Osmanlıca için 33 bin kilometre yol katteti

Osmanlıca için 33 bin kilometre yol katteti

Sermet Hacıoğlu, Osmanlıca dersi almak için her hafta sonu Bulgaristan'dan İstanbul'a geliyor.

Bulgaristan'da yaşayan Türk asıllı Bulgar vatandaşı Sermet Hacıoğlu, geçen yılın ekim ayından bu yana Osmanlıca dersi almak için her hafta sonu Bulgaristan'dan İstanbul'a gelerek 7 ayda 33 bin 600 kilometre yol katetti.

1961'de Bulgaristan'ın Deliorman bölgesinde dünyaya gelen mühendis Hacıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1989 yılında zorunlu göçe tabi olarak sadece iki bavulla Türkiye'ye geldiklerini hatırlattı.

O dönem Bulgaristan'da Türklerin çok zor şartlarda yaşadığını hatırlatan Hacıoğlu, trenlerde aramalardan geçirildiklerini, sadece kısıtlı bir ölçüde yanlarına aldıkları giysilerle İstanbul'a gelerek yeni bir hayat kurmaya çalıştıklarını belirtti.

İstanbul'da özel bir sektörde çalışarak emekli olduğunu dile getiren Hacıoğlu, ancak 1,5 yıl önce topraklarına olan özlem dolayısıyla Bulgaristan'a geri döndüğünü ifade etti.

Hem Türk, hem de Bulgar vatandaşı olduğunu söyleyen Hacıoğlu, İstanbul'da yaşadıkları dönemde eşinin İSMEK kurslarına gittiğini ve çok yararlı şeyler öğrendiğini belirtti.

Hacıoğlu, eşinin sayesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesine ba ğlı İstanbul Meslek Edindirme Kursları'ndaki (İSMEK) Osmanlıca kursundan haberdar olduğunu aktararak, "Osmanlıca'ya karşı zaten hep merakım vardı. Kuran-ı Kerim'i okuyabiliyorum. Ama Osmanlıca biraz daha farkı. Eşimin desteğiyle İstanbul'daki Osmanlıca kursuna yazıldım" diye konuştu.

Geçen yılın ekim ayından bu yana Bulgaristan'ın Deliorman bölgesindeki Şumen (Şumnu) kentinden her hafta sonu İstanbul'a arabasıyla geldiğini söyleyen Hacıoğlu, "Gidiş geliş toplam 1200 kilometre yol kat ediyorum. 7 ayda 33 bin 600 kilometre yol aldım. İstanbul'da da hafta sonu kalıyorum. Benim için hiçbir zorluğu yok. Osmanlıca öğrenmek için değer" dedi.

İlk dönemlere göre Osmanlıca'sını geliştirdiğini, ancak alması gereken çok yolun olduğunu dile getiren Hacıoğlu, Osmanlıca öğrenene kadar kursa gelmeye devam edeceğini söyledi.

Osmanlıca merakında dedesinin de etkisinin bulunduğunu vurgulayan Hacıoğlu, dedesinin Osmanlı Devleti zamanında Bulgaristan'dan İstanbul'a gelerek medrese eğitimi aldığını, burada Arapça, Farsça ve Osmanlıca öğrendiğini hatırlattı.

1986'da 104 yaşında vefat eden dedesinin Osmanlıca geniş bir arşivinin bulunduğunu, ancak kendisinin Osmanlıca bilemediği için okuyamadığını belirten Hacıoğlu, "O kitaplar şimdi babamda. Babam Osmanlıca biliyor. Bize de zamanında öğretilmek istendi ama gençlik dolayısıyla uzak kaldık. Dedem sürekli okuyan bir insandı. Yaşlı haldeyken bile günde 3 saat kitap okurdu. Onu her zaman örnek almışımdır" şeklinde konuştu.

Osmanlı tarihinin kendisi için her zaman bir merak konusu oluşturduğunu, en az 3 bin yıllık tarihini bilmeyen insanların günlük insanlar olduğunun altını çizen Hacıoğlu, Türkiye'nin bütün geçmişinin Osmanlıca yazıld ığını, ancak büyük çoğunluğunun çevirisinin yapılamadığını anlattı.

Rusça ve Bulgarca da bilen Hacıoğlu, "Osmanlıcayı tam olarak öğrendiğimde ilk yapacağım iş dedemin arşivindeki kitapları çevirmek olacak" dedi.

Hacıoğlu, Bulgaristan'da binlerce Osmanlıca arşiv belgesinin bulunduğunu, ancak bunu tercüme edecek uzmanın bulunmadığını dile getirdi.

Kitap okumanın sınırının ve öğrenmenin yaşının olmadığını belirten Hacıoğlu, İslam dininin ilk emrinin "oku" olduğunu hatırlattı.

İnsanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğin okumak olduğuna vurgu yapan Hacıoğlu, "Hafızamız canlı kalsın istiyorsak okuyacağız. Osmanlı cayı tam öğrendikten sonra oğluma ve eşime de öğretmek istiyorum" dedi.

Hacıoğlu, dedesinin "cebini doldurmaya bakma, aklını doldur. Cebindekiler bir gün çalınır, ama beynin durdukça o mutlaka bir gün sana faydası dokunur" sözlerini kendisine prensip edindiğini belirterek, insanoğlu için en büyük sermayenin bilgi olduğunu kaydetti.
Dünya Bülteni