Nurcu Hikmet ile Gomonist Hikmet'in kesişen yolları
Kitabın kahramanları Ahmet Tezcan’ın babası ‘Nurcu Çerkes Hikmet’ diğeri ise ‘Gomonist Doktor Hikmet’ Hikmet Kıvılcımlı...
Musa Kesler'in haberi:
Gazeteci Ahmet Tezcan “Kafirun” adlı yeni romanında Türkiye’deki komünist siyasi hareketin lider isimlerinden Dr. Hikmet Kıvılcımlı ile kendi babası Hikmet Usta’nın kesişen gerçek hayat hikayesini anlattı. Meydan Yayıncılık’tan çıkan romanda anlatıldığına göre Kıvılcımlı, 1950’li yıllar Kırşehir’de hapishanede iken Kıvılcımlı’nın annesi Münire Hanım, yaklaşık iki yıl Tezcan ailesinin evinde kaldı.
Tezcan’ın babası “Nurcu Çerkes Hikmet” (Hikmet Tezcan), “Gomonist Doktor Hikmet” (Hikmet Kıvılcımlı) için cezaevine gözlemelerin içine saklayarak kağıt ve kalem soktu. Saidi Nursi’nin talebesi olan Çerkes Hikmet, bir seferinde de Nursi’nin o dönem yasak olan “Nur Risaleleri” adı verilen yazılarını da aynı yöntemle Dr. Kıvılcımlı’ya gönderdi. Romanda anlatıldığına göre Dr. Kıvılcımlı, gözlemelerin içinden risaleler çıkınca “Misyoner Deli!” diyerek kahkahalara boğuldu. Kitabın yazarı Ahmet Tezcan, “Bu kitap zor bir dönemin sıcak bir insan hikayesini anlatıyor. Dünya görüşleri tamamen farklı iki Hikmet’in bir anne motifi üzerinden birbirini anlamaları ve sevmeleri kitabın temeli. Bugün yaşanan süreçte en çok ihtiyaç duyulan empati ve karşılıklı fikri hoşgörü için yol gösteriyor” dedi.
Gerçek hayattan kesit
Romanın konusu, Tezcan ailesinin gerçek hayatından alınmış. Olaylar 1950’li yılların Kırşehir’inde geçiyor. O dönemin Demokrat Parti-Halk Partisi kutuplaşmasına dayanan gerilimli siyasi atmosferi de kitapta yansıtılıyor. Hikaye, dönemin ünlü komünist siyasetçi ve teorisyeni Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın Kırşehir hapishanesine gelmesiyle başlıyor. Kıvılcımlı’nın peşinden Kırşehir’e gelen annesi Münire Hanım ise çok çaresiz ve zor durumda olduğu bir anda tesadüfen Tezcan’ın babası Çerkes Hikmet Bey ile tanışıyor. Münire Hanım’a yardımcı olmak isteyen Hikmet Bey, Münire Hanım’ı kendi evinde, ailesiyle birlikte kalmaya ikna ediyor. Hikmet Bey süreç içinde ikinci annesi olarak gördüğü Münire Hanım’ın hapisteki oğlu Dr. Hikmet Kıvılcımlı ile de tanışıyor. Aslında iki Hikmet’in dünya görüşleri birbirine taban tabana zıt. Çerkes Hikmet Bey, dönemin yasaklı isimlerinden Said-i Nursi’nin talebelerinden... Dr. Hikmet Kıvılcımlı ise Türkiye’deki komünist hareketin kurucularından ve bu hareketin taşıyıcı fikir önderlerinden... Ancak bu ayrılık ikilinin ‘insani’ müştereklerde bir araya gelmelerine mani olamıyor. Ayrıca, her iki hareketin de en önemli ortak noktası ikisinin de “yasak düşünceler” olarak devletin sıkı takibinde olmaları...
Gözleme içinde kâğıtlar
Sade ancak akıcı ve mana yüklü bir dille yazılan romanda anlatıldığına göre Dr. Kıvılcımlı’nın annesi Münire Hanım, Çerkes Hikmet Bey’in evine kısa zamanda alışır, ailenin bir üyesi gibi olur. Hikmet Bey’in çocuklarıyla da yakından ilgilenir. Onlara ilahiler ve dualar öğretir. Hatta neredeyse “dini terbiyeleri” tamamen kendisine emanet edilir. Diğer taraftan oğul Kıvılcımlı ise hapishanede bile siyasi ve fikri çalışmalarına bütün hızıyla devam etmektedir. Hapishanede hasta bile bakar, ancak sadece “işçi” ya da “amele” olanlara... “Tüccar olanlar başka doktora gitsin!” diyerek kapılarını onlara kapatır. Hapishanede kağıt kalem bulundurması yasaktır.
Ancak Çerkes Hikmet Bey’e “Bana kağıt kalem getir” deyince, Hikmet Bey, “Gomonist Doktor” Hikmet’in bu ihtiyacını özel bir yöntemle karşılar. Eşi Havva Hanım’ın yaptığı gözlemelerin arasında naylona sarılı kağıtlar yerleştirerek cezaevine götürür. Hikmet Bey’i ve ailesini çok iyi tanıyan gardiyanlar ise hiçbir şeyden şüphelenmez. Gözlemeler kolayca Dr. Kıvılcımlı’ya ulaşır. Dr. Kıvılcımlı ise gözlemelerden çok, içindekilerden mutludur. Bir gardiyanla haber gönderir: “Gözlemeler tam da istediğim gibi, tadına diyecek yok, elinize sağlık!”
Said Nursi’nin sıkı bir takipçisi olan Çerkes Hikmet Bey, bir seferinde ise gözlemelerin içine Nursi’nin risalelerinden bir bölüm koyar. Gözlemelerin içinden çıkan kağıdı okuyan Dr. Kıvılcımlı, “Misyoner deli!” diyerek gülmekten kendini alamaz.
Üçlemenin ilk romanı
Yazar Ahmet Tezcan ise romanıyla ilgili şunları söyledi: “Bu kitap, aslında bir üçlemenin ilk kitabı. Bunu, 70’li ve 80’li yılların ağır siyasi bunalımlarını yine insan merkezli olarak anlatan iki roman takip edecek. Roman zor bir dönemin sıcak bir insan hikâyesini anlatıyor. Dünya görüşleri tamamen farklı iki Hikmet’in bir anne motifi üzerinden birbirini anlamaları ve sevmeleri, kitabın temeli. Bugün yaşanan süreçte en çok ihtiyaç duyulan empati ve karşılıklı fikri hoşgörü için yol gösteriyor” dedi.
Milliyet