Nur Talebesi kime denir?
Günün Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
Âhiret kardeşlerime mühim bir ihtar
İki maddedir.
Birincisi: Risale-i Nur’a intisap eden zâtın en ehemmiyetli vazifesi,
onu yazmak
ve yazdırmaktır
ve intişarına yardım etmektir.
Onu yazan veya yazdıran, “Risale-i Nur talebesi” ünvanını alır.
Ve o ünvan altında, her yirmi dört saatte benim lisanımla belki yüz defa, bazan daha ziyade hayırlı dualarımda ve mânevî kazançlarımda hissedar olmakla beraber, benim gibi dua eden kıymettar binler kardeşlerin ve Risale-i Nur talebelerinin dualarına ve kazançlarına dahi hissedar olur.
Hem, dört vecihle dört nevi ibadet-i makbule hükmünde bulunan kitabetinde,
hem imanını kuvvetlendirmek,
hem başkalarının imanlarını tehlikeden kurtarmasına çalışmak,
hem hadisin hükmüyle, bir saat tefekkür bazan bir sene kadar bir ibadet hükmüne geçen tefekkür-ü imanîyi elde etmek ve ettirmek,
hem hüsn ü hattı olmayan ve vaziyeti çok ağır bulunan Üstadına yardım etmekle hasenatına iştirak etmek gibi çok fâideleri elde edebilir.
Ben kasemle temin ederim ki, bir küçük risaleyi kendine bilerek yazan adam, bana büyük bir hediye hükmüne geçer; belki herbir sahifesi bir okka şeker kadar beni memnun eder.
İkinci madde: Maatteessüf, Risale-i Nur’un, imansız ve emansız cin ve insî düşmanları onun çelik gibi metin kalelerine ve elmas kılıç gibi kuvvetli hüccetlerine mukabele edemediklerinden çok gizli desiseler ve hafî vasıtalarla, haberleri olmadan yazanların şevklerini kırmak ve fütur vermek ve yazıdan vazgeçirmek cihetinde şeytancasına hücum edip darbe vuruyorlar. Hususan burada ihtiyaç pek çok ve yazıcılar çok az ve düşmanlar çok dikkatli, kısmen talebeler mukavemetsiz olduğundan, bu memleketi o Nurlardan bir derece mahrum ediyor.
Benimle hakikat meşrebinde sohbet etmek ve görüşmek isteyen adam hangi risaleyi açsa, benimle değil, hâdim-i Kur’ân olan Üstadıyla görüşür ve hakaik-i imaniyeden zevkle bir ders alabilir. (Kastamonu L. 18)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
Âhiret : öteki dünya; öldükten sonraki sonsuz hayat
Cihet : yön, taraf
Cin Ve İnsî : cin ve insanlardan olan
Desise : hile, aldatma
Ehemmiyetli : önemli
Emansız : merhametsiz, müsaadesiz
Fütur : usanç, gevşeklik
Hâdim-i Kur’ân : Kur’ân hizmetçisi
Hadis : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranış
Hafî : gizli, saklı
Hakaik-i İmaniye : iman hakikatleri
Hakikat : gerçek, doğru
Hasenat : güzellikler, iyilikler
Hissedar : pay sahibi
Hususan : bilhassa, özellikle
Hüccet : güçlü delil
Hüsn-ü Hat : güzel yazı
İbadet-i Makbule : makbul olan ibadet
İhtar : hatırlatma
İntisap : bağlanma, mensup olma
İntişar : yayılma
İştirak Etmek : ortak olmak, katılmak
Kasem : yemin
Kıymettar : kıymetli, değerli
Kitabet : yazım
Lisan : dil
Maatteessüf : üzülerek, ne yazık ki
Meşreb : hareket tarzı, metod
Mukabele Etme : karşılık verme
Mukavemet : direnç, dayanak
Nevi : tür
Okka : şimdiki 1282 grama denk gelen eski bir ağırlık ölçüsü
Risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un bölümlerinden her birisi
Şevk : çok istek ve arzu, coşku
Tefekkür : Allah’ı tanımayı sonuç verecek şekilde varlıklar üzerinde düşünme
Tefekkür-ü İmanî : imana ait meselelerin düşünülmesi, tefekkür edilmesi
Temin Etme : sağlama
Vecih : yön, biçim
Ziyade : çok, fazla