Bilimler Işığında Peygamberlik Müessesesi

Peygamberler, kâinatın ruhudur. Peygamberlik müessesesi, maddeye ruh üfleyen İlâhî soluktur. Bu ruhun özü, ilim; o soluğun şuuru ise, hikmettir. Bu açıdan peygamberler kâinatı küll (bütün) olarak, kâinattaki her bir zerre-hücre ve canlıyı cüz ve cüz’î olarak ilim ve hikmetiyle yaratan Allah’ın bilgin bir sözcüsü ve bilge bir elçisidirler. Onlar Allah’ı “Her Şeyi Bilen”[1] ve “Her Şeyi İlmiyle Kaplayan”[2] olarak bilir ve Ona dualarında öyle seslenirler.

Kur’ana baktığımızda 3 peygamberin aynı ilmî tespitini görürüz:

Hz. İbrahim (AS) der: “Vesia Rabbi külle şey’in ilme[3] (Rabbimin ilmi her şeyi kaplamıştır.)

Hz. Şuayb (AS) der: “Vesia Rabbuna külle şey’in ilme[4] (Rabbimizin ilmi her şeyi kaplamıştır.)

Hz. Mûsa (AS) der: “İnnema ilahukumullâhullezi lâ ilâhe illa hüve vesia külle şey’in ilme[5] (Hakikat budur ki sizin İlâhınız Samirînin buzağısı değil, Kendisinden başka ilah olmayan Allah’tır. Ki O ilmiyle her şeyi kaplamıştır.)

Kutsal metinlerden birisi de Avesta’dır. 72 bölümdür. Fakat 17 bölümü günümüze kadar ulaşmıştır. Her bölümüne “ Yasna ” adı verilir. Bir Yasna’da Zerdüşt, öğrenmek istediklerini Ahura Mazda’ya (Allah’a) şöyle sorar ve Ondan şu şekilde cevap alır:

Zerdüşt, O Her Şeyi Bilen Tanrı’ya sordu:

Her şeyi bilen Bilge Tanrı! Dindar erkek ve dindar kadına çağrıda bulunup, onları Tanrı tarafından yaratılmış olan topraklarda yaşayıp, yalancı duygu ve şeytana tapan, günah işleyen insanlarla, onların toprakları, akan suları, büyüyen ürünleri ve diğer malları ile uğraşmalarını dileyelim mi? ”

O zaman Tanrı, O Her Şeyi Bilen:

“Çağrıda bulunabilirsin ey dindar Zerdüşt” dedi.

Bedensel varlıkların yaratıcısı, Sen ey Kutsal Varlık! Ödül nerede ortaya çıkar? İnsanların bu bedensel dünyada ruhları için olan ödüller nerede oluşturulur?”

O zaman Tanrı, O Her Şeyi Bilen cevapladı:

“Bir insanın zamanı bitip öldüğünde, ne zaman yalancı kötü niyetli şeytanlar o insanın yaşam ipini çekince, 3. gecenin sabahında tan yerinde ışınlar alevlenir; iyi silahlanmış olan Mitra iyi silahıyla kutsal saadet dağına çıkar ve Güneş de o zaman doğar. İnsanları Bizden koparan şeytan Vizerasya, Spitama soylusu Zerdüşt, yalancılar ve şeytana tapanlar tarafından ruhu bağlanmış insanları bırakır. Bırakılan ruh, zaman tarafından yaratılmış olan yola gelir. Bu yol hem dindarlar hem de yalancılar hesabına yapılmıştır. Her Şeyi Bilen Bilge tarafından yaratılmış olan Tyinvat (Cinvat) köprüsünün yanında, daha önce ölmüş olan ruh (baodhah) ve can (veya yaşayan ruh) (Urvan) ölüyü bedensel varlıklar dünyasında payına düşen yaşam süresi göz önünde bulundurularak sorgulanır.

Bu anda O (Mitra) güzel, tam yetişkin bedeni, görkemlice sezip ayırt etme gücüne sahip iki köpek ile birlikte gelir. Sikkelerle süslenmiş, sanata hâkim ve beceriklidirler. O (Mitra) yalancıların yaramaz ruhlarını karanlığa, dindarların ruhlarını ise yüksek Hara’nın üzerindeki Tyinvat köprüsünü geçip, göksel tanrıların yani Yazata’ların[6] iskelesine çıkarır. İyi Duygu altın tahtından çıkıp haykırır:

“Buraya nasıl gelebildin, ey dindar, o fâni dünyadan bu gerçek dünyaya?”

O zaman dindar ruhlar Tanrı, O Her Şeyi Bilen’in önüne, kutsal ölümsüzlerin önüne, Altın Taht’ın önüne, Şarkıların Evi (Garonmana, Gökyüzü) önüne, Tanrı, Her Şeyi Bilen’in önüne ve diğer tüm dindar evlerinin önüne sevinerek, kendini sunarak çıkar.

Dindar, temizlendikten sonra, ölümünden sonra, tüm yalancılar ve kötü niyetliler oradaki koku karşısında dehşete kapılırlar, tıpkı peşindeki kurt karşısında dehşete kapılan bir koyun gibi…

Tüm dindarlar birlikte geldiklerinde Nairyo-Sangha da onlarla gelir. Yani Tanrı, O Her Şeyi Bilen’in habercisi olan Nairyo-Sangha… ”[7]

Tyinvat köprüsünün, Kur’an ve hadislerde bahsedilen “Sırat Köprüsü”ne; yapılan ömür sorgulamasının, Mahşer Günü yapılacak Mahkeme-i Kübra’ya ve diğer sahnelerdeki detaylardaki farklılıklara bakılmazsa İslamiyet’in ölüm ve sonrası safhalara ait beyanları ile hemen hemen aynıdır. Bu durum Zerdüşt’ün de İran halkı içinden gelmiş bir peygamber olabileceğine dair deliller teşkil eder. Zerdüşt öyle der:

“Ben Zerdüşt olarak, şeytan düşmanı, Tanrı’ya itaatkâr olarak, O Her Şeyi Bilen’e tapan olarak ilan ediyorum. Tanrı böyle kabul etsin.”[8]

Bu iki kutsal metinde de gördüğümüz üzere peygamberler, kâinatı ve insanı ilim ve hikmetle yaratan Allah’ın sözcüsü ve elçisidirler. Onlar kâinatı, ekolojik düzeni, insanı ve sosyal hayatı bir kitap gibi okuyarak kavimlerine ders veren bir üstaddırlar. Buna güzel bir örneği Nuh suresinde Hz Nuh’ta (AS) görebiliyoruz:

5. Nûh, şöyle dedi: "Ey Rabbim! Gerçekten ben kavmimi gece-gündüz (imana) davet ettim."

6. Fakat benim davetim ancak onların kaçışını artırdı." (Psikoloji)

7. "Kuşkusuz Sen onları bağışlayasın diye kendilerini her davet edişimde parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, inanmamakta direndiler ve büyük bir kibir gösterdiler." (İnançsızlık Psikolojisi)

8. "Sonra ben onları açık açık davet ettim."

9. "Sonra, onlarla hem açıktan açığa, hem de gizli gizli konuştum."

10. "Dedim ki: 'Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü O, çok bağışlayıcıdır.' (Teoloji)

11. '(Bağışlama dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin.' (Teleoloji)

12. 'Sizi mallarla, oğullarla desteklesin ve sizin için bahçeler var etsin, sizin için ırmaklar var etsin.' (Botanik, Ekonomi, Sosyoloji)

13. 'Size ne oluyor da Allah için bir vakar (saygınlık, büyüklük) ummuyorsunuz?' (Ontoloji)

14. 'Hâlbuki, O, sizi evrelerden geçirerek yaratmıştır.' (Embriyoloji)

15. 'Görmediniz mi, Allah yedi göğü tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?' (Astrofizik)

16. 'Onların içinde nasıl ayı, bir ışık; güneşi de, bir kandil yapmıştır?' (Astronomi)

17. 'Allah, sizi yerden (bitki bitirir gibi) bitirdi (yarattı.)' (Biyoloji)

18. 'Sonra sizi yine oraya döndürecek ve kesinlikle sizi (yeniden) çıkaracaktır.' (Kimya ve Eskatoloji)

19,20. 'Allah, yeryüzünü sizin için bir sergi yapmıştır ki, oradaki geniş yollarda yürüyesiniz." (Ekonomi, Sanat)

21. Nûh, dedi ki: "Rabbim! Gerçekten onlar bana karşı geldiler, malı ve çocuğu ancak kendi hüsranını artıran kimselere uydular." (Psikoloji, Sosyoloji)

Bu yönüyle bakılınca akıl ve zeka olarak kemal seviyede olan peygamberleri ilim ve hikmet düşmanı veya ona muhalif gibi iddia etmek veya algılamak dinler tarihini hiç bilmemeyi, peygamberlerin sözlerine muhatap olacak bilgi birikimi ve idrak seviyesinde olmamayı gösterir.

devam edecek...

[1] Eshat Ayata, Zerdüşt Avesta Bölümler, s. 109, 114 ve benzeri yüzlerce yer.

[2] En’am suresi, 80.

[3] En’am sûresi, 80.

[4] A’raf suresi, 89.

[5] Taha suresi, 98.

[6] Yazata kelimesi, Zerdüştlükte, melekleri ifade etmek için kullanılan bir ifadedir.

[7] Eshat Ayata, Zerdüşt Avesta Bölümler, Vaad Edilen Ödül, s. 106-107.

[8] A.g.s.,

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum