Normali yapmazsak ne olur?

Normale ilişkin değerlendirmemi yazının sonuna bırakıp bir haberi özetleyeceğim. 

25 Kasım Cuma günkü Zaman gazetesinde çok ilginç bir haber yer aldı.

Haberin içeriğinin öyle ahım şahım bir ilginçliği olmayabilir, hatta yok da diyebilirsiniz.

Haberin ilginçliği başlığa taşıdığım meseleden, yani normalin yapılmamasından kaynaklanan anormalliklerden kaynaklanıyor.

Haberin başlığı şöyle: “I. Ordu Başsavcısından itiraf: Bilirkişi yazdığı rapor yüzünden tayin edildi.”

İnternetten aktardığım haber aynen şöyle devam ediyor:

“Balyoz darbe planı soruşturması kapsamında kabul edilen üçüncü iddianamede, askerler tarafından hazırlanan bilirkişi raporları arasındaki çelişkiye dikkat çekiliyor. ‘Balyoz’un bir darbe planı olduğu aktarılan ilk raporu yazan Binbaşı Ahmet Erdoğan’ın sürgün edildiği aktarılıyor. 1. Ordu Başsavcısı Albay Bülent Münger de Erdoğan’ın raporun ardından ‘tayin’ edildiğini itiraf ediyor.”

Haberi daha fazla deşmenin anlamı olmayabilir, içeriği zaten malum, bilmeyenler de anlamıştır.

Çok önemli iddialara konu olan Balyoz darbe planı hakkında askerler bilirkişi raporları hazırlıyorlar, farklı askeri kişiler tarafından hazırlanmış bu raporlar büyük ölçüde çelişiyorlar.

Sıradan biri de değil, I. Ordu Başsavcısı Albay Sayın Bülent Münger konuya ilişkin ilk raporu hazırlayan Binbaşı Ahmet Erdoğan’ın hazırlamış olduğu raporun içeriği nedeniyle tayin edildiğini söylüyor.

Zaman gazetesinin bu internet haberinden, Sayın Başsavcı’nın açıklamalarından bendeniz iki sonuç çıkarıyorum.

Birincisi, getirdiğimiz tüm şahsi ya da kurumsal eleştirilere rağmen askeri yargının içinde hukuk kavramına saygılı, devletin, TSK’nın çıkarlarını hukukun önünde görmeyen, TSK’nın kurumsal çıkarları mı, hukuk mu gibi bir soruya tereddütsüz hukukun genel, evrensel ilkeleri diyebilecek gerçek hukukçuların varlığı.

Tüm olumsuz anayasal, yasal yapılanmaya rağmen böyle hukukçuların varlığı bu çorak ortamda insanı umutlandırıyor.

Ancak, ikinci gündeme getireceğim konu muhtemelen çok daha önemli.

Bir hukuk sistemi içinde bireyler, hukukçular, hakimler, savcılar hiç kuşkusuz çok önemli, gereğinde kişisel çabalarıyla olumsuzlukları tersine çevirebiliyorlar, insanı umutlandırıyorlar ama muhtemelen daha önemli olan sistemin bizzat kendisinin yapısal anlamda, bireysel çıkışlara, kahramanlıklara ihtiyaç duymaksızın hukuk anlamında etkin işleyebilmesi.

Ülkemizde çift başlı yargının varlığı, 1982 Kenan Evren Anayasası’nın 145, 156, 157. maddelerinin hala mevcudiyeti Balyoz soruşturması sırasında karşımıza çıkan, yukarıdaki haberde en genel hatlarıyla özetlenen hukuk komedilerinin temel nedeni.

Bu traji-komik durumdan kurtulmak için bir-iki düzgün hukukçunun çıkışlarına bel bağlamak çok saçma ve saçma olduğu kadar da Türkiye için hüzünlü.

Yapılması gereken, bir rapor hazırladığı için bir binbaşının tayini ile sonuçlanan durumu engellemek için anayasal, yasal mevzuatı kökten değiştirmek, çift başlı yargıya son vermek olmalı.

Bu aşamada da çok önemli bir noktayı hatırlatmak istiyorum; 12 Eylül referandumunda, bizlerin tüm olanaklarımızla “yetmez ama evet” diye destek verdiğimiz referandumda 1982 Evren Anayasası’nın askeri yargıya ilişkin bazı maddelerinde, işin özüne dokunmaksızın değişiklikler yapıldı ama bu değişikliklerin hayata geçmesi için gerekli yasalar hala çıkmadı.

HSYK ile ilgili değişikliğin gerektirdiği kanunlar hemen çıkarıldı ama askeri yargıya ilişkin kanunlardan hiç ses yok.

Bu nasıl bir iştir, birileri, başta Adalet Bakanımız, bizleri bir aydınlatsa çok iyi olur diye düşünüyorum.

Yoksa, hiç ihtimal vermiyorum, vermek istemiyorum, 12 Eylül’de askeri yargıyla ilgili yapılan bu değişiklikler bir göz bağcılığı mı idiler?

Normali ertelemenin, yapmamanın maliyeti her zaman çok ağır oluyor.

Star

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.