
Ahmet ALTAN
Nevruz, Kemalizm ve din
Kemalizmin en büyük ve en korkunç zaferi, dindarların damarına milliyetçilik zehrini enjekte etmek oldu.
İki büyük kazanç sağladı böylece.
Birincisi, tasavvufta billurlaşmış olan sevecenliği, hoşgörüyü, “yaratılanı yaratandan ötürü sevme” yeteneğini içselleştiren bir din anlayışının ortak bir kültür zemini oluşturmasını ve bu ortak kültür çerçevesinde bir “hakkaniyet” mücadelesine girişebilme gücüne ulaşmasını engelleyerek kendini “tekleştirmeyi” becerdi.
İkincisi de, sürekli olarak ezdiği, horladığı dindarları, her istediğinde milliyetçilik dizginleriyle durdurup denetlemeyi ve kendi amaçları için kullanmayı başardı.
Dindarları Kemalistleştirdi.
Dindarları dinleyin, anlattıkları mesellere, söyledikleri hadislere kulak verin, hep “hoşgörüden, şefkatten, merhametten, adaletten” söz ettiklerini göreceksiniz.
Peygamberinin “veda hutbesinde” kavmiyetçiliği lanetlediği bir dinin mensuplarının kendilerine İslam’ın geçmişinden bir milliyetçilik hikâyesi çıkarmalarının pek kolay olmayacağını zaten görürsünüz.
Ama aynı dindarların “ameline” baktığınızda, karşınıza milliyetçiliğin o çirkin hoyratlığı çıkar.
Bu ülkenin dindarlarını “Türk-İslam” sentezine inandırmış bir sistem var karşımızda.
Sosyalizm karşısında “nasyonal sosyalizm” neyse, İslam’ın karşısında “Türk-İslam” sentezi de odur bence.
Elbette bu konuları benden çok daha iyi bilen insanlar var bu ülkede, sıradan bir mümin bile bunları benden iyi bilir ama bizim dindarların “milliyetçilik-din” ilişkisini kalabalıklar önünde konuşmaktan ne yazık ki ödleri patlar.
Tek tek konuştuğunuzda İslam’ı bilen her dindar size “dinde milliyetçiliğe yer olmadığını” söyler ama bunu yüksek sesle gündeme getirmez.
Böylece bu ülkenin “demokrasiye, eşitliğe, özgürlüğe” ulaşması iki kanattan birden kesilmiştir, ne Kemalizm’den varabilirsiniz oraya, ne de dindar muhafazakârlardan varabilirsiniz.
Muhafazakârların bir cila olarak kullandıkları dinin altında, o dindarlığı kavruklaştıran milliyetçilik zehri akar.
Kemalistlerle muhafazakâr dindarlar arasında aslında “ideolojik” bir kavga, ideolojik bir anlaşmazlık yoktur, bir iktidar savaşıdır yaşadıkları.
Namaz kılan milliyetçilerle, dans eden milliyetçilerin, “sarayın iktidarını” kim alacak kavgasını izleriz biz.
Hepsi aynıdır.
Hepsi milliyetçidir.
Birinin Batılılığı, öbürünün dindarlığı sadece görünüştedir, ikisi de aynı milliyetçilik ağacının iki farklı dalıdır sadece.
Bakın, on yıldır bu ülkeyi “dindar” bir hükümet yönetiyor, neredeyse son üç yıldır memleketin“rakipsiz” iktidarı bu dindar insanlardır, peki, Kemalistlerin milliyetçiliğinden farklı bir milliyetçilik anlayışı görünüyor mu ortada?
Yooo.
Aynı hoyratlık, aynı nobranlık, aynı “benden olmayan benim düşmanımdır” anlayışı.
Şu “dindar” hükümetin devr-i iktidarında yaşananlara bir bakın.
Sadece şu son iki gündür yaşanan Nevroz olayları bile neyle karşı karşıya olduğumuzu gösterir.
Kürtlerin gösterilerini yasakladılar, meydanlara çıkan Kürtlere saldırdılar, Ahmet Türk’ü hırpalayıp hastanelik ettiler.
Ne işe yaradı?
Gösteriler gene yapıldı, sadece vahşet ve şiddet arttı sokaklarda.
Genç Kürt çocuklarının nefreti biraz daha bilendi, Kemalist’iyle, muhafazakârıyla, dindarıyla Türklerin yakalandığı milliyetçilik hastalığının Kürtler arasında da Kürt milliyetçiliği olarak biraz daha kökleşmesine yardım etti.
Kürtler karşısında Kemalist basınla muhafazakâr basın arasında hiç bir fark olmadığına böyle olaylarda zaten rahatça tanıklık edebiliyorsunuz.
Başbakan Erdoğan ve AKP, bir ara bu milliyetçilik barikatını aşacak, dindarların ruhundaki Kemalizm’i temizleyecek, tarihimiz ve geleceğimiz açısından muhteşem bir adımı atacak gibi davrandılar ama sonra özlerindeki Kemalizm’e ve milliyetçiliğe geri döndüler.
Üstelik gerçek bir dindarın bu milliyetçilikten utanması gerektiğini bile bilmiyorlar, bir matahmış gibi bununla övünüyorlar.
Bunca dindarımız, bunca din âlimimiz var, biri çıksın da bize bir dindarın nasıl milliyetçi olabileceğini anlatsın, Veda Hutbesi’ni bizim anlayabileceğimiz gibi bir yorumlasın.
Bizim “modernler” dinden ve dindardan korkarlar.
Dinden korkacak bir şey yok.
Tehlike, dindarların gerçekten dindar olmaması, o dindar kisvenin altında milliyetçi bir bedenin bulunması, asıl büyük tehlike din değil milliyetçiliktir çünkü.
Neticede, dindarı da, moderni de, Sünni’si de, Alevi’si de, Türk’ü de, Kürt’ü de Kemalist olan bir ülkede yaşıyoruz, hepsi de “sadece kendi benzerlerinin” başta olacağı bir iktidarı hayal ediyor, hepsi de kendine benzemeyene düşmanlık besliyor, hepsi de “tek adam” anlayışına tapınıyor, hepsi de kendi ırkını bir damga gibi alnına vuruyor.
Hepsi de Kemalizm bağımlısı.
Bir gün bu zehirden kurtulabilirler mi?
Bu zehrin kendilerini yok edeceğini kavrayabilirlerse, belki...
Taraf
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
sayın Ahmet ALTAN bey üstadımız Bediüzzamanın miliyetçilikle ilgili fikirlerini okursa aynı minval üzere olduğunu görecektir.umarım lütfeder okur ve Risalei nurdaki hakikatlarla aradğı ALLAH (c.c) ı bulur.
Yanıtla (0) (0)maalesef hala kemalizminin yani süfyanın zehirli ve zulmetli sisteminden kurtulamadık.
Yanıtla (0) (0)sayın altanın söyledikleri muhafazakarlar için doğru fakat bütün müslümanlar hakkında doğru değil.birde sayın altan müslümanmı?onu açıklasın.
Yanıtla (0) (0)Sayın Altan'ı canu gönülden tebrik ediyorum. Yazısı milliyonların akıl görüşüne tam tercüman olmuş. Bunu isbatlayan hali-haırdaki vaziyet bunun bariz isbatıdır. Her aklı selim sahibi kendisini mihenge vursa, akıl gözü ile baksa bu yazının hakkaniyetine hükmeder ve şapkasını önüne koyar. Selamlar Ahmet Altan
Yanıtla (0) (0)Ahmet Altan a tebrikler.Bugün maalesef dindarlar Kemalizmin cenderesinde öğütülmüş durumdadırlar.Örneğin vatan millet kavramlarını bugün dindarların ekserisi tam kemalizvari olarak ele almaktadırlar.Örneğin Cemil Çiçek "tek dil tek millet bizim siyasi amentümüzdür" dediğinde Allah rızası bir tek dindar yazar çıkıp küçük bir paragraflada olsa eleştiride bulunmadı.Başbakan "benim milletimin dili tektir.Oda Türkçedir.Kimse bizden Kürtçe anadilde eğitim talebinde bulunmasın" dediğinde ise dindar yazarlardan Altan Tan hariç sadece Ümit Aktaş ve Vehbi Horasanlı eleştiride bulundular.Yani yüzlerce yazarımızdan sadece ikisi tenkitte bulundu.Örneğin Badıllı ağabeyimiz eyalet sistemi önerisinde bulunduğunda camiamızda yer alan bir çok yazarımız ve düşünce adamlarımız büyük bir eleştiri yağmurunda bulundular.Yine dindarlar Kemalizmin ırkçı anlayışı nedeniyle meydana gelen kardeş kavgasında öldürülenlere şehit deyip bu savaşı kutsallaştırmaktada bir beis görmüyorlar.Evet A.Altan haklıdır.Tebrikler
Yanıtla (0) (0)islam dini milliyetçiliği reddeder tamam ama yazar türk milliyetçiliğine takmış biraz da şu bdp ve sempatizanlarına gönderme yapsa olmaz mı bu yazının bazıyerleri dindarları da rencide ediyor ama her nedense birilerinin de hoşuna gitmiş bu milliyetçiliği kökten yok edelim haydi müslümanım diyen kardeşim...
Yanıtla (0) (0)Sayın Altan'ın hem iktidar, hem dindarlar için söyledikleri doğrudur. Ayrıca müslümanlarla ilgili fikri sadece müslüman serd eder düşüncesiyle Altan'ın dinini sorgulamak da abesle iştigaldir.
Yanıtla (0) (0)Ahmet Altan Bey, gerçekten haklısınız. Hislerimize tercüman oldunuz. İslamiyet milliyetçiliği reddeder. Allah'ın bir ayeti olan Kürtçe'ye karşı çıkanların dindar olması mümkün mü? Onlar din kisvesi takınmış sahtekarlardır. Selam olsun sana ey Ahmet Altan. Birileri Ahmet Altan Müslüman mı? diye sormuş. Ben de soruyu sorana soruyorum: Acaba kendisi Müslüman mı? Müslümanda adalet varsa işe yarar. Zalim Müslümanı ben ne yapayım.
Yanıtla (0) (0)arkadaşların bazıları altan efendinin dinini sorgulamış bazılarıda bu yorumlara muhalif olmuş şayet altan efendi MÜSLÜMAN TÜRK ECDADININ yanında olmamış tam aksine dış güçlerin maşası konumunda yer almıştır bende soruyorum bu altanın TÜRK MÜSLÜMANLARINDAN alıp veremediği nedir bu ülke müslümanlarına islam konusunda ders vermek için önce MÜSLÜMAN OLMAK gerekir.
Yanıtla (0) (0)ahmet bey, tespitlerinizde kesinlikle haklısınız. keşke dindarlar gerçekten dindar olabilse ve veda hutbesini içselleştirebilse. fakat keşke siz de daha adil olsanız ve türk-dindar insanları eleştirmekteki iştahınızı biraz da kürt milliyetçilere yöneltseniz. sorun, bazı türklerin, bazı dindarların benden olmayan düşmandır bakış açısına sahip olmaları gerçekten,evet ...peki nolur söyleyin bazı kürtler de yok mu böyle düşünen ve bu savaştan çıkar sağlayıp nemalanan?? niçin bir kesime karşı hep ders verme makamındayken,diğerleri ile ilgili yazmıyorsunuz. taraf olabilirsiniz, bu gayet tabii..peki ya adalet?
Yanıtla (0) (0)Yazarın müslüman olmaması, gerçeği perdeleyemez. o gerçek ki türk-islam sentezi ucubesiyle saf anadolu islamını veda hutbesi itikadından uzaklaştırmıştır. Sayın Altan'a istemeyerek de olsa katılıyorum.
Yanıtla (0) (0)