Haber Türk'ten tokat gibi Said Nursi sorusu
TÜBA'ya Said Nursi tepkisi içinde en ilginç değerlendirme Haber Türk sitesinde yapıldı
Risale Haber-Haber Merkezi
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Yücel Kanbolat'ın Şerif Mardin için “Said-i Nursi üzerine çalıştı diye değil de, Said-i Nursi’yi fazla parlattığı" için üyeliğe kabul edilmediği açıklaması tepki çekmeye devam ediyor.
Bunlar içinde en ilginç değerlendirme Haber Türk sitesinde yapıldı. İsimsiz olarak yayınlanan yazıda TÜBA'ya yönelik şu soru soruldu: "Şerif Mardin 2007’de ‘mahalle baskısı’ndan bahsederken iyiydi de, Said-i Nursi’yi yazdığı için mi kötü oldu?"
İşte o yazı:
Bilimde Said-i Nursi kriteri
Bilim camiasında ideolojik ayrışımın yeni göstergesi Şerif Mardin’le ilgili “gerekçeli karar!”
Geçen yıl Mart ayında yaşanan bilim skandalını hatırlarsınız. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) yayımladığı Bilim ve Teknik Dergisi’nde Evrim Teorisi’nin sahibi Charles Darwin sansür edilmişti. Dergi yönetimi tarafından, UNESCO’nun 2009’u Darwin yılı ilan etmesi münasebetiyle kapağa konulan ve dosya yapılan Darwin, Kurum yöneticileri tarafından siyasi ve ideolojik gerekçelerle kapaktan çıkarılmıştı; hakkındaki 15 sayfayla birlikte…
Dün ortaya çıkan yeni bir haber, en az bunun kadar önemli bir bilim skandalına işaret ediyor…
Haberde, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Yücel Kanbolat, Prof. Şerif Mardin’in neden TÜBA üyeliğine kabul edilmediğini, “Bizde seçme süreci çok ağırdır. Kırk tane yerden incelenir. Şerif Hoca da belli kriterlere göre değerlendirildi. Sonra oylandı ama geçemedi” dedikten sonra şöyle açıklıyor:
“Şerif Mardin, Said-i Nursi üzerine çalıştı diye değil de, Said-i Nursi’yi fazla parlattı diye eleştirildi. Ben bilim insanı olarak her konuda çalışabilirim. Ama üzerinde çalıştığım kişinin sadece iyi yanlarını yazarsam bu bilim ahlâkına sığmaz. Şerif Bey bu konuda taraf gibi davrandı.”
Skandal, Prof. Mardin’in TÜBA üyeliğine kabul edilmemesi değil. Zira hiçbir kurum hiçbir kişiyi kabul etmek zorunda değil. O kişi sadece ülkesinin değil tüm dünyanın sayılı bilim adamlarından biri olsa da.
Burada TÜBA’nın ağırlıklı olarak pozitif bilimcilerden oluşması da etkili olmuş olabilir (Başkan Kanbolat çok önemli bir tıpçı). Zira pozitif bilimcilerin sosyal bilimcilere ve sosyal bilimlere pek de öyle bilimmiş gözüyle bakmadıkları yadsınamaz bir gerçek. Ama açıklanan sebep, pek öyle olduğunu söylemiyor bize.
Darwin’e TÜBİTAK’ta ne kadar ideolojik yaklaşılmışsa, Mardin’e TÜBA’da o kadar ideolojik yaklaşılmış; görünen bu.
Ve bu görüntü, bilime ne kadar sakat yaklaştığımızı da ortaya koyuyor.
Prof. Şerif Mardin’in söz konusu çalışması “Bediüzzaman Said Nursi Olayı / Modern Türkiye’de Din ve Toplumsal Değişim”in aslı 1989’da ABD’de yayımlandı ve İletişim Yayınları kitabı 1992’de Türkiye’de bastı. Mardin kitapta, Said-i Nursi’nin hayatıyla birlikte modern Türkiye’de dinin toplumsal etkilerini, ideoloji, bilinç ve modernizm olguları çerçevesinde anlatıyor.
Aslına bakarsanız kimse çıkıp da “şu kitap konuyu Mardin’in kitabından daha iyi ve daha bilimsel anlatıyor” diyemez ama zaten sorun bu da değil.
Kanbolat’ın açıklaması, sorunun bizzat Said-i Nursi gibi bir “dini” figürün ele alınması olduğunu ortaya koyuyor. Öyleyse şu soruyu sormak hakkımız:
Bilim adamının ahlâkı doğru bildiğini söylemek, TÜBA gibi kurumların görevi de bu çalışmalara destek olmak ve saygın bilim adamlarını onurlandırmak değil midir? Zaten 1993’te kurulan TÜBA’nın kuruluş amaçları arasında da bunlar var: Türkiye'de tüm bilim alanlarında; Araştırmaları, bilimci kişiliğini, araştırıcılığı özendirmek; bu alanlarda emeği geçenleri onurlandırmak, Türkiye’deki bilimcilerin ve araştırmacıların toplumsal statülerinin yükseltilmesi ve korunmasına çalışmak…
Bir soru daha: Şerif Mardin 2007’de ‘mahalle baskısı’ndan bahsederken iyiydi de, Said-i Nursi’yi yazdığı için mi kötü oldu?
Aslında sadece bilim adamlarının değil, her meslek grubunun görevi doğru bildiğini zaman, mekân ve koşul gözetmeden söylemektir ama bu ülkede gazetecilerin bile işleri gereği yaptıkları söyleşiler, haberler yüzünden başlarına gelmedik kalmadı; daha ne olsun?
Aslında, bilim camiasında yeni bir ideolojik ayrışmaya işaret eden, işi “benim bilimim – senin bilimin” noktasına getiren bu gerekçeler için, şimdiye kadar önemli ve özverili işlere imza atan TÜBA’dan bir özür gelse hiç fena olmaz.
Hoş, 83 yaşındaki bilim adamının “Beni TÜBA’ya almadılar” diye dertlendiği falan da yoktur; o şimdi sadece “kitabımı okumuşlar ama anlamamışlar” diye üzülüyordur.