Oylama şıkıdım şıkıdım

AYMettiniz doğrusu! O kadar yorulduk; pası ayağınıza kadar taşıdık. Şu fedâkârlığımıza karşılık, şahsî oynadınız. Attığımız topu çevirdiniz, paslaştınız, boş kaleyi tutturamadınız. Çok AYMettiniz! Şekilden-şâkülden, esastan-makastan, temelden-idristen deyip budaya budaya, iki üç tüyünü mü budayacaktınız? Halbuki, mutâbık kaldığımız gibi bütün kanatlarını yolup, kuşa çevirmeniz gerekirdi… Üzüldük, hem de nasıl, çok çok AYMettiniz!

Hayır, hepsi bir tarafa: tam Ramazan ayı bitip, bayramın son günü millet mistik havanın te’sîrinde olduğu bir zamanda bu oylama olacak iş mi? Tâtil yapmaya gidenler, bir günlerinin güme gitmesi sebebiyle bozulan kafalarıyla, YaSaK’a inat, sandıkları beyaz kâğıtlarla doldurmazlar mı? Yâhû, yapmayın, sandıkla oynamayın, bu halka güvenilmez! Korktuğumuz başımıza gelecek! Gel de o zaman, oynama şıkıdım şıkıdım…Yok canım! Keyiften değil elbet; kaçan fırsata yana yana, kafayı oynatmaktan…

Bu iş siperde çömelmek-çömelmemek edebiyâtına benzemez! Hâa, çömelmek deyince aklıma geldi, Çölemerik’e gitmekle ne cesûr olduğumu göstermedim mi? İlker, “Sen orada ayakta durabilecek son ersin.” deyip beni refüze etti. Ona da bozuldum ama, hele emekli olsun, içimdekini hiç saklamam, söylerim… Ben Dersim dağlarında ayakta kalmış adamım; ovanın yükseğinden niye korkayım? Deniz çocuklarının korkup gidemediği yerlere nasıl da gittim! Böylece partimi birilerinin elinden kurtardığım gibi, haysiyetini de bir parça kurtardım. Bu, aynı zamanda iktidârı da birilerinin elinden kurtaracağıma delâlet eder…

Bakmayın müzevirler asimile olduğumu filan söyleseler de aslı-esâsı yok… Damarlarımdan akan kan hâlis muhlis kandır. İnancım tamdır. Neysem oyum. Demesin vatandaş: “Boşa gidecek oyum.” Ben bu memlekette nice SıSKaları idâre etmişim, tonbulları mı idâre edemeyeceğim? Ayrıca, medyada gundi-gandi gibi bir takım lakaplar taktılar. İkisinden de memnûnum; gundi ile köylüyü, gandi ile şehirliyi “gandırmak eyi olmaz mı?” Ispartalı Süleyman yıllarca bu milleti idâre ettiyse, Tuncelili Kemâl niye edemesin?.. Üstelik, onun fötrü benim Ecevit’ten mîrâs kasketim, her ikimizin ne derece devrimci olduğunu gösteriyor. Şimdikiler devrime inat başı açık geziyorlar. Biz bilmez miyiz; kaçın kur’asıyız!

Tabiî, bir az korkmakla birlikte, şu sandık mes’elesinde c’ ile m’yi cem ettiğimizden, bir parça da ümitsiz değilim. Hah,hah! Görüyor musunuz, ne ispirtüel bir kişiliğim var! Yâni, CHP ile MHP’yi “hayır”da birleştirmiş bulunuyorum. Yıllardır söylüyoruz: yoktur birbirimizden farkımız! Biz iktidâr olmalıyız ki vatandaş  CeM’an HaP’ı yutsun… Böylece cem evine lüzûm kalmadan, herkesi bir araya cem etmiş oluruz. Ayrılık-gayrılık da ortadan kalkar.

Bu arada sandık unutulmasın! Laf lafı açar; oylar başka tarafa kaçar! Birlik-bütünlük içinde, ordusuyla, yargısıyla, barosuyla, korosuyla kahve rengine gönül vermek lâzım. Şimdi takım, bölük, meslek, mezhep, meşrep farklılığı zamânı değildir. Bu sandığa karşı güç birliği zamânıdır. Bu oylamayı kazanırlarsa, unutmayın, gelecek sefer bize daha büyük sandıkları kuracaklardır. Bunlar hep tuzak; mümkün olduğunca sandıktan olmalı uzak… Akbayram’a, Sağ’a, Akkale’ye (bu kadar olur; hepsi ters isimler: sağ, ak, ak…) sandık propagandası için teklifte bulunmak iyi olur. Vatandaşın kulağına yer etsin; vara-yoğa işittirilsin: Oylama şıkıdım şıkıdım!

Bu YaSaKçılara bir parça bozulmuyor değilim: tam 12 Eylül’e, bu 12 Eylül’ün emânetine ihânet sandığı getirilir mi? Hem de “hayır”lar yine koyu renkli, “evet”ler AK; şu gaflete bak! Sanki birileri YaSaKçıların içine girmiş de intikam alıyor… Hani güvenmesem bu yargıya, bu hükme varırdım… Neyse, olan olmuş; şimdi gayret vaktidir. Pîrim Hacı Bektaş’ın gayret kuşağını ve hizmet peştemalını kuşanmak gerektir. Halka anlatmak lâzımdır ki: Pîr Sultan Abdâl çalarken ciddî ol; oylama şıkıdım şıkıdım!

Kahve rengi vatan toprağıdır. Dersim dağları, Çölemerik ovalarıdır. Güney-doğu, güney-batı, güney-güney, güney-kuzey baştan aşağıya kahve rengidir. Kahvede hayır vardır. Uyku kaçırır. Ak, karanın; kara günlerin, kara irticânın belirtisidir. Orta Doğu’ya, Doğu’ya, Asya’ya eksen kaymasının alâmetidir. Ak, bizim için siyâsetin lânetidir. Vatanını, milletini, Sakarya’yı, Ordu’yu, Yassıada’yı, Sivriada’yı, İmralı’yı seven ak demesin, akı tutmasın, akı atmasın! Bizi üzmesin, ağlatmasın!

Lütfen sevgili yurttaş, oylama şıkıdım şıkıdım!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.