir. Allah’ın bütün emir ve yasakları, insanın özünü teşkil eden fıtratındaki “doğru inanç” çekirdeklerini geliştirip sümbüllendirmeye yöneliktir.
Buna göre, insanlar Allah’ın kendilerine verdiği özgür iradeleriyle imanı veya inkârı seçerler. Bunda hiç bir zorlamaya tabi değiller.
- Allah, kimin fıtratına uygun hareket edip iman edeceğini veya kimin fıtratına aykırı bir yolda gidip inkârı seçeceğini bilir.
Eğer haşa Allah ezeli ve sonsuz olan ilmiyle bunları bilmezse bu konularda cahil olması gerekir. Cehalet ise, sonsuz ilme müdahale edemeyeceği gibi, Allah’ın bir vasfı da olamaz.
Demek ki, Allah’ın ilminin her şeyi kuşattığı, tartışmasız bir hakikattir.
- Allah’ın önceden kimin cennete veya cehenneme gideceğini bilmesi, bu insanlara asla zorunlu istikamet göstermek anlamına gelmez. Çünkü ilim, mahiyeti itibariyle zorlayıcı değil, yaptırım gücü yoktur. Kudretten farkı da budur. Kudret zorlar fakat ilim zorlamaz.
Eski alimlerin eskimez ifadeleriyle: “İlim maluma tabidir.” Yani bir şey nasıl olacaksa ilim onu öyle bilir.
Örneğin, yıllar öncesinden insanlar, hangi yılın hangi aynın hangi gününün hangi saatinde ayın veya güneşin tutulacağını biliyorlar. Bunlar bildiği için güneş tutulmuyor, güneş tutulacağı için bunlar biliyor.. Bu ölçüyü keskin zekavetinize havale ediyoruz.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.