Risale Haber-Haber Merkezi

Sene 1967. İzmir Ayrancılar’da bir büst kirletme olayından dolayı, nur talebelerine iftira atıp, bizi Buca Cezaevine koydular. Orada güzel hizmetler oldu. Maneviyata susamış mahkûmların suallerine cevaplar vermeye çalışıyorduk. Bir sualleri de Ramazan Ayında şeytan’ın bağlanmasıyla ilgili Hadis-i Şerif idi. Orada şöyle cevap vermiştim:

Üçüncü sualleri de şeytanla alakalıydı: “Ninem ‘Ramazan’da şeytan bağlanır’ derdi. Hâlbuki ben Ramazan’da günah işledim ve bakın buradayım. Ninem mi bilmiyor, yoksa nedir bu şeytanın bağlanması işi?

Cevaben dedim ki: “Kardeşim sen ne suç işledin? Çekinme, hadi söyle!” “Hırsızlık yaptım” dedi. “Bizim bahçelerimiz vardır. Hırsızlık olaylarına karşılık köpek bağlarız. Onun da zincirinin, ipinin bir uzunluğu vardır. Eğer bir öteden dolaşırsan köpek seni ısırmaz; ama zincir seviyesine girersen köpek seni yakalar. Sen Ramazan’da böyle bir suç işlemekle onun alanına girmişsin, o da seni yakalamış.

Şeytanın bağlanmasına ise şöyle bir örnek verebiliriz: Hani bir hayvan vardır, serbesttir, çok yerde gezer; bir de ayakları kuşaklanmış hayvan vardır, az bir yerde gezer, durur. Şeytanın da Ramazan’da ayakları kuşaklanır, az bir sahada gezer. Ama sen Ramazan’da şeytanın tesir sahasına girmişsin, seni yakalamış. Mahkûm genç bunu gülerek kabul etti. 

(Ömer Özcan, Ağabeyler Anlatıyor-2)