Onları da rahmetimize dâhil ettik çünkü onlar sâlih kimselerdendi
Ayet meali
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Enbiya Sûresi 85-88 ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
85-(Habîbim, yâ Muhammed!) İsmâîl’i, İdrîs’i ve Zülkifl’i de (hatırla)! Hepsi de sabredenlerdendi.
86-Onları da rahmetimize dâhil ettik. Çünkü onlar sâlih kimselerdendi.
87-Zünnûn’u da (balık sâhibi Yûnus’u da an)! Hani (kavmine) kızan biri olarak, (bizden izinsiz) gitmişti de kendisini (bu yüzden) aslâ sıkıştırmayacağımızı sanmıştı; derken (balığın karnında) karanlıklar içinde (kalıp): “Senden başka ilâh yoktur; seni tenzîh ederim! Gerçekten ben (nefsine) zulmedenlerden oldum!” diye nidâ etmişti. (*)
88-Nihâyet (biz de) onun duâsını kabûl ettik ve onu kederden kurtardık. İşte, mü’minleri böyle kurtarırız.
(*) “Şu münâcâtın sırr-ı azîmi (büyük sırrı) şudur ki: O vaziyette esbab bilkülliye sukūt etmiş (sebebler tamâmen hükümsüz kalmış). Çünki o hâlde ona necat verecek (kurtaracak) öyle bir Zât lâzım ki; hükmü, hem balığa hem denize hem geceye hem cevv-i semâya (havaya) geçebilsin. Çünki onun aleyhinde ‘gece, deniz, hût (balık)’ ittifâk etmişler. Bu üçünü birden emrine müsahhar eden bir Zât onu sâhil-i selâmete çıkarabilir. Eğer bütün halk onun hizmetkârı olsa idiler, yine beş para fâideleri olmazdı. Demek esbâbın te’sîri yok. Müsebbibü’l-esbâb’dan (sebebleri yaratan Allah’dan) başka bir melce’ (sığınacak kimse) olamadığını ayne’l-yakīn gördüğünden (gözüyle görmüş gibi anladığından), sırr-ı Ehadiyet (Allah’ın her yerde bütün isimleriyle hazır oluşu sırrı), nûr-ı tevhîd (Allah’ın birliğinin nûru) içinde inkişâf ettiği (ortaya çıktığı) için şu münâcât birdenbire geceyi, denizi, hûtu müsahhar etmiştir.” (Lem‘alar, 1. Lem‘a, 1)
Ayrıca Yûnus (as)’ın kıssası ve bu kıssadan alınacak dersler hakkında bakınız; (Lem‘alar, 1. Lem‘a, 1-3)