AKP Kadın Kolları da başörtüsünde ayrımcı
Coşkun, başörtüsünün "eğitim, yargı ve emniyet" alanlarında olmaması gerektiğini açıklayan Ak Parti Kadın Kollarını eleştirdi ve ikaz etti
Risale Haber-Haber Merkezi
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap Coşkun, başörtüsünün "eğitim, yargı ve emniyet" alanlarında olmaması gerektiğini açıklayan Ak Parti Kadın Kollarını eleştirdi ve ikaz etti.
Zaman'daki yorumunda 28 Şubat sürecinde Türkiye'de genel olarak dindarlara ve özel olarak da başörtülülere yönelik büyük bir zulüm politikasının uygulandığını hatırlatan Coşkun, "Başörtülüler -neredeyse- vebalı muamelesine tabi tutuldular, üniversitelere giremediler, sokak ortalarında başlarını açmaya zorlandılar. "Rejimin kara kafalı düşmanları" olarak mimlendiler. Hakaretin bini bir paraydı" dedi.
Eski kötü günlerin geride kaldığını belirten Coşkun, ancak sıkıntının tam olarak geçmediğini şöyle ifade etti:
"Çok şükür, bu cehennemî günlerde değiliz artık. Başörtülüler, hiç değilse, üniversitelere girebiliyorlar. Gerçi birkaç üniversitede halen bazı sınırlayıcı uygulamalar devam etse de, genel olarak üniversitelerde bu sorun aşılmış gibi gözüküyor. Ancak gerek üniversitelerdeki bu rahatlamadan ve gerekse AKP'nin iktidar makamında oturmasından olsa gerek, başörtülülerin dertleri bitmiş gibi bir hava var etrafta. Böyle bir havanın yaratılmasında, hükümete yakın grupların -hükümete zarar verir endişesiyle- bu konuyu gündeme taşımalarından uzak durmalarının önemli bir payının olduğunu kayda geçirmek gerek. Oysa başörtülülerin sorunları can ağrıtmaya devam ediyor; hem özel sektörde hem de kamu sektöründe başörtülülerin dertleri sürüyor."
AK Parti Kadın Kolları'nın başörtülülere ayrımcılık yapan tuhaf kararını yorumlayan Coşkun, şu eleştirilerde bulundu:
"AKP Kadın Kolları, "Kadın Bakış Açısıyla Yeni-Sivil Anayasa" başlıklı bir çalıştay düzenlemiş ve çalıştayın sonuç raporunu yeni anayasa sürecine katkı sağlaması amacıyla Meclis Başkanlığı'na sunmuş. AKP'li kadınlar, bir öneri sunmuşlar. Başörtüsünün "mağduriyet alanı" olmaktan çıkartılmasını isteyen AK Partili kadınların önerisi şöyle: "Yeni anayasada kadınların kamu görevlerini yerine getirmesi konusunda erkeklerle eşit haklara sahip olduğu, başörtüsü, dinî ve siyasî simgelerin burada problem teşkil etmemesi yönünde bir hüküm yer almalıdır. Bu konuda yargıçlık, öğretmenlik, emniyet görevlisi gibi meslekler istisna tutularak tartışmalar aşılabilir."
"Yani AKP'li kadınlar ancak "istisnai bir eşitlik" öneriyor; eğitim, yargı ve emniyet alanlarında başörtülü kadınların çalışmasının önüne set çekiyor. Gerçekten çok merak ediyorum; acaba sözü edilen mesleklerin sadece başı açık kadınlar tarafından yapılmasını zorunlu kılan ne gibi bir sebep vardır?
Veya tersinden sorayım: Bu mesleklerin başörtülülerce yerine getirilmemesini gerektiren nedir?
Acaba AKP'li kadınlar bu önerilerini üretirken hangi gerekçeye dayanıyorlar?
Hangi ahlakî ve hukukî değerleri/ilkeleri rehber ediniyorlar?
Böyle bir ahlakî ve hukukî ilke/değer var mıdır? Varsa, bu nedir?
Eğer yoksa, bu takdirde başörtülüleri haklarından mahrum etmeyi nasıl açıklayabiliyorlar?
Hadi, geçtim bunlardan, kendi kendileriyle derin bir çelişkiye düştüklerini de mi fark edemiyorlar?
Bir yandan "Sorunları insan hakları merkezli ele alalım", "Özgürlüklerde net olalım, "ama'larla özgürlük kullanımını engellemeyelim" veya "laikliği, din ve vicdan özgürlüğü temelinde tanımlayalım" derken, diğer yandan eğitim, yargı ve emniyet sahalarına başörtülülerin girmesini yasaklamanın birbiriyle bağdaşmazlığını göremiyorlar mı?
Bu öneri, hem yasak savunucuların zihniyetini yansıtıyor ve başörtüsü zulmünün sürdürülmesine yeşil ışık yakıyor. Başörtüsü sorunu, böyle meslekler arasına istisna konularak çözülmez, burada ilkesel bir eşitliği tesis etmek lazımdır. Kamuda istihdam edileceklerden iki ilkeye uygun davranmaları talep edilir: Biri, liyakattir. Kamuda çalışabilmek için herkese uygulanacak birtakım şartlar/kıstaslar belirlenir. Bu şartları/kıstasları karşılayanlar –aralarında bir ayrım gözetilmeksizin- kamu görevlisi olur. Diğeri ise tarafsızlıktır. Kamu çalışanı, görevini ifa ederken muhatap olduğu insanlara eşit davranmalı, görevini tam bir tarafsızlıkla yerine getirmelidir. Tarafsızlığı belirleyen ise baştaki örtü veya eteğin boyu değil, görevlinin hizmeti yaparken gösterdiği davranışlardır. Dolayısıyla haksızlığı gidermenin ve sorunu çözebilmenin yolu, liyakatini ispat eden ve tarafsız davranan herkesin kamuda istihdamını güvence altına alacak hükümler oluşturmaktan geçiyor.