Onuncu Cinayet (!) Askerleri itaata getirmek

Onuncu Cinayet (!) Askerleri itaata getirmek

Divan-i Harb-i Örfi'de suçlanan Bediüzzaman Hazretleri, yaptıklarının suç olmadığını, aksine medar-ı iftihar olduğunu ifade ediyor.

Risale Haber - Haber Merkezi

Bediüzzaman Hazrerleri, Otuzbir Mart Hâdisesinde Dîvan-ı Harb-i Örfî'de yargılandığında, suç diye isnad edilenlerin, aslında suç olmadığı, bilakis medar-ı ihtiharı olduğunu ifade eder. Müdaafasında, cinayet ve günah addedilen şeyleri sıralayarak sitem ve itiraz ediyor. 

Said Nursi Hazretleri, onuncu cinayet başlığında, sekiz tabur asker, nutukla itaata getirmiş, bunun cinayet sayılmasına itiraz etmiştir. 

İşte onbir buçuk cinayetten onuncusu:

ONUNCU CİNAYET: Harbiye nezaretindeki askerler içine cuma günü ülema ile beraber gittim. Gayet müessir nutuklarla sekiz tabur askeri itaata getirdim. Nasihatlarım te'sirini sonradan gösterdi. İşte nutkun sureti:

Ey Asâkir-i Muvahhidîn! Otuz milyon Osmanlı ve üçyüz milyon İslâmın nâmusu ve haysiyeti ve saadeti ve bayrak-ı tevhidi, bir cihette sizin itaatınıza vabestedir. Sizin zâbitleriniz bir günah ile kendi nefsine zulmetse, siz bu itaatsizlikle üçyüz milyon İslâma zarar ediyorsunuz. Zira bu itaatsizlikle uhuvvet-i İslâmiyeyi tehlikeye atıyorsunuz. Biliniz ki: Asker ocağı cesîm ve muntazam bir fabrikaya benzer. Bir çark itaatsizlik etse, bütün fabrika herc ü merc olur. Asker neferatı siyasete karışmaz. Yeniçeriler şahiddir. Siz Şeriat dersiniz, halbuki Şeriata muhalefet ediyorsunuz ve lekedar ediyorsunuz. Şeriatla, Kur'an ile, hadîs ile, hikmet ile, tecrübe ile sabittir ki: Sağlam, dindar, hakperest ulü-l-emre itaat farzdır. Sizin ulü-l-emriniz, üstadınız; zâbitlerinizdir. Nasılki mâhir mühendis, hâzık tabib bir cihette günahkâr olsalar, tıb ve hendeselerine zarar vermez. Kezalik münevver-ül efkâr ve fenn-i harbe âşina, mektebli, hamiyetli, mü'min zâbitlerinizin bir cüz'î nâmeşru hareketi için itaatınıza halel vermekle Osmanlılara ve İslâmlara zulmetmeyiniz! Zira itaatsizlik yalnız bir zulüm değil, milyonlarca nüfusun hakkına bir nevi tecavüz demektir. Bilirsiniz ki, bu zamanda bayrak-ı tevhid-i İlâhî sizin yed-i şecaatinizdedir. O yed'in kuvveti de itaat ve intizamdır. Zira bin muntazam ve mutî asker, yüzbin başı-bozuğa mukabildir. Ne hâcet, yüz sene zarfında otuz milyon nüfusun vücuda getirmediği böyle pekçok kan döktüren inkılâbları siz itaatınızla kan dökmeden yaptınız.

Bunu da söylüyorum ki: Hamiyetli ve münevver-ül fikir bir zabiti zâyi' etmek, mânevî kuvvetinizi zâyi etmektir. Zira şimdi hüküm-fermâ, şecaat-i îmaniye ve akliye ve fenniyedir. Bazan bir münevver-ül fikir, yüze mukabildir. Ecnebiler size bu şecaatle galebeye çalışıyorlar. Yalnız şecaat-i fıtriye kâfi değil...

Elhâsıl: Fahr-i Âlem'in fermanını size tebliğ ediyorum ki: İtaat farzdır. Zâbitlerinize isyan etmeyiniz. Yaşasın askerler!.. Yaşasın meşruta-i meşrua!..

Demek ki ben, bu kadar âlim varken, böyle mühim vazifeleri deruhde ettiğimden cinayet ettim!.. 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.