Utanma duygusu ve biri bizi izliyor
Kişi, kendisini ahirette Allah huzurunda mahcup olacağı hal ve davranışlardan uzak durmalıdır
Ali İhsan Er'in yazısı:
Ahiret huzurunun anahtarı
Kişi, kendisini ahirette Allah huzurunda mahcup olacağı hal ve davranışlardan uzak durmalıdır.
Özellikle de gençler buna dikkat etmeli, iffetli yaşamalı, mahremiyet sınırlarını aşmamalı ve gençliğin verdiği heyecanla daha sonra utanıp pişman olacakları işleri yapmamalıdırlar.
Hayâ sahibi ol, iffetli yaşa
Utanma ve sıkılma anlamlarına da gelen hayâ, İslam ahlakında çok önemli bir yer tutmaktadır. Hayâ sahibi bir insanı, kötü bir işten caydırmak için, ona "Utanmıyor musun?" demek yeterlidir. Büyüklerimiz, "İnsandan utanmayan, Allah'tan da utanmaz" demişlerdir.
Utanma duygusu taşıyan bir kimse, sadece insanların gördüğü yerde değil, insanların görmediği yerde de kötülükten kaçınan kimsedir. Böyle kimselerin ruh sağlıkları yerinde ve vicdanları da rahattır. Onları daima güler yüzlü, mütevazı ve güvenilir insanlar olarak görürsünüz.
Sahabeden Hz. Kurre b. İyas anlatıyor: Resûlullah ile beraberdik. Yanında hayâdan söz edildi. "Ya Resûlallah; hayâ dinden midir?" diye sordular. Peygamber (s.a.s.)'in cevabı şöyle oldu: "Hayâ, dinin tamamıdır. Şüphesiz hayâ, haramdan uzak durmak, diline sahip olmak ve iffet imandandır. Bunlar âhiretle ilgili sevabı artırır, dünyalığı ise azaltır. Ama âhirette artırdıkları, dünyada azalttıklarından daha fazladır." (Darimi, Mukaddime, 43)
BİRİ BİZİ İZLİYOR!
İnsan, hayâ duygusunu en fazla birileri tarafından görüldüğünü bildiği anlarda yaşar. Mesela tek başımıza kaldığımız zamanlarda yaptığımız bazı fiilleri, birisi tarafından izlenildiğini bildiğimiz anlarda yapamayız. Esasen bu duygu bizi çoğu zaman günah işlemekten, çirkin işleri yapmaktan alıkoyar. Tabi bu kişinin hayâ duygusunun seviyesiyle doğru orantılıdır. O yüzden büyüklerimiz, "Kişi, hayâsızlığı ölçüsünde aleni günah işler, hayâsı ölçüsünde aleni günah işlemekten utanır" demişlerdir.
Şimdi sözün burasında şu can alıcı soruyu kendimize soralım: İnsan, tek başına kaldığı durumlarda gerçekten yalnız mıdır? Elbette yalnız değildir. Allah vardır, O'nun insanların yapıp ettiklerini kaydeden görevli melekleri vardır. Yani, aslında biri veya birileri an be an insanı gözetlemektedir. İşte bu duygu ve düşünceye sahip bir insan, yalnız iken de yalnız olmadığının şuuruna varır. İnsanların yanında hayâ edip yapmaya utandığı fiillerden, Semî (her şeyi işiten), Basîr (her şeyi gören) ve Habîr (her şeyden haberdar olan) Rabbinin huzurunda ve melekler de yanı başında iken çok daha fazla utanır.
BİR HAYÂ ABİDESİ HZ. OSMAN
O yüzden hayâ sahibi olmak isteyen bir mümin, bu duygu ve düşünceyi kafasından bir an olsun çıkarmamalıdır. Sahabenin büyüklerinden Hz. Osman'ı hayâ noktasında zirveye çıkaran da bu duygu değil midir? Hz. Osman'ın en belirgin özelliklerinden biri, hiç şüphesiz hayâsı ve edebi idi. Onun bu özelliğini anlatırken Hz. Aişe annemiz şu ibretli hâdiseyi nakleder:
"Allah Rasulü bir gün benim evimde, üzerine bir örtü çekmişti ve iki oyluğu (veya iki bacağı) açık olarak istirahat ediyordu. O sırada Hz. Ebû Bekir geldi ve içeriye girmek için izin istedi. Resulullah tavrında hiçbir değişiklik yapmadan ona içeri girmesi için izin verdi. O halde sohbet ettiler. Daha sonra Hz. Ömer geldi. Ona da aynı şekilde hâlini değiştirmeksizin izin verdi. Onunla da aynı hâl üzere sohbet ettiler. Ondan sonra da Hz. Osman geldi, içeri girmek için izin istedi. Bu defa Resulullah hemen doğruldu ve toparlandı.
Ben bunun hikmetini öğrenmek için dedim ki: "Ey Allah'ın Resûlü! Ebû Bekir ve Ömer için toparlanmadığınız hâlde, Osman'a toparlandınız, hâlinizi değiştirdiniz ve elbisenizi düzelttiniz. Hikmeti nedir?" Resulullah Efendimiz şöyle buyurdular: "Osman gerçekten çok hayâlı bir kimsedir. Kendisinden meleklerin bile hayâ ettiği bir kimseden, ben hayâ etmeyeyim mi?"
Hz. Osman hayâsıyla sahabiler arasında sivrilip ön plana çıkmıştır. Hz. Osman'ın bu hayâ hali, günümüz insanı için de elbette ahiret adına bir kurtuluş akçesidir. Mümin, kendisini ahirette Cenab-ı Hak huzurunda utanacağı, mahcup olacağı hal ve davranışlardan, ortamlardan uzak durmalıdır. Özellikle de gençler buna dikkat etmeli, iffetli yaşamalı, mahremiyet sınırlarını aşmamalı ve gençliğin verdiği heyecanla daha sonra utanacakları, pişman olacakları işleri yapmamalıdırlar.
Bugün