Ahmet AKCAN
Para(lanmak)
Her asırda, bahusus maddenin takdis edildiği bu zamanda dehşetli fakat en cazibedar imtihanların nisa, masa ve kasa olduğu bilinmektedir. Parayı yegâne değer kaynağı gören kişiler erdemlerini yitirmektedir. Ayine-i Samed olan kalpler paraya meylettikçe maneviyat yönüyle gerilemektedir...
Para ile ilgili iki hüküm bilinmektedir: “paralı olanlar ve paracı olanlar!” Evet paraya sahip olma ayrı, paracı olup paraya ait olma, onun için yaşama ayrıdır. Paralı olma servete efendi olmayı, paracı olma servete köle olmayı ifade etmektedir...
Kesret-i servetin ziyadesiyle öncelendiği bir zamanda ikinci bir hayata inandıklarını iddia eden müminlerin de severek ve isteyerek paranın cazibesine kapıldıkları, para kazanma uğruna erdemli bir hayattan uzaklaştıkları görülmektedir. İbadet mesuliyetlerini yerine getirmekte titiz davranan nice müslümanların, paraya aşırı muhabbetten ehl-i dünyaya benzer hareketler sergiledikleri müşahede edilmektedir...
Bir mabud gibi servete muhabbet duyan inanan insanların ikinci bir hayata iman iddialarındaki samimiyetleri zedelenmektedir. Kur’an; çokluk tutkusunun sebebiyet verdiği dünyevi ve uhrevi tehlikelerden haber vermektedir...
Servetlerini emanet değil, ganimet kabul edenler, dünya menfaatleri uğruna asli vazifelerini terk edenler veya geciktirenler helakete sürüklenmektedir. Servete muhabbet gönle yerleştikçe tedenniye sebebiyet vermektedir...
“Allah’ın sana verdikleri ile ahiret yurdunun peşinde ol, dünyadan da nasibini unutma” (Kasas, 28; 77) diyen hitab-ı ezeli Kur’an; müminlerin birincil vazifelerine dikkatleri çekmektedir...
İlim ve irfan cihetiyle aç bırakılan kalpler ve akıllar manevi ihtiyaçlarını hissetmemekte maddi ihtiyaçlara yönelmektedir. Maddi ihtiyaçlara teveccüh artınca daha çok para kazanmanın önemi gündeme gelmektedir. Para kazanmanın önemi ziyadeleşince para kazanma uğruna insanlar erdemsizleşmektedir. Erdemlerini yitiren insanların bir mabud gibi paraya taabbüd ettikleri gözlenmektedir...
Mal biriktirme arzusu, nefsin güç tutkusundan neş’et etmektedir. Tarihin silinmez levhaları, kesret-i servet arzusuna mağlup olan insanların dünyevileştiklerini, akıbet itibarıyla sefalete düştüklerini bildirmektedir...
İslam ümmeti sayıca artsa da dünya üzerindeki müessiriyetlerini gittikçe yitirmektedir. “Varlığı ayrı, yokluğu ayrı bir dert” olan para gönüllerine girenleri manen kirletmekte, nefislerini gurura sevketmektedir...
Allah Resulü Hz. Muhammed; “bütün hataların başının dünya muhabbeti olduğunu söylemektedir. İslam ümmetinin sayıca çoğalacaklarını, buna rağmen küfür milletinin üzerlerine üşüşeceklerini, müminlerin sele kapılan çerçöpler gibi değersizleşeceklerini, bunun sebebinin “yüreklere çöreklenen ölüm korkusu ve dünya sevgisi” olduğunu haber vermektedir. (Ebu Davud Melahim, 5)
Hakikat mirasçısı hakiki bir müslüman; dünyaya ahiretin mezraası, esma-i ilahiyenin çarşısı olarak görmektedir. Hak aşığı bir mümin akılları iptal eden içeceklerin haramiyeti gibi, manevi sarhoşluğu tevlid eden şeylerden uzak durmaya gayret etmektedir...
Evet, “para’landıkça” insanların büyük bir kısmı hissiyat ve fikriyat yönüyle parçalara bölünmektedir. İman gücünden mahrum kalınca insan, paranın her kapıyı açtığını zannetmektedir. Heva-yı nefsin zaruri olmayan taleplerini geri çeviremeyen insanlar israfa ve sefahate düşmektedir...
Pekçok su-i ahlakın gerisinde paranın gaye edinilmesi gerçeği yatmaktadır. Kıblesi menfaat olan adamlar aşk-ı davadan uzaklaşmakta, sadece midesi ve şehvani istekleri için yaşamaktadır...
Karşı cinse şehvetin bir doyumu bulanmakta, servete duyulan şehvet ancak kara toprakta son bulmaktadır. Gaflete kapı aralayan para kalbin aynasını karalamakta, insanı insanlıktan çıkarmaktadır. Kıblesi para olan insanların değişmez değerleri bulunmamaktadır...
Elhasıl; paraya duyulan şehvetin, karşı cinse duyulan şehvetten daha şedit olduğuna şahit olunmaktadır. İnsanların büyük bir kısmı para imtihanı karşısında dik duramamakta istikametlerini bozmaktadır. Paraya hırs ile teveccüh etme ikinci bir hayatı unutturmakta, Niye kazandıkların bilmeyenler için servet arttıkça manevi kayıplar artmaktadır...
Para’landıkça parçalanıyoruz. Menfaat seline kapıldıkça dağılıyoruz. Mal mülk sevdalısı oldukça aşk-ı davadan uzaklaşıyoruz…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.