O'na (asm) okunan salavat sofraya icabettir
Günün Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
İ’lem eyyühe’l-aziz!
Nebiyy-i Zîşânın (a.s.m.) makam-ı mahmûdu İlâhî bir mâide ve Rabbânî bir sofra hükmündedir. Evet, tevzi edilen lütuflar, feyizler, nimetler o sofradan akıyor. Resul-i Zîşâna (a.s.m.) okunan salâvat-ı şerife, o sofraya edilen dâvete icâbettir.
Ve keza, salâvat-ı şerîfeyi getiren adam, zât-ı Peygamberîyi (a.s.m.) bir sıfatla tavsif ettiği zaman, o sıfatın nereye taallûk ettiğini düşünsün ki, tekrar be tekrar salâvat getirmeye müşevviki olsun. (Mesnevi-i Nuriye, Hubâb)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
feyiz : mânevî gıda, bereket
lütuf : iyilik, ihsan, bağış
mâide : sofra
makam-ı mahmûd : en yüksek şefaat makamı; Peygamberimizin (a.s.m.) kavuşacağı, Allah tarafından vaad edilen yüksek makam
müşevvik : teşvik edici sebep
Nebiyy-i Zîşân : şan sahibi Nebî; Hz. Muhammed (a.s.m.)
Resul-i Zîşân : büyük şan sahibi olan Allah’ın Resulü; Hz. Muhammed (a.s.m.)
taallûk eden : ilgili ve bağlantılı olan
tavsif etmek : bir sıfatla nitelemek
tevzi edilen : dağıtılan