Ramazan, Kur’an ile nurlanmaktır

Ramazan, Kur’an ile nurlanmaktır

Yazar Leyla İpekçi: İnsan fıtratı için doğru olan her şey zaten vahiyle gelenle bire bir örtüşür.

Yazar Leyla İpekçi'nin Ramazan sorularına cevabı:

- Ramazan dendiğinde zihninizde ne canlanır? Leyla İpekçi’ye göre, nedir Ramazan, ne anlama gelir, yahut ne değildir?

Arınmak, yalınlaşmak, derinleşmek, paylaşmak, vermek, infak etmek, dayanışmak, yardımlaşmak, birlik olmak, bağlılık, yekdil olmak, insanlaşmak, Kur’an ile nurlanmak, varlıkların yaratılış hikmetlerini düşünmek, nefsini ve Rabbini anlama ve bilme uğraşı, kalp ilmini arttırma arzusu, tevhid, cüz ile küll ilişkisini yeniden kurmak, eşyanın esrarına yaklaşmak, muhabbet, mukabele, nur, sır, sorumluluk, edep, gelenek, güzellik, güzelleşmek, dua, aşk, aşk...

- Sizce de Oruç tutmak, salt yemekten ve içmekten uzak durmak, aç kalmak mıdır?

Oruç için vücudun zekatı derler, bence güzel bir tanım. Vücudumuzda bu dünyada bulunma bilgimiz mevcuddur. Vicdanımızda yansıması olan bu idrakın bir şükür vesilesine dönüşmesi bizi ziyadesiyle insanlaştıracaktır. Oruç bu anlamda nefsimizden varlığa doğru bir hicret vaat ediyor.

- Oruç tutmanın ‘bilimsel’ olarak da ‘çok iyi’ ve ‘çok yararlı’ olduğu yönündeki yaklaşımları nasıl karşılıyorsunuz?

İnsan fıtratı için doğru olan her şey zaten vahiyle gelenle bire bir örtüşür. Akıl ile vahiy arasında eğer bir çelişki görüyorsak, bizim yetersizliğimizdendir. Bu sebeple orucun bilimsel olması ve kişisel yarara dönük olan yüzü elbette yadsınamaz. Fakat kişisel tatmin alanına indirgenmesi kuşatıcı manalarından koparır.

- İlk orucunuzun sizin için anlamı neydi? O günü hatırlıyor musunuz, nasıl tamamlamıştınız?

Dua ile. Hamd ile. Gözyaşı ile.

- Bir Ramazan hatıranız?

Her seferinde Ramazana denk gelen en çarpıcı hatıralarımdan bazılarını sayayım: Eşim Semih Kaplanoğlu’nun bugüne dek çektiği beş filmimiz. İki ev taşımamız. İlk camiye gidişim. Hepsi Ramazan’lara rastladı.

- Ramazan ayına girildiğinde bazıları için ilginç bir biçimde Ramazan Eğlenceleri de gündeme geliyor. Ramazanla eğlence arasında nasıl bir bağ vardır sizce? Ya da var mıdır?

Teravih’den sonra ruhu dinlendirmek için muhabbet etmek, bazı ortak faaliyetlerde bulunmak, özellikle yaz aylarında sahuru beklerken eş dost birlikte olmak... Bunlar bugün havai fişek patlatarak, göbek atarak filan milletçe eğlendiğimiz yılbaşı şenlikleri gibi bir ‘kopma’ hali değil kuşkusuz. Nefsi terbiye etmek yerine nefsi böyle eğlencelerle kabartırsanız oruç tutmanızın bir anlamı kalmaz. Eski dönemlerdeki tabiri caizse ‘ruh eğlenceleri’nin bugün yeniden canlanması belki mümkün. Ama bugünün ruhunda dirilmeli bu zevk. Bunun için de önce buna uygun, bunu destekleyen bir gündelik hayat görgümüzün ve estetik-etik kültürümüzün oluşması gerek. Bu da usul usul olmakta diye ummak istiyorum. İki adım ileri bir adım geri de olsa.

- Elektriğin olmadığı zamanlarda ‘mahya’ muhteşem bir sanat eseri olarak arz-ı endam ederdi Ramazanlarda. Hatta kimi batılı entelektüeller, tanık oldukları bu sahneyi, “gökten yıldızları koparıp iki minare arasına dizmek’ şeklinde tasvir etmişler. Size bir mahya yazma imkânı verilseydi, ne yazmak isterdiniz?

“Edep nurdan bir taçtır”... Gelenekteki mahya örnekleri içinden bunu seçtim.

Star