Hemşehrilerinden Bediüzzaman'a vefa

Hemşehrilerinden Bediüzzaman'a vefa

"Bitlisim" dergisi ilk sayısında hemşehrileri Bediüzzaman Said Nursi'ye yer verdi

Risale Haber-Haber Merkezi

Bitlislilerin çıkardığı "Bitlisim" dergisi ilk sayısında hemşehrileri Bediüzzaman Said Nursi'ye yer verdi. 

Her sayıda farklı bir ismi okuyucularına tanıtan dergi, Bediüzzaman hakkında kısa bilgi verdi ve eserlerini anlattı. Dergi ikinci sayısında da İdris-i Bitlisi'yi anlattı.

Bediüzzaman ile ilgili bölüm şöyle:

"Bitlis’im de bu ay Bitlis’in yetiştirdiği isimlerden islam alimi Bediüzzaman Said Nursi yi tanıyacağız. Günümüzde Bediüzzaman olarak bilinen Said Nursi 1873 yılında Bitlis’in Hizan ilçesinin Nurs Köyü’nde doğmuştur. Zekası, takvası ve dinine sadakatı, kısa zamanda etrafta tanınmasına neden olmuştur. Medresede öğretim hayatına küçük yaşta başladı. Doğudaki ilim merkezlerine tek tek giden Said Nursî, o dönemin medrese âlimleri arasında gelenek hâlinde olan ilmî münazaralara katıldı. Keskin zekâsı ve güçlü hafızasının yardımıyla bu münazaralardan başarıyla çıktı. Şarktaki âlimlerin karşısında rüştünü fiilen ispatlamış olan Said Nursî’nin genç yaşta ulaştığı ilim seviyesi, herkesi hayrete düşürdü. Anlaşılması en zor konuları bile kolaylıkla kavraması; okuduğu ve incelediği kitapları kolaylıkla ezberine alması gibi farklılıkları sebebiyle, zamanın âlimleri ona “Bediüzzaman (zamanın eşsizi)” dediler.

Said Nursî iki yıllık Bitlis hayatından sonra, üst seviyede şahısların daveti üzerine gittiği Van’da 10 yıl kadar kaldı. Nihayet Said Nursî, 1907 yılının sonlarında İstanbul’a gitmeye
karar verdi. Maksadı, fen ilimleriyle din ilimlerinin beraber okutulacağı, idealindeki üniversite düşüncesini hükümete iletmekti.

Bediüzzaman, İstanbul’da ilk önce Ferik Ahmet Paşa’nın evine yerleşti. İlk iş olarak, doğuda kurulmasını istediği üniversiteyle ilgili bir dilekçeyi padişahın özel kalem dairesi, Mabeyn-i Hümayuna sundu. Ancak, hükümet dilekçe konusu üniversite projesinin önemini kavrayamadı. Bu yüzden gerçekleştirmek için hiçbir teşebbüste bulunmadı.

İstanbul’a gelişinden 2 ay sonra Fatih’teki Şekerci Han’da kalmaya başladı. Odasının kapısına, “Burada her suale cevap verilir, her müşkül hallolunur; fakat sual sorulmaz” diye
bir levha astı. İçerisinde âlimlere ve aydınlara gizli bir meydan okuma da bulunduran bu davet, kısa sürede bütün İstanbul’a yayıldı. İlim adamları, medrese hocaları, talebeler, siyasetçiler, herkes bu âlimi konuşmaya başladı.

Hayatı boyunca yaklaşık 130 eser yazmış ve yayınlanmıştır.
Bazı eserleri şunlardır:
•Sözler
•Şualar
•Lema’lar
•Mektubat
•Emirdağ Lahikası
•Barla Lahikası
•Kastamonu Lahikası
•Mesnevi Nuriye
•Asa-ı Musa