Ergenekon'da tarafsız olanlar hangi tarafta?
Yazar Mehmet Ali Bulut, "Ergenekon'da tarafsız olmasını istediklerini" isteyenlere tepki gösterdi
Risale Haber-Haber Merkezi
Yazar Mehmet Ali Bulut, "Ergenekon'da tarafsız olmasını istediklerini" isteyenlere tepki gösterdi. "Beni tarafsız olmaya çağıranlar hangi taraftalar acaba?" diye soran Bulut, "Ya Hakk’a tarafsınız ya Batıl’a! Bu bir Âdem ile Şeytan kavgasıdır. Bu bir İbrahim ile Nemrut kavgasıdır. Bu bir Musa ile Firavun kavgasıdır. Ben ortadayım diyen, ortada telef olmuştur. İyilikten yana değilseniz, şer sizi kuşatır! Bîtaraf olamazsınız. Hakkı alkışlamaktan vazgeçtiniz mi haksızlık sizi kendine binek yapar" dedi.
Haber 7'deki yazısında, Ergenekon taraftarlarının müthiş çalıştığını belirten Bulut, "Bana kadar bile uzandılar ki “Bari sen tarafsız ol!” diye. Nasıl bir tarafsızlık istiyorsunuz bilmiyorum? Beni tarafsız olmaya çağıranlar hangi taraftalar acaba? Beyler, bu hayat insanı taraf olmadan rahat bırakmıyor. Ya Hakk’a tarafsınız ya Batıl’a! Bu bir Âdem ile Şeytan kavgasıdır. Bu bir İbrahim ile Nemrut kavgasıdır. Bu bir Musa ile Firavun kavgasıdır. Ben ortadayım diyen, ortada telef olmuştur. İyilikten yana değilseniz, şer sizi kuşatır! Bîtaraf olamazsınız. Hakkı alkışlamaktan vazgeçtiniz mi haksızlık sizi kendine binek yapar. Tarih bunu gösteriyor. Hangi ‘nemrut taraftarı’, ‘ibrahim’in yakılmasına hayır dedi! Hayır diyenler zaten ‘ibrahim’den yana olanlardı. Bu böyledir ve böyle devam edecektir!" şeklinde yazdı.
Geçmişten verdiği örnekler arasında Said Nursi'nin "sürüm sürüm süründüğünü" de hatırlatan Bulut, "zındıka komitesi"ne dikkat çekti:
"Dersim topa tutulurken, Mustafa Muğlalı masumları kurşuna dizerken, Said Nursi sürüm sürüm sürünürken, Nazım zindan zindan koştururken, Atsız, düşüncelerinden dolayı hapis odalarında bir tutam tütüne muhtaç bırakılırken hangi hangi adalet vardı? Hangi ‘çağdaş’ gazeteci sistemin karşısına dikilip ’haksızlık yapıyorsun, tarafsız ol’, diyebildi? (Çoğu gazeteci duvar ustasıdır. Önüne konan planı inşa eder. O hep sahnede olmaya, nan u nime kavuşmaya bakar!)
Bakın şu saydığım insanların dünya görüşleri farklıydı. Hatta birbirlerine hasımdılar. Hepsi de aynı dönemde zulme tanık oldular. Oysa sistem hiç birisine insaf etmedi. Hiçbiri de sistemi memnun edemedi. Çünkü müstebit cuntacıların efendisi olan saklı zındıka komitesi bu milletin işi değil. O Efendi, bu milletten de değil. Ne ise…
Artık haksızlığa tahammül edilmeyeceğini vurgulayan Bulut, yazısında şu görüşlere yer verdi.
"Biz dindarlar, ulus devlet ve onun dini olan laisizm adına bize yapılanlara artık tahammülümüz kalmadığını söylüyoruz ve diyoruz ki bu halin devamına hizmet eden her türlü yapılanma ve kurum artık ya değişmeli, ya ortadan kalkmalıdır!
Kalkar mı değişir mi bilmem tabii. Ama arzumuz bu ki, adalet-i mahza hakim olsun. Devlet kendi bekasını sürdürmek için, milleti ve milletin mukaddeslerini kurban etmeye son versin!
"İşte bu Ergenekon denilen meselelere de bu gözle bakıyorum. Birileri, bunun böyle olmadığına, yaşanmakta olanların sadece bir iktidar kavgası olduğuna ikna etsin, emin olun ki ben de tarafsız olacağım.
Çünkü biz dindarlar ve manevi değerleri konusunda muhafazakârlar diyoruz ki; bugüne kadarki siyasetlerinizden, yönetimlerinizden, keyfi muamelelerinizden çok çektik, artık yeter!
Elbette daha önce de böyle düşünenler ve diyenler çıktı. Ama her seferinde bir saklı irade ortaya çıkıp, onları susturdu, pusturdu.
"Sonunda millet durumu fark etti, oyunu yutmuyor artık! Yine aynı şeyler olsun istemiyor. Bugüne kadar sadece icraatlarını gördüğü o saklı iradenin (yani gizli cunta komitesinin) bu kere elini iş üstünde yakaladı. Onu bir daha bırakmak istemiyor. (Haa, onun bu iktidar döneminde ortaya çıkmasında, iktidarın rolü var mı yok mu onu tarih yazacak! Şimdi bizi, o eli yakalamışken, işi sonuna kadar götürüp o eli kontrol eden gövdeyi ve başı bulmak ilgilendiriyor…)
Siz can havliyle firavun sultasından kurtulmaya çalışan bir adama, tarafsız ol diyorsunuz. İbrahim ateşe atılırken, heyecanını bastır diyorsunuz. Olmaz be kardeşim olmaz! Yapamam!