Nurun gizli kahramanlarından biri: Hasan Başdemir
İnna lillah ve inna ileyhi raciun
Ömer Çelebi’nin haberi:
RİSALEHABER-Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün yeğeni Hasan Başdemir vefat etti. Başdemir’in vefatı üzerine bir yaı kaleme alan Prof. Akgündüz, bir ticaret erbabının ilme olan ilgisine dikkat çekti.
“21 Ekim 2012 günü Nurun Gizli Kahramanlarından biri dahi dar-ı bekaya irtihal eyledi: Hasan Başdemir. 11 çocuklu Akgündüz ailesinin en büyük ablası olan ve yıllar once vefat eden Ganime Başdemir ile 110 yaşına doğru ilerleyen Eyüp Başdemir’in oğluydu. O da benim gibi ağır şeker hastasıydı. Sıramın da gelmek üzere olduğunu ve yakında kendisine kavuşacağımı hissediyorum ama Üstadın hayatını bitirinceye kadar Rabbimden mühlet istiyorum.
Risale-i Nuru dedesi ve babam Cuma Akgündüz’den duydu ve aşık oldu. İstanbuldaki iş hayatında Nurları daha çok tanıma fırsatı buldu ve ağabeylerle tanıştı. Onun asıl kahramanlığı Diyarbakır’daki hizmetlerin gelişmesinde gösterdiği gayretler ve işyeri olan Diyarbakır Bağlar’daki Çığır Giyim’i bir Nur Karakolu haline getirmesi ve belki de işyeri dershanesi diyebileceğim bir hale dönüştürmesiydi.
1980’li yıllarda Diyarbakır’a gelip Dicle Üniversitesinde görev yapıp da Çığır giyime uğramayan ve aynı zamanda Ofis Semtinin tam köşesinde yer alan evinde derse iştirak etmeyen çok az nur talebesi vardır sanırım. Çığır Giyim öylesine bir manevi karakoldu ki, hastalanıp burası kapanınca Bağlar Semtinin manevi kalesi de yıkılmış oldu diyebilirim. Uzun yıllar Bursa’da işhayatını devam ettiren Hasan Başdemir, ağır bir şeker hastası olunca, yazları köyümüz Malkaya’ya ve kışları da Diyarbakır’a yerleşmeye karar verdi.
Gelecek nesillere örnek teşkil etmesi için onu Nurun Kahramanı olarak yad etmemize vesile olan bazı hatıralarını nakletmek istiyorum.
Birincisi; Nurlara aşıktı. Yaşı benden büyük olan yeğenim Hasan bana Ahmet Hoca diye hitap ederdi ve her görüşmemizin 10. dakikasında “ne olur Nurlardan oku da istifade edelim” derdi. Bundan beş altı sene kadar evvel yeniden ihya ettiğim Malkaya Köyündeki babamın evine hediye olarak Risale-i Nur Külliyatı getirmesi beni çok mesrur etmişti.
Ticari hayatının iyi olduğu dönemlerde, Osmanlı Araştırmaları Vakfının Beyazıt’taki merkezine her geldiğinde beraber derse giderdik ve mutlaka 5, 10 ve bazan da 50 milyonluk çekler yazarak Nur Hizmetlerine ve o günlerde Suffa Vakfına teslim ederdi. Köyde yaptırdığı evinin dış ve iç duvarlarına taş levhalarla Üstad’ın vecizelerini yazdırmıştı. Ablam ve annesi olan Ganime Başdemirin taziyesine gittiğimizde üç gün boyunca bana “Ahmed Hoca! Hep Risale-i Nur oku ki, cemaat gıybete ve malayaniyata vakıt bulamasın” derdi. Onun hediye ettiği külliyat adedi yüzleri bulmuştu.
İkincisi; Çok cömertti. Hem İstanbul’da, hem Bursa’da ve hem de uzun yıllar kaldığı Diyarbakır’da onu ziyaret edip de kebap yemeyen çok az Nur Talebesi vardır. Ayrıca öğretim üyelerine maliyetine ve taksitle elbise ve giyim eşyalarını satmaktan zevk alırdı.
Bir gün Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesinde asistan iken eve geldiğimde üç gömlek ve bir de elbiseyi eşim bana gösterdi ve şunu söyledi; “Bana haber vermeden bunları Çığır Giyimden almışsın ve getirmeyi unutmuşsun. Hasan Ağabey de göndermiş” deyince şaşırdım ve böyle bir şey olmadığı icin onun cömertliğinin eseri olduğunu eşime duygu içinde anlatmaya başladım.
Üçüncüsü; Sabırlıydı ve saygı ve şefkat doluydu. Yıllarca kanser hastası olan hanımına bir anne gibi baktı. Hele benim ve kendisi gibi şeker hastası olan ablama yani annesine saygıda kusur etmedi. 110 yaşına ulaaşmak üzere olan Eyüp Amca onun sabrına ve sadakatine hayran idi ve hep dua ediyordu.
Dördüncüsü; O bir ilim aşıkıydı ve kültür adamıydı. Benim Osmanlı Araştırmaları Vakfından çıkan bütün eserlerimden en az beş takım alır ve kendisi okuyamasa da ehil olanlara hediye ederdi. Ticaret adamlarının ilime düşkünlükleri bir istisnadır; ama o bunlara benzemezdi. Osmanlı Kanunnamelerini 5 takım almış ve hem köydeki evine ve hem de Diyarbakır’daki evine yerleştirmişti.
Nurun gizli kahramanlarından Hasan Başdemir örnek bir hayat yaşayarak vefat eyledi. Geride 110 yaşına yaklaşan babasını, bir oğlu ve bir kızını bıraktı. İki gündür geceme ve gündüzüme ona okuduğum yasinler ve başıma çoken hüzünler hakim oldu. Nihayet bu gece sabah namazından sonraki kısa uykumda onunla buluştum ve halini sordum. Rüya aleminde bana “Dünyadan daha rahat olduğunu, sağlığına tam kavuştuğunu ve en önemlisi de annesi ve babam Cuma Hoca ile buluştuğunu” söyledi.
Allah bizleri de istikamet ve sadakatten ayırmasın ve iman ile göçenlerden eylesin.