Onlar hâlâ Mavi Marmarada'lar...

Onlar hâlâ Mavi Marmarada'lar...

Bugün İstanbul'a gelecek olan Mavi Marmara vesilesiyle gemide yolculuk yapan aktivistlere Mavi Marmara'dan sonrasını sorduk. Gördük ki onlar zihnen zaten Mavi Marmara'dalar.

Emeti Saruhan'ın haberi

Mavi Marmara ile Gazze yoluna çıkan aktivistlere yaşananlardan sonra hayatlarının nasıl değiştiğini sorduk. Aldığımız cevaplar birbirlerinin söylediklerini teyit ediyordu. Öncelikle hepsinin hayata bakışı değişmiş. Orada, Mavi Marmara'da, Gazze'de yaşananların gerçek, burada yaşadığımız hayatların ise sahte olduğunu hissettiklerini söylüyorlar. Kendileri burada olsa da zihinleri orada. Gazze için daha fazlasını yapmak istiyorlar ve bu gerçeğe birlikte tanıklık etmek aralarında büyük bir muhabbet oluşturmuş. Şimdi birbirlerini kardeş gibi hissediyorlar. Belki de hepsinin ortak hissiyatını Murat Akinan dillendiriyor: "Biz hala gemideyiz"

Dr. Işıl Öçal: Kızımla hapishane arkadaşı olduk

Dr. Işıl Öçal, kızı ve eşiyle birlikte gemideydi. Mavi Marmara'ya hem insani yardım hem de geminin belgeselini hazırlamak için binmişlerdi. Öçal bütün cihaz ve görüntülere el konulmasından dolayı maddi zarara uğradıklarını ancak manevi kazanımlarının çok olduğunu ifade ediyor: "Kızımla ilişkilerimiz çok farklı bir biçime dönüştü. O artık benim hem çocuğum, hem hapishane arkadaşım. Eskisinden daha candan ve samimi bir ilişkimiz var artık. Eşimle de aynı şekilde, birbirimize karşı daha şefkatli olduğumuzu hissediyorum. Bu olay; sadece bizim kişisel tarihlerimizin değil, Türkiye'nin hatta dünyanın milatlarından biri oldu. Biz ailece "iyi ki burdayız" dedik ve sonuna kadar "iyi ki ordaydık" diyeceğiz. Mavi Marmaradan döndükten sonra torunum oldu. Ve en önemlisi bizim kendisine anlatacağımız çok güzel bir hikayemiz var. Meryem Zeynep'in dedesi, babaannesi ve halası o gemide idi." Öçal gemideki herkesi çok özlediğini ve yeniden buluşacakları için çok mutlu olduklarını ifade ediyor "Mavi Marmara'ya Gazzelilerden çok bizim ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Evet silahlı baskına uğradık, arkadaşlarımızı yaraladılar, öldürdüler, işkence gördük, hapse girdik, uçağa binerken bile kimilerimizi öldüresiye dövdüler ama Mavi Marmara kazandı."

Sinan Albayrak: Ciddi bir kopuş yaşadım

Yaşamını Gazze'de sürdürmek üzere yola çıkan Oyuncu Sinan Albayrak, "Hepimizde hala tamamlanmamış bir duygu var. Gidemediğimiz halde Gazze'ye büyük bir özlem var." diyor. Albayrak döndükten sonra yaşamında meydana gelen değişimleri şöyle anlatıyor: "Ben gemiye binmeden önce her şeyimi dağıtmıştım. Her şeyimi satıp, bütün paramla çıktım yola. Gemide her şeyi kaybettik. Onun kaybına üzülmedim. Ama yaşamak için devam etmek durumunda kaldığım dünyaya, o sahte dünyaya tekrar döndüm. Yine oyunculuk yapıyorum. Yaşamak için, kiramı ödemek için para kazanmak zorundayım. Daha sınırlı yaşamaya başladım her şeyi. Tüketim şeklini daha sınırlı hale getirdim. Bir ara yeni bir cep telefonu çıkmış. 'Hadi ondan alayım bir tane' dedim. Aldıktan sonra öyle bir utandım ki. İnsanlar orada neler çekiyor. Döndükten sonra tekrar aynı şeyleri kazanma tutkusuna girdiğim için acı çekiyorum. Ciddi bir kopma etkisi oldu Mavi Marmara'nın bende. Telefon rehberimde olan insanlarla fazla iletişimim kalmadı." diyor. Albayrak gemidekilerle aralarında oluşan sevgiyi de şöyle anlatıyor: "Şimdi riyakar muhabbetleri yeniden yaşıyorum çünkü biz gemide her şeyi çok gerçek yaşamıştık. Aramızda çok güzel kardeşlikler kurduk. O duyguyu kaybetmemek için birbirimizi daha çok görme arzusu duyuyoruz. Gazze'ye duyduğum gitme ihtiyacı, bu kadar uzun süre ölümle burun buruna yaşayan insanların yalana ve riyaya ihtiyacının kalmaması, bundan tamamen arınmış olması. Çünkü yarını görecekleri belli değil. Onun için her şeyi gerçek yaşıyorlar. Biz bunu kendi dünyamızda yaşatabilsek keşke. Deprem sonrası olan duygu gibi. Çabuk unutuyoruz. Gemideki duyguyu da unutmaktan korkuyorum ve onu yaşatabilmek için ne gerekiyorsa yapıyorum. Bunu yaşamış insanlarla görüşmek arzusundayım."

Mustafa Afşar: Sahte değerlerden sıyrıldım

Baskın sırasında güvertede isrial askerleri ile karşı karşıya gelenlerden biri olan Mustafa Afşar, Mavi Marmara'dan sonra kendisini tanıyan insanların Filistin sorununu ve İsrail zülmünü daha da içselleştirdiğine tanık olmuş. "Çünkü artık doğrudan İsrail zulmüne ve kurşunlarına muhatap olan bir yakınları, bir komşuları ve arkadaşları vardı. Artık bu sadece Tv. ve gazetelerde okunan ve izlenen bir mesele değildi." diyor. Afşar iç dünyasındaki değişimleri de şöyle anlatıyor: "Bireysel olarak ölüme Allah için bu denli yaklaşmış olmam yaşamımı daha da anlamlı kıldı ve yaşamımda değerli sandığım bir çok şeyi sahte değerlerden sıyırarak beni gerçek değerlere kavuşturdu. Batman havalimanına indiğimde kahramanlar gibi karşılanmam omuzlarda taşınmam yalın bir gerçeği gösterdi bana... Filistin mücadelesinde oradaki her bir Filistinli Müslüman gerçek bir kahramandır. Ben ise geçici bir kaç günlük halini yaşamaktan öteye geçmemiştim. Şehadete cesaretle gidiyor olmam evet bir takdiri hak ediyor fakat bu her bir Müslümanın yapması gereken bir görev olduğu gerçeği, o takdiri de elimden alıyor. Ben her Müslümanın yapması gerekeni yapmıştım fazlasını değil... Benim üzerimden Filistin mücadelesinin yaşadığım kentte ve bölgede tekrar canlı bir hal alması ve insanların Filistinlilerin acısını yanı başlarında hissetmesi beni mutlu etti. Artık ben Filistinliydim bu kent de Filistindi."

Özlem Şahin Ermiş: Heryerde yalnızım

Baskın esnasında gemideki bayanlar arasında şiddete maruz kalan tek kişi olan Özlem Şahin Ermiş, Mavi Marmara'dan sonra yaptığı hiçbir şeyin kendine yeterli gelmediğini hep daha fazlasını yapması gerektiğini düşündüğünü söylüyor. "O insanların çok zorda olduklarını gördük. Artık yüzlerce insanın yanındayken bile yalnızım. Sürekli onları düşünüyorum, hayat tat vermiyor." Ermiş günlük hayatında da kendisine Mavi Marmara Gazisi diye davranıldığını, bu yüzden artık daha dikkatli davrandığını anlatıyor: "Normalde politikada da çok aktif biriyim. Mavi Marmara'yı kullanıyorlar imajı oluşmasın diye kendimi geri çektim." diyor.

Mevlüt Yurtseven: Dünyaya ait korkularım kalmadı

Gemide yaralılara müdahale eden Dr. Mevlüt Yurtseven Mavi Marmara'dan sonra günlük hayatının bereketlendiğini ve her şeyin yoluna girdiğini gördüğünü ifade ediyor. Yaşadıklarından sonra Yurtseven'in hayata bakışı değişmiş: "Mavi Marmara bizim hayatımız için de bir milat oldu. Gemide yaşadığımız o kadar şey içinde olmayan tek şey korkuydu. Artık dünyaya ait korkularım kalmadı. İnsan hakkındaki düşüncelerim de değişti. Çünkü insanın insana neler yapabileceğini gördüm." diyor. Dr. Mevlüt Yurtseven'in Mavi Marmara'dan sonra idrak ettiği iki şey daha var: Biri aynı gemide olmanın gerçek anlamda ne demek olduğu, diğeri ise yiğitliğin kadın ya da erkek bedenlerinde saklanmadığı.

Dr. Ercan Kayrak: Ambargo delindi

Baskın esnasında şehit olan Furkan Doğan'ın İsrail askerleri tarafından tekmelendiğine şahit olan Dr. Ercan Kayrak, döndükten sonra uzun süre olayın şokunu üzerinden atamadığını anlatıyor. "Döndükten sonra İsrail'in adını her duyduğumda tepki verdim. Barışçıl bir insan olmama rağmen İsrail'e kin duymaya başladım. Şu anda ferdi olarak İsrail'e karşı yapabileceğim bir şey yok. Haksızlığa uğradık, sadece bebeklere mama götürüyordum ben. Amacımız ambargoyu delmekti. Bunda başarılı olmadık da denemez." diyor.

Geminin gelmesi psikolojimizi rahatlatacak

Gemiye kızıyla birlikte binen ve kendisine emanet edilen İsrailli ağlayan komandoya sarılarak koruyan Murat Akinan, Mavi Marmara'dan sonra hayata bakışının çok daha farklılaştığını söylüyor. Akinan, "Her günüm şehitlerle olan anılarımla geçti. Bir süre hayata adapte olmakta zorlandım. Şimdi Mavi Marmara ile ilgili haberleri duyduğumda direkt oraya kilitleniyorum. Aslında biz hâlâ gemideyiz. Gemiyi yaşıyoruz. Mavi Marmara'nın İstanbul'a dönmesi bizi rahatlatacak." diyor.

Yeni Şafak