Norşin Medresesi ve Bediüzzaman Said-i Nursi

Öğr. Gör. Nevzat Eminoğlu’nun yazısı

(Muş Alparslan Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kürt Dili ve Edebiyatı-Hukuk Öğretim Görevlisi,  [email protected])

Birkaç gün önce vefat eden Norşin Medresesi şeyhi Nurettin Mutlu, Müslüman Kürt toplumunda tarihi öneme sahip bir ilim ve eğitim geleneğinin mümessillerinden biriydi. Bu vesile Norşin Medresesinin bağlı bulunduğu bu geleneğin tarihi arka planını değerlendirerek bu medresede eğitim almış Üstad Bediüzzaman’ın bu konudaki değerlendirmeleri üzerinde durmak istiyorum.

“Norşîn” ya da “Norşîna Mala Seyda” ismi çocukluğumuzdan beri büyüklerimizden duyduğumuz ve bölgede saygı ile muhabbetle telaffuz edilen bir isimdi. Bizler, eski Türkiye zihniyetine dayalı resmi eğitimin bölge kültürünü ötekileştiren-öcüleştiren anlayışının ve buna muhalif olarak bölgede gelişen hareketlerin kendi toplumuna/tarihine yabancılaşmış, oryantalist bir modernizme dayanan yaklaşımının kısa süreli etkisini atlattıktan sonra, Norşin’in temsil ettiği tarihsel arka planın bölge insanının inancının, kimliğinin ve kültürünün mayalandığı merkezler olduğunu anladık. Çünkü Kürtlerin İslam’ı gönüllü[1] olarak kabul etmeleri ile coğrafyalarında vücut bulan bu eğitim kurumları, siyasal, ilmi ve edebi gelişimlerinin ve atılımlarının temel dayanağı olmuştur.

1850’li yıllarda II. Mahmut döneminde Osmanlı yönetimi batının etkisiyle merkeziyetçi politikalar sonucu tarihsel Kürt-Osmanlı ittifakını bozarak yerel Prensliklerini ortadan kaldırınca temel eğitim kurumları olan bu medreseler sahipsiz kaldı. Bölgenin yerel otoritelerine başkentlik yapmış şehirlerdeki her biri bir üniversite kampüsü alanına sahip bu medreseler, mesela Bitlis’teki İhlasiye, Şerefiye Medreseleri, Müküs’teki Mir Hasan-i Veli Medresesi, Cizre’deki Medresa Sor gibi onlarca medrese muattal ve işlevsiz kaldı. Harabeye dönen bu şehirlerdeki aristokrat aileler ve alimler can havliyle köylere kaçtılar.

Kürt medreseleri denilen bu medreselerinin serencamı üç döneme ayrılmaktadır: Birinci dönem, büyük sultanlarının İslam beldelerinde kurduğu medreseler. İkinci dönem, yerel Mirlerin/prenslerin daha çok kendi başkent şehirlerinde kurduğu medreseler. Üçüncü dönem ise mirlerin 1850’lerde ortadan kaldırılmasıyla toplumun kendi imkanları ve ulema öncülüğünde daha çok köylerde kurduğu Tasavvuf/Şeyh medreseleri. Norşin medresesi üçündü dönem medreselerindendir.[2]

Norşin medresesinin kurucusu Seyda lakaplı Şeyh Abdurrahman-i Tağî 19. yüzyılın sonlarında Hizan-Gayda’dan Norşin’e geçer. Norşin medresesi de diğer bölge medreseleri gibi talebe yetiştirip icazetname/diploma verdiği mezunlarının bölgedeki köy ve beldelere imam olarak tayinini organize ettiği gibi bölgedeki fertler ve topluluklar/aşiretler arası sorunlara hukuki çözümler sunan bir merci rolünü de icra etmektedirler. Başkaca sosyal görevler de ifa eder.

Muş ile Bulanık arasındaki Murat Nehri üzerinde 20. yüzyılın başlarında yapılmış olup son dönemlere kadar ayakta kalmış ve Kürtçede “Pira Mala Seyda” denilen bir köprü vardı. Yani Seydagiller Köprüsü. Bu köprü Seyda ailesinin öncülüğünde yapılmıştı ki devlet bile o dönemde bunu yapamamıştır. Yine Osmanlı ordusunun dağılmış olduğu birinci dünya savaşında Rus işgalinin başlaması ile Mala Seyda, bölge halkını organize ederek Ruslara aman vermezler. Kürt Gönüllü Süvari Alayının Bitlis cephesi komutanı olan Bediüzzaman Said-i Nursi Bitlis’te Ruslara esir düşer. Muş cephesi komutanı Seyda’nın oğlu Şeyh M.Said ise Muş’ta şehit olur.

Norşin medresesinde eğitim almış Bediüzzaman Said-i Nursi bölgedeki ilmi faaliyetlerin görkemini bir hatırasında söyle anlatır: “Hem o nahiyemiz olan Hizan kazasına tabi İsparit’te birdenbire meşhur Seyda namında Şeyh Abdurrahmani Taği’nin himmeti ile o kadar çok talebe ve hocalar ve alimler çıktılar ki, bütün Kürdistan onlarla iftihar eder bir şekil aldığı zaman, içlerinde münazara-i ilmiye ve pek büyük bir himmetle ve pek geniş bir daire-i ilim ve tarikat için de öyle bir vaziyet hissediyordum ki güya yeryüzünü fethedecek bu hocalardır.”[3]

Üstad Nursi, bir eserinde İslam düşüncesinin esası ile Avrupa merkezli modernist düşünceyi karşılaştırırken Norşin medresesini İslam medeniyetinin yetiştirdiği insan cevherine örnek gösterir: “Hayalin ile Nurşin köyündeki Seyda hazretlerinin meclisine git. Ve o zatın sohbet-i kudsiyesi ile orada izhar edilen İslâm medeniyetine bak! Fukara elbisesinde sultanlar ve insan suretinde melekler göreceksin. Sonra bu hakikatı müvazene etmek üzere Paris’e git. En büyük localarına gir, bak! İnsan elbisesinde akrepler ve beşer suretinde ifritler göreceksin”[4] der.

Nursi’nin, 20.yüzyılın başında Kürt toplumu adına Osmanlı payitahtına gelerek bölgede eğitimin yaygınlaştırılması, modern mekteplerin açılması için padişaha dilekçe verip Kürtçe, Türkçe ve Arapça eğitim ön gören, dini ilimlerin yanında modern fenlerin de öğretildiği bir üniversite fikrine dayalı Medreset’üz-Zehra projesi de bu medreselerin modernizasyonunu sağlamaya dönük bir çabadır. Çünkü ona göre Kürdistan eğitimsizlikle öldürülmek istenmektedir. Ne var ki bu çabalar, II Abdülhamit döneminde tımarhane ve hapishaneden başka bir karşılık bulmamıştır.[5]

Üstad Nursî’nin bu medrese ile ilgili takdirkar değerlendirmelerini düşündükçe medresede okumadığıma hep hayıflanırdım. Yaşıma başıma bakmadan bir gün Norşin medresesinden ders almayı hep hayal ederdim. İki yıl önce bu hayalimi gerçekleştirdim şükür. Bingöl Üniversitesinde doktora dersi aldığım dönemde hafta içi Bingöl’e, hafta sonu da Norşin’e giderek özellikle Medreselerde okutulan Kürtçe Cümle bilgisi/Sentaks ve Kürtçe Kelime Bilgisi/Morfoloji konularını içeren Kürtçe ders kitapları olan Züruf ve Serfa Kurmancî gibi kitapları ders almak istiyordum. Saygıdeğer dostum Seydayê Mela Metin Erten Şeyh Nureddin’in medresesinde Müderris idi. Sağ olsun kendisinden ders aldım. Bitirdiğim kitap için medreselerde adet olduğu üzere kitap bitirme/başlama tatlısı/şekeri ikramı olan “Meftihane”mizi de dağıttık şükür. Arada bir Şeyh Nureddin’in misafirleri kabul ettiği “Divanhane”sine de katılma imkanı buluyordum. Bazen aldığımız dersleri soruyordu ve adeta sınava tabi tutuyordu.

Şeyh Nureddin’in konumu bir üniversitedeki Rektör statüsünde idi. Müderrisler de kendi alanlarında profesör ve doçent konumuna sahipti. Bu medreselerde okuyup mezun olan her öğrencinin üniversitelerin İlahiyat Fakülteleri ve Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümleri derecesinde teolojik birikim ve edebiyat yetkinliği elde ettiklerini gördüm. Eskide bu medreselerden mezun olanlar dışarıdan formalite bir İmam Hatip diploması alarak İlahiyat mezunları ile müftülük sınavlarına girerek rahatlıkla müftü oluyorlardı.

Bir gün yine Şeyh Nureddin’in “Diwanhane”sindeyiz. Şeyh, Osmanlıca bir yazı bana uzatarak “Newzet xoce tu telebeyê Ustad Mela Seîd û Mela İzzeddin î. Dikarî vê mektuba ustad ku ji medreseya me ra şandiye, bixwîne. Yani “Nevzat Hoca Sen Üstad Molla Said ve Molla İzzeddin (Yıldırım)’ın talebesisin. Üstad’ın medresemize gönderdiği bu mektubu okur musun?” dedi. Mektubu hazır cemaate sesli olarak okudum. Daha sonra latinize ettiğim ve sanırım şimdiye kadar yayınlanmamış olan Üstadın bu mektubunu Şeyh Nureddin ve Üstadımızın ruhlarına bir rahmet duası niyetiyle paylaşıyorum:

“Pek Muhterem ve Mübarek Sadreddin Efendi Hazretleri (Norşin’in Müderrislerinden Sadrettin Yüksel), Aziz Kardaşımız!

Bu hafta içerisinde üstadımız allame Said-i Nursi’nin yanında idik. Çok defa sizden ve Said’ten (Şehit düşen Seyda’nın oğlu) ve Hazreti Seydanın medresesinden bahsederek tahsin ettiler. Size selamlarını tam zamanında ulaştıramayacağım için mektup ile arz ediyorum. Hazreti Üstad diyordu ki:

“Ben o mübarek medresenin talebesiyim. Hazreti Seyda son nefesini verdiği anda talebe-i ulumun ruhunu kabzeden meleği istemesi ve aynen Risale-i Nur mesleğinin bir nevinde hareket etmesi acib bir temayüzü vardır. Bugün hem Anadolu’da hem alem-i İslam’da çok geniş bir dairede envar-i imaniyeyi neşreden ve talebe-i ulumun kıymetini ilan eden ve Kur’an hakikatlerini ders veren Risale-i Nur o medresenin de mahsulü olması cihetiyle umum alem-i İslam’daki büyük hayr-i azimden ve neşr-i hakikat-i imaniyeden büyük hisseleri vardır. Şark onlarındır. Ben her sabah o medresenin üstadlarını, talebelerini, Şeyh Masum’u ve Sadreddin’i dualarımda ve hususi kazançlarımda hissedar ediyorum.”

Arabi Mesnevi-yi Nuriye’de Hubab risalesinde medeni mümin ile medeni kafirin müvazenelerine dair mühim bir bahisde medeni mümine misal ve nümuneyi Norşin medresesinden aldıklarını ve o parçayı size okumaklığımı, şark alimleri içerisinden sizin çıktığınızı ve Cenab-i Hakka şükür ettiğini” söylediler ve size söylemekliğimi ve bunları aynen Norşin’e bildirmenizi bana ihtar ettiler. Ben de size arz ediyorum. Hem inşallah o medreseler kendi öz malları olan Risale-i Nurları tam elde ederek, medar-i iftihar hizmet-i diniyelerinde muvaffakiyetler dileriz, sizlerin umumen ellerinden öperiz.” El Baki Hüve’l Baki. Kusurlu Mustafa Sungur(r.)

mektup1-003.jpgmektup2-002.jpg

[1]  Gönüllü diyorum zira eskiden beri Kürtlerin yakın komşuları olan Hıristiyan, Ermeni ve Süryanilerin dinlerini günümüze kadar- en azından ırkçı-Batıcı bir ideoloji sahibi İttihat ve Terakki yönetiminin bu farklı inançlara karşı uyguladığı tehcir politikası öncesine kadar- sürdürmeleri de bu tarihi kayıtların doğruluğunu göstermektedir. Zira eğer Kürtler İslam dinini kabul etmek istemeseydiler, yanı başlarındaki gayrimüslim topluluklar gibi pekâlâ eski inançlarını sürdürebilirlerdi. Zorla Müslüman olma durumu söz konusu olmuş olsa idi, o halde iç içe yaşadıkları gayr-i Müslim toplulukların da böyle bir akıbete uğraması gerekirdi.

[2]  Abdulkadir Yıldırım, Kürt Medreseleri ve Alimleri, Avesta Yayınları, İstanbul 2017, s.78 

[3] B.Said-i Nursi, Emirdağ Lahikası, Zehra Yayıncılık, İstanbul 2010, s. 35

[4] B.Said-i Nursi, Mesnevî-i Nuriye, Envar Neşriyat, İstanbul 2009, s. 3. 

[5] B.Said-i Nursi, Asar-i Bediiyye, Envar Neşriyat, İstanbul 2009, s. 414.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
11 Yorum