Said Nursi bu çavuşa benzeyin demişti
Bediüzzaman Said Nursi’nin Barla’ya sürgün edildiğinde ilk talebeleri arasında yer alıyordu
Ömer Özcan’ın haberi:
Bediüzzaman Said Nursi’nin Barla’ya sürgün edildiğinde ilk talebeleri arasında yer alan merhum Marangoz Mustafa Çavuş’u vefatının 71. yılında rahmetle anıyoruz.
Bediüzzaman Said Nursi, ona bir mektubunda “Barlalı Marangoz Mustafa Çavuş” şeklinde hitap etmektedir. Böylece bir tek ibare içinde adı, memleketi, mesleği ve askerlik durumu zikredilmiş olmaktadır. Risale-i Nur’da ismi çokça geçen merhum ağabeyimizin soyadı Güvenç’tir.
Mustafa Çavuş, 1883 Barla doğumlu olup 2 Şubat 1940 tarihinde yine Barla’da vefat etmiştir. Mezarı Barla Kabristanındadır. Şamlı Hafız Tevfik ile ayakucu- başucu şeklinde komşudur. Vefat ettiğinde Hz. Üstad Kastamonu’da idi.
Bediüzzaman Hazretlerinin Barla’ya sürgün olarak gönderildiği 1927 yılında, ona sahip çıkıp kol-kanat geren üç-beş kişiden birisidir Mustafa Güvenç. Said Nursi Hazretleri bir mektubunda bu sıddıkları şöyle ifade etmektedir:
“Ben hem garib, hem misafirim. Benim istirahatımı temin etmek köyün borcu idi. Bu köy namına Cenab-ı Hak onu (Sıddık Süleyman) ve Mustafa Çavuş'u ve Muhacir Hâfız Ahmed'i ve Abdullah Çavuş'u bana ihsan etti. Ben de Cenab-ı Hakk'a şükrediyorum. Bunlar bana yüzer dost kadar kıymetdar göründüler, vatanımı bana unutturdular. Gurbet ve misafirlik elemini bana çektirmediler.” (Barla L. 200)
Bediüzzaman hazretlerinin Barla’daki ikametgâhının önündeki ulu çınar ağacının üzerindeki köşk ve köşke çıkılan merdiven merhum Marangoz Mustafa Çavuş tarafından yapılmıştır.
Hz. Üstad, bilvesile başka bir mektubunda Barla’da kendisine en yakın hissettiği talebelerini saymaktadır. Bunlardan birisi de Mustafa Çavuştur. Şöyle diyor Üstad:
“Kalben rahatsızlığım dolayısıyla, Kurban Bayramına kadar Süleyman Efendi, Şamlı Hâfız Tevfik, Abdullah Çavuş ve Mustafa Çavuş'tan başka kimseyi kabul etmiyorum. Affedersiniz gücenmeyiniz. Said Nursî” (Barla L. 258)
Onuncu Lem’a Şefkat Tokatları Risalesinde de Mustafa Çavuş’un tokadı anlatılırken, onun bir hizmeti de –dolayısıyla- şu şekilde ortaya çıkmaktadır:
“Mustafa Çavuş (R.H.) sekiz senedir bizim hususî küçük câmie, hem sobasına, hem gazyağına, hem kibritine kadar hizmet ediyordu. Hattâ gazyağını ve kibritini sekiz senedir kendi kesesinden sarfettiğini sonra öğrendik. Cemaate, hususan Cuma gecelerinde gayet zarurî bir iş olmayınca geri kalmıyordu. (…) ” (Lem’alar 46)
Risale-i Nur’da Mustafa Çavuş’un adı çok geçmektedir. Çünkü sadakatte, fedakârlıkta, vefada örnek bir insandır. Hz. Üstad, anne babaya hürmet noktasında da onu örnek göstermekte, ona benzemeyi tavsiye etmektedir. Mektubat’ta Şöyle diyor Üstad:
“Âhiret kardeşlerimden Mustafa Çavuş isminde bir zât vardı. Dininde, dünyasında muvaffakıyetli görüyordum. Sırrını bilmezdim. Sonra anladım ki, o muvaffakıyetin sebebi: O zât ise, ihtiyar peder ve vâlidelerinin haklarını anlamış ve o hukuka tam riayet etmiş ve onların yüzünden rahat ve rahmet bulmuş. İnşâallah âhiretini de tamir etmiş. Bahtiyar olmak isteyen ona benzemeli.” (Mektubat 261)
Ruhuna binler Fatiha…