On İkinci Pencere

Sebbih ismi rabbikel ala /ellezi heleke fesavva/vellezi kaddere feheda

Her şeyden yüce olan Rabbinin ismini tesbih et. O Rabbin ki her şeyi yaratıp düzene koydu. O Rabbin ki her şeye layık bir şekil ve ölçü tayin ederek onu yaratılış gayesine yöneltti.

 (Bu ayetlerin) sırrınca umum eşyada hususan zîhayat masnularda hikmetli bir kalıptan çıkmış gibi her şeye bir miktar-ı muntazam ve bir suret, hikmetle verildiği ve o suret ve o miktarda maslahatlar ve faydalar için eğri büğrü hudutlar bulunması… Hem müddet-i hayatlarında değiştirdikleri suret-i libasları ve miktarları yine hikmetlere, maslahatlara muvafık bir tarzda mukadderat-ı hayatiyeden terkip edilen manevî ve muntazam birer suret, birer miktar bulunması, bilbedahe gösterir ki bir Kadîr-i Zülcelal’in ve bir Hakîm-i Zülkemal’in kader dairesinde suretleri ve biçimleri tertip edilen ve kudretin destgâhında vücudları verilen o hadsiz masnuat, o zatın vücub-u vücuduna delâlet ve vahdetine ve kemal-i kudretine hadsiz lisan ile şehadet ederler.

Sanat felsefesi bahsi, kelimeler hikmetli bir kalıp, miktar-ı muntazam, suret, eğri büğrü hudutlar, suret libasları, miktarları, biçim,

Bediüzzaman estetik bahislerinde iki yönlü yorumlar yapıyor, başlangıçta genel sanat felsefesi yorumları arkasından Allah’ın sanatının felsefesi.

Kainattaki hüsnü sanattan sanat güzelliğinden peygamberimizin güzelliğine gider. ”Madem kainatta hüsn ü sanat bilmüşahade vardır ve katidir. Elbette Risalet-i Ahmediye asm şuhud derecesinde bir katiyetle subutu lazım gelir. ”

Nereden nereye harici güzellikten güzeller güzeline giden bir mantık seyri. Hegel’in koca bir estetik kitabı var, eşya ve nesnelerin güzellik yasalarını anlatır durur, başını kaldırıp şu kainatın inşası ve güzelliği konusunda bir şey söylemez. Bizimkiler de onların mukallidleri, ama onlardan da Umberto Eco gibi aşağılanan Hristiyanlığın estetik sanat görüşlerini anlatan haysiyetle sanat felsefecileri var. Gülün Adı romanında aşağılanan Hristiyanlık değerlerini anlatan koca bir roman, ne kadar ince düşünülmüş. Ayrıca Ortaçağ Kültüründe Estetik ve Sanat kitabında klise babalarının sözlerinden ortaya koca bir estetik çıkarmış, hürmetle anarım adamı. Hepsi Allah’ın yaratılıştaki mahlukata serpiştirdiği güzellikleri anlatıyor.

Estetik eleştiri diye bir kitap yazıyorum, beş yüz sahifeyi buldu hala yazıyorum.

Bu ara oran ve ölçüyü yazıyordum. Bu bahis önüme çıkınca Bediüzzaman’ın orantı üzerine bir sözünü aldım

“Evet, saadet-i ebediye olmazsa, nizam, bir suret-i zaife-i vâhiyeden ibaret kalır. Cemî mâneviyat ve revabıt ve niseb, hebâen gider. Demek, nazzamı, saadet-i ebediyedir. ”

İçinde yaşadığımız dünyada gerek sanat gerek ilahi sanat hepsi orantılarla devam eder. İnsan vücudu hep belli oranlara riayet edilerek yaratılmıştır, ağırlık ve biçim hem orantıdır hem de güzellik ve simetri. Eğer ahiret olmazsa bu kainattaki sanat güzelliklerini meydana getiren orantı ve ölçü boşa gider, bir şeyde ölçü bir şeyi talep içindir. Orantı da öyle... Bütün her şey belli oranlara riayetle yaratılırken varlıklar birbirine oranla yaratılırken, at insana göre, arı insana göre revabıt ve ölçü var. Eğer ahiret olmazsa bu kadar dikkat ve itinaya ne gerek var. Bir binayı oranlara gör yap sonra bombala, ahiret varlığın bütün değerlerini ayakta tutar yoksa kendi yaptığı muhayyir ül ukul düzeni ahiretsizlikle bombalamaz Allah.

Beşeri sanat orantıyı görür ama varlıktaki ilahi nisbet ayarlarını görmez.

Sen kendi cismine ve azalarına ve onlardaki eğri büğrü yerlerin meyvelerine ve faydalarına bak. Kemal-i hikmet içinde kemal-i kudreti gör.

Bu konu bir kitap konusu olacak kadar geniş, şöyle bir baktık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum