Nurettin HUYUT
Nurcular ve müspet hareket
"Risale-i Nur'daki şefkat, hakikat, hak, bizi siyasetten men etmiş. Çünkü mâsumlar belâya düşerler; onlara zulmetmiş oluruz" (Şualar 12. Şua Sh. 260) sözünü ve ondaki gerçeği bazı çevreler hala öğrenememiş…
Risale-i Nur Külliyatında belki yüz yerde Üstad Bediüzzaman Hazretleri Nur Talebelerini menfi siyasetten men etmiştir.
Hem yüz yıla yakın bir zamandır, Nurculuk Türkiye’de var ve artık sağır sultan bile onların nasıl insanlar olduğunu biliyor. Geçen bu süre zarfında bir tek anarşik olaya, bir tek terörist olaya Nur Talebelerinin katılmadığını da, katılmayacağını da herkes bilir/biliyor.
Nur Talebeleri, “vazifemiz hizmettir, biz, bize düşen vazifeyi yaparız, vazife-i İlahiyeye karışmayız” derler. Vazifeleri önce kendi imanlarını kurtarmak, ehl-i imanın imanına kuvvet vermektir.
Geçen yüz yıl içerisinde özellikle 60’lı yıllarda, 70’li yıllarda terörün zirve yaptığı dönemlerde hatta hemen herkesin teröre bulaştığı zamanlarda bir tek Nur Talebesinin isminin geçmemesi tesadüfî olabilir mi?
Neden? Hemen her fikir akımının kıyısından köşesinden bulaştığı bir belaya Nurcular bulaşmadılar? 70’li yıllarda ülkenin kamplara bölündüğü bir dönemde çocuğundan yaşlısına her insanın bulaştığı terör belasına bunlar bulaşmadılar?
Nedeni açıktır… Ve nettir…
Yazının girişine koyduğumuz cümle bu meseleyi çok net bir şekilde açıklıyor. Nur Talebelerinin girmiş olduğu mesleğin bir hakikati de şefkattir. Bu meslek Kur’an’dan alınmıştır. Zalime karşı dik dururken mazluma karşı şefkatli olmak, karıncanın dahi ezilmesini, zarar görmesini istememek şefkatin bir gereğidir.
Hem bu zamanda hak ile batıl, doğru ile yanlış iç içe girmiş. Mazlum ile zalim, masum ile günahkâr aynı sofrada, aynı yerde, aynı kulvarda yürüyor. Bir zalime vurayım dediğin zaman yanındaki mazlumu vuracağın darbeden uzak tutamazsın. Bir haini cezalandırayım derken birlikte oturduğu bir masumu ayrı tutup da sadece ona vuramıyorsun.
Hem sadece zalimi vursan da bu defa o zalimin dönüp intikam alması amacıyla vurduğu onlarca mazlumu riske etmiş olduğundan o da işe yaramıyor.
Bu ve buna benzer hakikatler ve gerçekler Nur Talebelerini -Kur’an ve onun bir tefsiri olan Risale-i Nur- her türlü şiddetten ve menfi hareketten men ediyor.
Nitekim gerek İslam dünyasında gerekse tüm dünyada menfi siyasetin ve “mukabele-i bil misil kaide-i zalimanesinin” nelere yol açtığını, binlerce masum ve mazlum insanların ölümüne ve zarar görmesine neden olduğunu hepimiz görüyor ve duyuyoruz.
Bunun böyle neticeler vereceğini gören ve gerçekte Kur’an’ın da zaten izin vermediği menfi/terörist kabul edilecek hal ve hareketten, Üstad Bediüzzaman Hazretleri daha 20. Yüzyılın başında Talebelerini men etmiştir.
Kendisine yapılan bunca zulme ve haksızlığa rağmen, hatta o yapılanların bir teki herhangi birimize yapılsa hiçbir şekilde müspet hareket edemeyeceğimiz ayrı bir gerçek iken O, kendisine o zulmü yapanlara beddua dahi etmemiştir.
Talebelerine verdiği en son dersinde bile:
“Aziz kardeşlerim,
Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir. Rıza-yı İlâhîye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır, vazife-i İlâhiyeye karışmamaktır. Bizler âsâyişi muhafazayı netice veren müsbet İmân hizmeti içinde herbir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz.” (Emirdağ L. Sh. 455) demiştir.
Bunun bir mükellefiyet olduğunu, yani, Allah’ın emri olduğunu her zaman vurgulamış ve talebelerinin hiçbir hal ve şartta teröre bulaşmamalarını istemiştir. Hatta bununla da kalmamış, sadece karışmamak yetmez bu konuda zabıtaya ve emniyete yardımcı olmayı salık vermiştir.
O nedenledir ki, hiçbir dönemde ve hiçbir hal ve şartta Nur Talebeleri teröre bulaşmamış, kıyısından köşesinden geçmemiş ve her zaman onlar iyilikle güzellikle ve ülkeye vatana millete hizmet ile yad edilmişlerdir.
Onlar böyle oldukları gibi onların bir yayın organı olan Risale Haber de yayına başladığı günden beri, sansasyona, anarşiye, teröre ve yalan yanlış haberlere yer vermemiş verenleri de kınamıştır. Bunu ihsas eden bir tek haberi yoktur. Bu gibi fikirleri yayanlar da bir müddet sonra mahcup olmuşlardır. Bundan sonra da mahcup olacaklardır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.