Bediüzzaman'ın memur sözünde mizah var
Ey memurlar! Eski Said'in kırk beş sene evvel söylediği bu sözünden gücenmeyiniz!
Risale Haber-Haber Merkezi
Zaman yazarı Ali Ünal, Bediüzzaman'ın "Ey memurlar! Eski Said'in kırk beş sene evvel söylediği bu sözünden gücenmeyiniz!" sözünün biraz hiciv ve mizah da ihtiva ettiğini söyledi.
Bediüzzaman'ın Münazarat adlı eserinde memuriyet ile ilgili sözlerine yer veren Ünal, "Meşrutiyet döneminde yayınlanan Münazarat isimli eserinde şöyle der (sadeleştirerek): 'Geçim için tabiî, olması gereken ve hayattar yol zanaattir (ve sanayi), ticarettir, ziraattır. Tabiî olmayan yol ise memuriyettir ve kamuda idareciliktir. Bence, memurluk ve idareciliği geçim kaynağı edinenler, bir nev'i cerrar (üzerine düşen vazifeyi menfaat kaynağı edinen), âciz ve dilencilerdir. Bence, memuriyet ve idareciliğe giren, yalnızca ülkeye ve millete hizmet için girmelidir.' Bu eserini 45 yıl sonra gözden geçiren Bediüzzaman, artık Cumhuriyet döneminde devletçi, hattâ karma ekonomi neticesinde bir türlü sanayileşemeyen, ticaret ve zenaatı geliştiremeyen ülkemizde özellikle KİT'ler yoluyla devlet kapısının geçim kapısı haline gelmesi karşısında, biraz hiciv ve mizah da ihtiva eden şöyle bir dipnot düşer: 'Ey memurlar! Eski Said'in kırk beş sene evvel söylediği bu sözünden gücenmeyiniz!'" dedi.
Memurluk ve idarecilik gibi siyasetin de bir hizmet kapısı olduğunu ve öyle bilinmesi gerektiğine dikkat çeken Ünal, "Bundan dolayı, idarecilikte de, devlet idaresi sahası demek olan siyasette de aslolan ve aranması gereken, ehliyettir, liyakattir ve samimiyettir. Bu sebeple, Peygamber Efendimiz (s.a.s.), kendisinden idarecilik talep edenlere onu vermemiş ve 'Biz, bunu isteyene değil, lâyık olana veririz' buyurmuştur. İdareciliği isteyenler içinde Hz. Yusuf (a.s.) gibi tamamıyla Hakk'ın rızasını, ülkenin ve halkın selâmetini ve iyiliğini düşünüp, nefsine en küçük bir pay çıkarmayacak insan sayısı azın azı olduğundan, onu talep etmek İslâmî gelenekte hoş karşılanmamıştır. Ne var ki, demokratik sistemin bir cilvesi olarak, ülke idaresine talip olmanın da ötesinde, bunun mücadelesi veriliyor ve bu mücadele, özellikle demokratik ahlâkın, iş, muamele ve mübaşeret ahlâkının gelişmediği ve değerler anarşisinin yaşandığı ülkemizde çok çirkin bir zeminde yürüyor ve elbette istisnalar olmakla birlikte yalan, iftira, cerbeze ve kaypaklık üzerine oturuyor" şeklinde yazdı.